DefenceTURK.com

ULUSLARARASI SAVUNMA SANAYİ VE STRATEJİK DEĞERLENDİRMELER => Genel Askeri Konular Ve Stratejik Değerlendirmeler => Konuyu başlatan: SKYWOLF - 29 Mart 2009, 01:17:11

Başlık: Büyük Ortadoğu Projesi
Gönderen: SKYWOLF - 29 Mart 2009, 01:17:11
CIA eski yöneticisi Graham Fuller: Büyük Ortadoğu Projesi ÇÖKTÜ... BOP, Türkiye'nin idam fermanı!..

(http://www301.mackolik.com/Nethaber.Statics/Images/news/g/v/grahamfullerciaeskiyoneticisi111.jpg)

Fuller, Büyük Ortadoğu Projesi’nin felakete dönüştüğünü savundu ve 'Türkiye’nin Ortadoğu’da Amerikan planlarına dahil olmaması, kendi çıkarına daha uygundur' dedi.

CIA eski üst düzey yöneticilerinden Graham Fuller, Büyük Orta Doğu Projesi’nin bir felakete dönüştüğünü ve Türkiye’nin Orta Doğu’da Amerikan planlarına dahil olmamasının kendi çıkarına daha çok hizmet edeceğini söyledi.

Orta Doğu’da Türkiye ile Amerikan çıkarlarının birbiriyle uyuşmadığını söyleyen Fuller, Türkiye’nin Washington yörüngesinde olmayan bir siyaset izlemesi gerektiğini çünkü Amerikan planlarına dahil olmasının idam fermanını imzalaması anlamına geleceğini söyledi.

BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Fuller, Türkiye’nin kendi Kürt sorunun rehini haline geldiğini ve bölgesel bir güç olmak için Kürt sorununu çözmesi gerektiğini de vurguladı.

Amerikan istihbarat örgütlerini bir araya getiren ve geçtiğimiz günlerde küresel beklentiler raporu açıklayan Amerikan Ulusal İstihbarat Konseyi’nin başkan yardımcılığını da yapan Fuller, CIA için Türkiye, Suudi Arabistan, Lübnan ve Afganistan’da da çalışmış.

Fuller Türkiye'deki faaliyetleri, Türkiye ve İslam konusundaki düşünceleri nedeniyle çok eleştirilmiş tartışmalı bir isim.

Daha sonrasında Rand Corporation’da siyaset bilimci olarak görev yapan Fuller’la 20 Ocak'ta iktidarı devralacak alan Barack Obama'nın muhtemel Orta Doğu siyaseti ve bu siyasetin Türkiye ile ilişkilerine yansımasını konuştuk.

Fuller’a ilk olarak, ABD ile Türkiye’nin Orta Doğu siyasetlerindeki farklılığı sorduk?

GRAHAM FULLER: Üzülerek söylüyorum ki, Bush yönetimi altında geçen son sekiz yıldan bu yana, Amerika Birleşik Devletleri ile Türkiye, Orta Doğu’da ortak çıkarlara sahip değil. Dolayısıyla, İki ülkenin ortak bir amacı paylaştıkları fikrine katılmıyorum.

Bence, Amerika, oldukça etkisiz olduğu ortaya çıkan, teröre karşı küresel savaş stratejisi üzerinden, bölgedeki birçok ülkeye karşı kavgacı ve olumsuz bir siyaset izlemeye devam ederse, Türkiye, ABD'yi bölgedeki ilişkileri açısından iyi bir ortak olarak görmeyebilir.

Bu durumda da, Türkiye, kendi çıkarlarına daha uygun, rasyonel ve bağımsız bir siyaset izlemek durumunda kalacaktır. Bu da Amerikan çıkarlarının dışında bir çizgi izlemek anlamına gelir.

Burada özel olarak, Rusya, İran ve Suriye ile iyi ilişkiler geliştirmekten, Filistin siyasetinin Hamas da dahil olmak üzere unsurlarıyla ilişkiler kurmaktan söz ediyoruz. Ayrıca, ben Türkiye'nin komşularıyla iyi ilişkiler kurmasının faydalarını, Washington yönetimi bunu anlamamış olsa da, hem Türkiye hem de Amerika açısından şimdiden görmeye başladığımızı düşünüyorum.

Türkiye'nin arabuluculuk için nüfuzu yeterli mi?

BBC: Geçtiğimiz aylarda Türkiye'nin Suriye ile İsrail arasında arabuluculuk girişimlerini takip etmiştik ancak, sürecin devamına ilişkin şimdilerde çok şey duymuyoruz. Ayrıca, Başbakan Erdoğan'ın İran'la ABD arasında arabuluculuk yapma önerisine de Amerika’dan sıcak bir yaklaşım izlemedik. Sizce Türkiye'nin bölgede ciddi bir arabuluculuk rolü üstlenmek için yeterince nüfuzu var mı?

GRAHAM FULLER: Tabii ki Türkiye'nin, bölge ülkeleri üzerinde ve bölge diplomasisinde, Amerika, Rusya ya da Avrupa ülkelerinin sahip olduğu türden bir nüfuzu yok. Ancak Türkiye bir bölge ülkesi ve arabuluculuk yapmak istediği ülkeler de komşusu olan ülkeler. Dolayısıyla bunun bir önemi var.

İkinci nokta ise, bölgedeki düşünceleri etkilemedeki rolü... Türkiye birbirleriyle diyalog kurmayan ülkeleri diyaloga çağırıyor. Bu çağrı bile bazı kapıları açıyor ve bence eninde sonunda ülkeler, bu çağrıya ilgi duymaya başlayacaklar. Diyalogun, daha ileriki aşamalarında da arabuluculuk rolü daha büyük güçlerin eline geçebilir.

Herkesle dostluk siyaseti sürdürülebilir mi?

BBC: Daha önceki açıklamalarınızda da Türkiye'nin kimseyle düşman olmama siyaseti izlediğini vurguluyordunuz. Peki, sizce, birbirine düşman olan ülkelerin hepsiyle dost bir ilişki yürütme siyaseti, sürdürülebilir bir siyaset mi? Örneğin, Amerika ile İran arasındaki ilişkiler daha üst bir düzeyde gerginleşirse, Türkiye konumunu nasıl sürdürecek, bir taraf tutmak zorunda kalmayacak mı?

GRAHAM FULLER: Ben bu siyasetin sürdürülebilir olduğunu düşünüyorum. Bence Amerika Birleşik Devletleri'nin kendisi de buna benzer bir siyaseti, kendisi için uygulayabilir. Amerika, izlediği siyasetle kendisine düşman yaratıyor. Türkiye de bu tuzağa düştü daha önce.

Ama önümüzdeki dönemde Amerika ile Türkiye'nin İran'a yönelik siyasetinde değişiklikler olursa, bırakalım, öyle olsun. Sanırım Türkiye kendisi için doğru olanı yapmak zorunda kalacak ve bu da İran'la yakın ilişkiler kurmaktan geçiyor.

‘Büyük Orta Doğu Projesi felakete dönüştü’

BBC: Amerika ile Türkiye'nin yollarının ayrı olduğunu söylüyorsunuz ancak birkaç yıl öncesine kadar Amerika Birleşik Devletleri'nin Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında Türkiye'ye önemli bir rol biçildiğinden bahsedilirdi? Ne değişti bu dönemde?

GRAHAM FULLER: O, Amerika'nın Büyük Ortadoğu Projesiydi ve bence bu proje, bir felakete dönüştü. Çünkü bölgede yalnızca daha büyük bir istikrarsızlık ve özel olarak Amerika'ya karşı daha büyük bir tepkiye yol açtı. Dolayısıyla ben Türkiye'nin bölgede, bir Amerikan planı dahilinde rol üstlenmesi gerektiği görüşüne katılmıyorum.

Samimiyetle söylemem gerekirse, bence Orta Doğu'da Amerikan planına dahil olmak, Türkiye'nin ya da bölgedeki başka ülkelerin çıkarları açısından idam fermanını imzalaması anlamına gelir.

BBC: Peki, Ocak ayında iktidarı devralacak olan Obama iktidarının Orta Doğu siyasetinin Türkiye ile Amerika ilişkilerine nasıl bir etkisi olmasını bekliyorsunuz?

GRAHAM FULLER: Ben Obama yönetimi altında, Amerika'nın Ortadoğu'daki siyaseti açısından önemli değişiklere şahit olacağımız konusunda umutluyum. Bence Türkiye için, kendisini, İran, Suriye, Rusya ve Filistin konularında çok zorlamayacağını tahmin ettiğim bir Obama yönetimiyle iyi ilişkiler geliştirmek daha kolay olacak. Ancak, o gün gelene kadar Türkiye'nin kendi çıkarlarını merkeze alarak bağımsız ve barışçıl bir siyaset izlemesinin kendisi açısından daha doğru olacağını düşünüyorum.

BBC: Türkiye geçtiğimiz yıllarda önemli siyasi çalkantılara da sahne oldu. Bu konuda Bush yönetiminin, mesafeli bir tavır izlediğini gördük. Peki, sizce Obama yönetimin nasıl yaklaşması beklenebilir Türkiye'nin iç siyasi dengelerine?

GRAHAM FULLER: Obama yönetiminin, Bush yönetimiyle kıyaslandığında, Türkiye'de demokratik kurumların önemine daha çok vurgu yapacağını düşünüyorum. Çünkü Bush yönetimi, ilkesel düzeyde bir siyaset izlemedi ve genel olarak Türkiye'de Amerika'nın bölge siyasetine destek sunan kesimleri desteklemeyi doğru buldu. Ancak, en genel düzeyde Amerikalılar Türkiye'nin iç siyasetine fazla müdahil olmamayı doğru buluyorlar.

‘Türkiye kendi Kürt sorununun rehini’

BBC: Siz aynı zamanda, Türkiye'nin dış politikasını Kürt meselesi üzerinden gördüğünü söylüyorsunuz. Peki, Kürt sorununu çözmeden Türkiye bir bölgesel güç olabilir mi?

GRAHAM FULLER: Hayır. Bu kesinlikle mümkün değil. Türkiye Kürt sorunu tarafından rehin alınmış durumda. Mutsuz bir Diyarbakır, Türkiye'yi bölgede güçsüz bir hale getirir ve Kürt sorununu manipüle etmek isteyen düşmanlarının yönelimlerine karşı daha savunmasız kılar. Bu Türkiye'nin Irak, İran ve Suriye ile ilişkilerinde elini bağlayan bir unsur olur.

Türkiye bu sorunu çözmeden, bu ülkelerle güven içinde bir ilişki kuramaz. Ancak, mutlu bir Diyarbakır, Türkiye'nin dış siyasetinde kullanabileceği çok önemli bir araç olacaktır. Türkiye, kendi Kürt sorununu çözebilirse, bölgede daha güçlü olabilecek ve o zaman İran, Irak ve Suriye'nin kendi Kürt nüfuslarından korkması gerekecek. Çünkü o zaman Türkiye Kürt meselesi konusunda söz hakkını eline geçirecektir.

BBC: Peki bunun kısa vadede gerçekleşmesini olası buluyor musunuz?

GRAHAM FULLER: Tabi bu tür meseleler bir gecede halledilmez. Ancak, Türkiye doğru yönde ilerlemeye başladı. Şimdi artık Iraklı Kürtlerle diyalog kurmaları gerektiğini anlıyorlar. Türkiye sorunu anladığını göstermeye başladı. Eğer Türkiye Iraklı Kürtlerle diyalogunu artırabilirse PKK sorununu çözebilir. Türk ordusu dahi, PKK üzerinde askeri baskının yanı sıra siyasi baskı yaratmanın önemini anlamış gibi görünüyor.

BBC: Ancak, şiddetin son aylarda daha da arttığını, kentlere de şiddet olaylarının yansıdığını görüyoruz. Siz, tüm bunlara rağmen, sorunun çözüme doğru gittiğini gözlemleyebiliyor musunuz?

GRAHAM FULLER: Buna katılıyorum ve gerçekten rahatsız edici olduğunu düşünüyorum. Bu bir yandan, Kürt siyasetinin bazı unsurlarının çaresizliğine ya da sabırsızlığına işaret edebilir, diğer yandan da Türkiye'deki bazı muhafazakar unsurların sorunun çözümünü istememelerinin sonucu olabilir.

Ancak, bence dış siyasette yalnızca Irak ve İran'la siyasetin, müzakerelerin sonucunda düzelebilir. İç, siyasette ise, Kürtlerin kültürel hakları gibi konularda ilerleme sağlanması, Türkiye'nin sorunu çözme kabiliyetini artıracaktır.

http://www.nethaber.com/Dunya/81770/CIA-eski-yoneticisi-Graham-Fuller-Buyuk-Ortadogu
Başlık: Ynt: CIA eski yöneticisi Graham Fuller: Büyük Ortadoğu Projesi ÇÖKTÜ...
Gönderen: SKYWOLF - 29 Mart 2009, 01:40:48
(http://www.sendika.org/resimler/harita.jpg-2006-11-23.gif)

Büyük Ortadoğu Projesinin haritasına baktığımızda, Irak'ın bugünkü iç yapısında olduğu  gibi 3 kısıma bölündüğünü görebiliriz. Zaten 1. Körfez savaşı sonra iki paralel arasında bu yapı kurulmuştu. Irak'ın kuzeyinde, bu haritada görülen büyük kürdistan devletinin temeli olan bir devletçik de kuruldu. Kendi bayrağı, marşı, meclis, başbakanı vs olan gerçek bir devlet...

Buna takviye olarak ülkemiz sınırları içerisinde son yıllarda etnik milliyetçilik tek taraflı olarak inanılmaz derecede körüklendi. Haritanın ülkemiz sınırları içerisinde kalan  yapısı için zemin hazırlanmış oldu. AB kriterleri (dayatmaları) sonucu, olmayan bir sorunu var etmeyi başardık. Terör sorununu, "kürt sorunu"na çevirdik.

Planın bundan sonraki aşaması düşünülecek olursa, herhalde ülkenin doğu kısmı kurulacak kürt devletine, batısı ise AB'ye ve ABD'ye bağlı bir Ilımlı (!) İslam devletine bırakılacak. Bunun için de ülkenin en güvenilir kurumları yıpratılacaklar.

Sonuç olarak küçük devletçiklere bölünmüş olan dünyanın en zengin toprakları, emperyalizmin sömürüsüne açık olacaklar.

İnsanların içlerine yerleştirdikleri farklılık ve ezilmişlik duygusunu kullanarak, onları birer özgürlük savaşçısı haline getirme çabaları, bu grupları, intikam (!) alma hevesiyle sürekli birbirlerine düşmanca davranmaya sevk etmeleri... Bunun sonucunda da oraya özgürlük ve demokrasi getireceklerini söyleyerek yerleşen emperyalist güçler...

Bunlar hızlı bir şekilde Ortadoğu ve Hazar Havzası'ndaki enerji kaynaklarına sahip olmaya çalışmaktalar. Bunu yapmaya da mecburlar. Aksi takdirde ekonomileri hızla çökecek. Ayrıca enerji kaynaklarına sahip olma dışında, bu kanlı oyun, ekonomilerinin önemli bir kısmını oluşturan silah sanayiini de ayakta tutacaktır.
Başlık: Ynt: CIA eski yöneticisi Graham Fuller: Büyük Ortadoğu Projesi ÇÖKTÜ...
Gönderen: the demons - 30 Mart 2009, 01:10:16
sevgili başkan öncelikle teşekkür ederim
aslında amerikanın bu planında anlamadığım bir olay var ırakı mezhep olarak bölmüş ve kuveyti orda karakol olarak bırakmıştır.
1 sevgili yankeeler neden iranla şii arab devlet(!) i arasında bir tampon bölge oluşturmadı bu iranın elini güçlendirmekten başka bişi değildir
2 yemeni neden bölmedi çünkü yemende de mezhep sorunu var
3 bu konuda israilin çıkarları ile abdnin çıkarları örtüşüyormu? çünkü' 1956 yılında fransa ve israil kiderleri arasında  yapılan sevr konferansında ortaya Ben Gurionun (İSRAİLİN İLK BAŞBAKANI VE İKİNCİ SAVUNMA BAKANI ')ortaya attığı orta doğu yerleşim planında şöyle bir öneri getirmiştir
'' ürdünün varolma hakkı yoktur ve bölünmelidir.Ürdün ırmağının doğu yakası Irak a katılacaktırve arap mültecileri buraya yerleşecektir.BATI ŞERİA özerk bir bölge olarak israil'e verilecektir .Lübnan ,hristyan bölümünün dengeseini bozan müslüman bölegelerden kurtulacaktır.ırak,doğu şeria ve güney arap yarımadası ingilizlerin olacaktır .süveyş kanalı milletlerarası olacak ve kızıldeniz boğazları israilin kontrolü altına alınacaktır

aradan 53 sene geçti birçok şey değişti diyebilirsiniz fakat israilin veya abdnin politikaları değişmez. 1956 daki durum israilin lehine ancak şimdiki durum israilin aleyhine bu muhteşem ikili(!) arasında bir sürtünmemi var acaba diye insanın akılına gelmiyor değil

daha öncelerli ürdünün bölünmesini isteyenler neden şimdi büyük ürdün yapmak istiyorlar? israilin toprak artışı neden yok?
suudi arabistan neden  bukadar gözden çıkarıldı bu müslümanlarki (!) 1991 de ıraka karşı abdnin yanında yer aldılar?hicaz bölgesi neden bir ikinci vatikan olacak ve yönetiminde kim olacak ?

kaynak israilin beka stratejisi ve kürtler cevat eroğlu syf 54
Başlık: Ynt: CIA eski yöneticisi Graham Fuller: Büyük Ortadoğu Projesi ÇÖKTÜ...
Gönderen: SKYWOLF - 30 Mart 2009, 01:13:54
Alıntı
aradan 53 sene geçti birçok şey değişti diyebilirsiniz fakat israilin veya abdnin politikaları değişmez. 1956 daki durum israilin lehine ancak şimdiki durum israilin aleyhine bu muhteşem ikili(!) arasında bir sürtünmemi var acaba diye insanın akılına gelmiyor değil
daha öncelerli ürdünün bölünmesini isteyenler neden şimdi büyük ürdün yapmak istiyorlar? israilin toprak artışı neden yok?

Belki bir çeşit kamuflaj!
Başlık: Ynt: CIA eski yöneticisi Graham Fuller: Büyük Ortadoğu Projesi ÇÖKTÜ...
Gönderen: Tenes - 09 Nisan 2009, 00:35:39

BBC: Türkiye geçtiğimiz yıllarda önemli siyasi çalkantılara da sahne oldu. Bu konuda Bush yönetiminin, mesafeli bir tavır izlediğini gördük. Peki, sizce Obama yönetimin nasıl yaklaşması beklenebilir Türkiye'nin iç siyasi dengelerine?

GRAHAM FULLER: Obama yönetiminin, Bush yönetimiyle kıyaslandığında, Türkiye'de demokratik kurumların önemine daha çok vurgu yapacağını düşünüyorum. Çünkü Bush yönetimi, ilkesel düzeyde bir siyaset izlemedi ve genel olarak Türkiye'de Amerika'nın bölge siyasetine destek sunan kesimleri desteklemeyi doğru buldu. Ancak, en genel düzeyde Amerikalılar Türkiye'nin iç siyasetine fazla müdahil olmamayı doğru buluyorlar.

Obama daha başkanlık koltuğuna oturmadan önce Obama'nın Türkiye hakkındaki düşüncelerini ve yapacaklarını söylemiş.Gerçekten güzel ve ilerici bir tespit yapmış Fuller.
Başlık: Ynt: CIA eski yöneticisi Graham Fuller: Büyük Ortadoğu Projesi ÇÖKTÜ...
Gönderen: Marksmann - 11 Nisan 2009, 22:28:21
cok fazla tepki aldı amerika ve israil...aşırı bir tepki çektiler dünyadan,bu sebeble  güzel görünmek ve barış barış diye dolaşacaklardır,ki yapıyorlarda,ama alttan alttan istediklerini yapacaklardır,da eee  yapınca ne olacak hedef ne kalacak...tüm dünya 1 devlet olsun ne olacak :)   

insanoğlu dertsiz başına dert açıyor,einstein dediği gibi 3.dünya savaşını bilemem ancak,4.cü dünya savaşı soplarlarla falan olacaktır gibi bir sözü var...
Başlık: Ynt: CIA eski yöneticisi Graham Fuller: Büyük Ortadoğu Projesi ÇÖKTÜ...
Gönderen: kosavalı1989 - 12 Nisan 2009, 10:36:13
bence bu bop projesinin hayata geçme imkanı zaten yok.amerika bunu ortadoğu ülkelerine aba altından sopa göstermek için kullandı.yani eğer dediğimizi yapmazsanız sizi bu hale çeviririm dedi.şimdiyse yeni arayışlar peşinde.
Başlık: Ynt: CIA eski yöneticisi Graham Fuller: Büyük Ortadoğu Projesi ÇÖKTÜ...
Gönderen: the demons - 14 Nisan 2009, 22:19:29
söz konusu bir bop projesi yapılacaksa abd burda bütün dengeleri gözetmek zorunda herkese pay vermeli eh birilerin pay alması için diğerlerin de kaybetmesi lazım türkiyenin çıkarı hiç kimsenin kaybetmemesi yani sınırların korunması bu yüzden türkiye abd ile çıkar çatışması içindedir.bu projeyi engellemek için abd israil ilişkilerini bir şekilde bozmak lazım..
Başlık: Ynt: CIA eski yöneticisi Graham Fuller: Büyük Ortadoğu Projesi ÇÖKTÜ...
Gönderen: SWAT.TR - 16 Nisan 2009, 10:10:28
bu proje rafa kaldırılıdı zaten yerine "Dinler arası dialog" aldı F.G. cematinin 20 yıldır uyguladıgı proje a.d.d ce resmen hayata geçiriliyor zaten  .ülkemizde örnekleri çoktur.
http://www.youtube.com/watch?v=KyOKcZUgxgA
izleyiniz.
Başlık: Ynt: CIA eski yöneticisi Graham Fuller: Büyük Ortadoğu Projesi ÇÖKTÜ...
Gönderen: Hiram - 03 Mayıs 2009, 12:22:25
ABD Kongresi'nden Türkiye hakkında şok rapor!
"Laiklik, ülkedeki birçok vatandaşın dini özgürlüklerinin ihlal edilmesine yol açıyor"

02.05.2009 13:33
 Amerika'da düzenlenen ve ABD Kongresi tarafından desteklenen dini özgürlüklerle ilgili bir panelde, Türkiye'de dini özgürlüklerin bozulmakta olduğu belirtildi. ..
Türkiye ve Rusya ile birlikte altı ülke, ABD Kongresi'nin bir komisyonu tarafından, belli din mensuplarının istedikleri gibi ibadet etme veya etmeme haklarının risk altında olduğu ülkeleri içeren bir izleme listesine dahil edildi.

Komisyon, Türkiye konusunda sorunun "laikliğin yorumlanması" olduğunu vurgulayarak, laikliğin "çoğunlukta ve özellikle azınlıkta olan dini topluluklar da dahil olmak üzere, ülkedeki birçok vatandaşın dini özgürlüklerinin ihlal edilmesi ile sonuçlandığını" kaydetti.

Komisyon raporunda "Anayasa Mahkemesi'nin, hükümetin üniversitelerde kadınların başörtüsü takabilmelerine yönelik çabalarını reddetmesi" de not edildi.

Washington'da düzenlenen panelde bir rapor sunan ABD Uluslararası Dini Özgürlük Komisyonu(USCIRF), ayrıca daha önce izleme listesinde olan Nijerya'yı da dünyanın en kötü ihlalcileri olarak belirttiği "belirli endişe içeren" 12 ülkenin bulunduğu listeye ekledi. Söz konusu raporda Bangladeş ise listeden çıkarıldı. Müslümanların yoğunlukta olduğu Bangladeş'te Aralık ayındaki seçimde önceki dönemlere nispeten daha az şiddet olayları yaşandığı ve geçici hükümetin yerine 15 partili bir koalisyonun yemin ederek göreve başladığı vurgulandı.

Türkiye ve Rusya'nın yanı sıra komisyon, Laos, Somali, Tacikistan ve Venezüella'yı izleme listesine aldı. Listede daha önce Mısır, Afganistan, Belarus ve Küba bulunuyordu. Bu ülkeler, buralardaki hükümetlerin dini sebeplerden dolayı halka karşı ayrımcılık uyguladığı ya da vatandaşları arasındaki dini şiddeti durdurmadığı veya durduramadığı için "izleme listesinde veya "belirli endişe içeren" ülkeler listesinde yer alıyorlar.

Panelde Rusya'nın listeye alınması konusunda "Adalet Bakanlığı bünyesinde dini grupları kontrol etmek ve izlemek için benzersiz yeni yapıyı" mahzurlu bulunduğu kaydedildi.

Komisyon, Türkiye konusunda sorunun ise "laikliğin yorumlanması" olduğunu ifade etti. Panelde, laikliğin "çoğunlukta ve özellikle azınlıkta olan dini topluluklar da dahil olmak üzere, ülkedeki birçok vatandaşın dini özgürlüklerinin ihlal edilmesi ile sonuçlandığı" vurgulandı. Raporda Anayasa Mahkemesi'nin, hükümetin üniversitelerde kadınların başörtüsü takabilmelerine yönelik çabalarını reddetmesi not edildi. Aynı zamanda Türk hükümetinin de dini azınlıkları tüzel varlıklar kabul etmeyi reddetmesi ve Müslüman olmayan toplulukların yasal ve dini haklarını reddeden devlet politikaları eleştirildi.

CONDOLEEZZA RİCE'IN 2 YIL GECİKMELİ ONAYLADIĞI LİSTELERDEKİ ÜLKELERE YAPTIRIM DA UYGULANABİLİYOR

Komisyon raporunda ABD Başkanı Barack Obama yönetiminden de en azından, yasalara uyup uluslararası dini özgürlükler konusunda özel bir elçi atayarak "gerekli ilgiyi göstermesini" istedi. Obama yönetimi halen söz konusu konu için özel bir elçi atamamıştı.

ABD'de 11 yıl önce kabul edilen yasaya göre USCIRF, "belirli endişe içeren" ülkelerin listesini Dışişleri Bakanlığı'na sunuyor. Bu ülkelere yaptırım uygulanmasını bile öngören liste hakkında son kararı ise bakanlık veriyor.

Komisyonun listesinde şu an Nijerya, Myanmar, Çin, Eritre, İran, Irak, Kuzey Kore, Pakistan, Suudi Arabistan, Sudan, Türkmenistan, Özbekistan ve Vietnam bulunuyor. Bakanlığın listesi ise bu ülkelerden Myanmar, Çin, Eritre, İran, Kuzey Kore, Suudi Arabistan, Sudan ve Özbekistan'ı içeriyor.

ABD eski Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, Obama resmen göreve başlamadan dört gün önce bazı ülkelerin çıkarılmış olduğu listeyi iki yıl gecikmeli olarak onaylamıştı. Listede yer almak, bazı ülkelere yaptırım getirebiliyor. Ancak söz konusu ülkelerden Suudi Arabistan'ın cezası süresiz olarak ve Özbekistan'ın cezası ise 180 günlüğüne silinmişti. Bu süreç Haziran ayında sona eriyor.

 Kaynak : Cihan
Başlık: Büyük Ortadoğu Projesi
Gönderen: SEHİTLERİNSESİ - 03 Eylül 2009, 09:51:58
Büyük Ortadoğu Projesi

AKP’NİN TÜRKİYE’Yİ ABD’NİN EMRİYLE BOP DOĞRULTUSUNDA DÖNÜŞTÜRME PLANI

Türkiye AKP hükümetinin uygulamaya sokma adımlarını attığı “Kürt Açılımı” ve “Demokratik Açılım” kılıflarıyla Pimi Çekilmiş El Bombalarına Dönüşüm yoluna girilmiştir. AKP hükümetinin sözde Kürt sorununa ilişkin çözüm amacıyla İçişleri Bakanlığı’nın kontrolünde yürüttüğü “Demokratik Açılım” paketi kapsamında ilk somut adım olarak K.Irak’taki Mahmur Kampı’nda kalan Türkiye karşıtı 11 bin PKK sevdalısının Türkiye’ye geri dönmelerini sağlamak oluşturmaktadır. Dışişleri, İçişleri ve MİT mensuplarından oluşacak olan bir komisyon kurularak Mahmur Kampı’na giderek kimlik tespiti yapıp kampta kalanlarla tek tek görüşerek beklentilerini belirleyip kampta doğan kimliksiz olan gençleri nüfus kaydına almak için çalışma başlatacak. Mahmur kampı 60 kişilik bir komite tarafından yönetilmekte ve Kürt yönetiminin denetiminde bulunan kampın kaymakamı dahil kurum müdürleri Kürt yönetimince atanmaktadır ve kampın güvenliği de Peşmergeler tarafından sağlanmaktadır.
AKP hükümeti, ABD’nin emriyle Mahmur Kampında bulunan 11 bin PKK sevdalısını ikna ederek Türkiye’ye geri getirmeye çalışmaktadır. Fakat kampta bulunan 11 bin PKK sevdalısı Türkiye’ye geri dönmeye yanaşmamaktadır. Kamp yönetimi göç etmelerine neden olan şartların ortadan kalkması ve Abdullah Öcalan’ın bu konuda açıklama yapması halinde geri dönülebileceğini söyledi. Geri dönüş şartlarıyla ilgili bir kamp yetkilisi de “Kürt sorunu çözülmeli. Kürtçe üzerindeki yasaklar tamamıyla kalkmalı. Kürtçe ana dil eğitimi sağlanmalı. Kürt kimliği anayasada yerini almalı. Genel afla ilgili düzenleme yapılmalı. Öcalan serbest bırakılmalı. Köylerimize geri dönüş için gereken şartlar sağlanmalı, zararlarımız karşılanmalı. Geri dönen ailelere dava açılmamalı.” Mahmur sakinleri de geri dönmeye zorlanmaları halinde direneceklerini  söyledi”.
Sayın Başbakanım siz ve hükümetiniz bu ve bununla birlikte diğer tüm uygulamalarınızla PKK’yı “AK”, TSK’yı “KARA” durumuna getirdiniz ve 1984 yılından bugüne gençliğinin baharında canını bu VATAN için hiç tereddütsüz veren ŞEHİTLERİMİZ’i de suçlu duruma sokarak onların aziz ruhlarına kara leke sürdünüz. Sayın Başbakanım siz ve hükümetiniz bu yaptıklarınızın vebalini büyük TÜRK Milleti’ne ve yüce ALLAH’a nasıl ödeyebilmeyi düşünüyorsunuz?
Saygılarımla,
FİKRET ŞAHİN
07.08.2009
Başlık: Ynt: AKP'NİN TÜRKİYE'Yİ ABD'NİN EMRİYLE BOP DOĞRULTUSUNDA DÖNÜŞTÜRME PLANI
Gönderen: Şahinbey - 03 Eylül 2009, 14:31:04
Arkadaşım kusura bakma ama bu Fikret ŞAHİN kim?
Başlık: Ynt: AKP'NİN TÜRKİYE'Yİ ABD'NİN EMRİYLE BOP DOĞRULTUSUNDA DÖNÜŞTÜRME PLANI
Gönderen: Pardus-TR - 03 Eylül 2009, 17:02:05
Ben de merak ettim bu Fikret ŞAHİN'i.

İnternetteki arama sonucu, arkadaş cevap verene kadar, biri SHP'li bir başkan, ikincisi Yeditepe Üniversitesi Mimar ve Mühendislik Fakültesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Başkanı ve Biyoteknoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Fikrettin Şahin.
Tahminimi SHP'li Başkan olarak kullanıyor ve buraya aktarıyorum;

1951-Tunceli. Kocaeli’nde öğretmenlik mesleğine başladı. Yaklaşık 16 yıl süreyle ilk, orta ve liselerde öğretmenlik ve müdürlük yaptı. Kocaeli Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği’nin kurucu üyeliğini yaptı. Ümraniye SHP örgütünde 2 yıl üst üste ilçe başkanı seçildi. Eğitimciler Derneği kurucu üyeliğinin yanı sıra Kartal Halk Ekmek Fabrikası’nda müdür olarak çalıştı. 1991’de İstanbul 4. bölgeden milletvekili adayı olda. 7 Haziran 1992’de Sarıgazi beldesi Belediye Başkanı seçildi ve 3 dönemdir bu görevini sürdürüyor. Karacaahmet Vakfı, Nazım Hikmet Vakfı ve İnsan Hakları Derneği üyesi. Evli ve 4 çocuk babası.

KAYNAK : http://www.shp.org.tr/uyeler/fikret-sahin/ (http://www.shp.org.tr/uyeler/fikret-sahin/)
Başlık: Ynt: AKP'NİN TÜRKİYE'Yİ ABD'NİN EMRİYLE BOP DOĞRULTUSUNDA DÖNÜŞTÜRME PLANI
Gönderen: SKYWOLF - 03 Eylül 2009, 20:06:20
Yanıldınız...

Yazının sahibi adını orada zaten belirtmiş. Kimliğini, özgeçmişini vs açıklamasına gerek yok ki! Sadece bir vatansever olarak görüşlerini bildiriyor.

Başlık: Ynt: AKP'NİN TÜRKİYE'Yİ ABD'NİN EMRİYLE BOP DOĞRULTUSUNDA DÖNÜŞTÜRME PLANI
Gönderen: akrep - 02 Ekim 2009, 00:02:12
camur at izi kalsin....türünden bir yazi
saygilar
Başlık: Ynt: AKP'NİN TÜRKİYE'Yİ ABD'NİN EMRİYLE BOP DOĞRULTUSUNDA DÖNÜŞTÜRME PLANI
Gönderen: SKYWOLF - 02 Ekim 2009, 00:05:22
camur at izi kalsin....türünden bir yazi
saygilar

Ben yazara harfiyen katılıyorum. Gerçekleri belirtmiş. Görünen köy klavuz istemez.
Başlık: CIA eski yöneticisi Graham Fuller: Büyük Ortadoğu Projesi ÇÖKTÜ...
Gönderen: cüzzamlı melek - 07 Mart 2011, 16:11:48
http://www.vidivodo.com/259494/amerikanin-dehset-planlari
Başlık: Kürt Ulusal Konferansı" Erbil’de toplandı
Gönderen: SKYWOLF - 23 Temmuz 2013, 19:24:37
Kürt Ulusal Konferansı" Erbil’de toplandı

(https://fbcdn-sphotos-f-a.akamaihd.net/hphotos-ak-frc3/s720x720/971878_635564076461985_1458181221_n.png)
Öcalan'a özgürlük istediler! Dahası da var
23 Temmuz 2013, 14:15

Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş

Türkiye, Irak, İran ve Suriye’deki Kürt grup ve parti temsilcilerini Kuzey Irak’taki Erbil kentinde toplayarak 4 saat süren konuşma yapan Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani, “Sayın Talabani ile sayın Öcalan'ın da aramızda bulunmasını isterdim. Temennim Allah'tan odur ki Talabani bir an önce sağlığına kavuşur, Öcalan da özgürleşir; hepimiz birlikte ulusumuzun çıkarları için mücadeleye devam ederiz. Şehitler Ölümsüzdür. Yaşasın Kürtler. Yaşasın Kürdistan” dedi.

Barzani konuşmasında, “Başlıca amacımız Kürdistan’ın dört parçasındaki tüm siyasi kesimlerin ortak talep ve stratejik birliktelik ile barış ve birlikte yaşama mesajını bölge halklarına iletmektir." ifadesine de yer verdi.

Kuzey Irak’taki Kürt kanalları ve medyası, Selahaddin kentinde Mesut Barzani’nin başkanlığında Abdullah Öcalan'ın önerisi ile yapılması kararlaştırılan ‘Kürt Ulusal Konferansı’nın ön hazırlık toplantısına geniş yer ayırdı.

Bölgesel Kürt Hükümeti Başbakanı Neçirvan Barzani’nin de katıldığı toplantıda Barzani’nin lideri olduğu Irak Kürdistan Demokrat Partisi’ni Kemal Kerkük'i, yurt dışında tedavisi süren Irak Devlet Başkanı Celal Talabani’nin lideri olduğu Kürdistan Yurtsever Birliği’ni Sadi Pira ve Adnan Müfti, temsil ederken, Suriye’deki PKK’nın kolu PYD’nin eş genelbaşkanları Salih Muslim ve Asya Abdullah, Türkiye’den BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, DTK Eş Başkanı Ahmet Türk, KCK’dan Yürütme Konseyi üyeleri Sabri Ok, Zeki Şengali ve Ronahi Serhat da toplantıda yer aldı.

BARZANİ: ADİL DİL VE BARIŞÇIL TEMELDE ÇÖZÜM İSTİYORUZ

Bölgesel Kürt yönetimi Başkanı Mesut Barzani, 4 saat süren toplantıda Kürt Ulusal Kongresi’nin, Kürdistan olarak nitelendirdiği Irak, İran, Suriye ve Türkiye’nin belli kesimlerindeki tüm siyasi kesimlerinin önemli ortak amaçlarından biri olduğunu, uzun süreden bu yana çalışmalar yapıldığını ifade ederken, “Sürekli olarak sayın Mam Celal (Talabani), Abdullah Öcalan ve Kürdistan’ın diğer parçalarındaki siyasi şahsiyetler ile görüş alışverişinde bulunuyorduk. Hatırlıyorum, 70’li yıllarda bizler sürekli olarak Kürt Ulusal Kongresinin düzenlenmesi gerektiği konusunda makaleler yayınlıyorduk” dedi.

Mesut Barzani Kürt Ulusal Kongresi’nin 1 ay içerisinde Erbil’de düzenlenmesi için toplandıklarını ifade ederken, “Başlıca amacımız Kürdistan’ın dört parçasındaki tüm siyasi kesimlerin ortak talep ve stratejik birliktelik ile barış ve birlikte yaşama mesajını bölge halklarına iletmektir. Bu kongrede Türk, Arap ve Fars halklarına Kürt halkının barış ve eşitlik temelinde birlikte yaşamak istediğini söyleyeceğiz” dedi. Kürt lider, hiçbir komşu ülke veya halka karşı düşmanlığı değil, aksine düşmanlıkları ortadan kaldıracak Kürt sorununun adil ve barışçıl temelde çözümünü istediklerini anlatırken şöyle konuştu:

“Çünkü biz inanıyoruz ki Kürt ulusu ve Kürdistan’ın doğal zenginlikleri ile bölgenin gelişmesi ve bölgedeki tüm halkların yaşam şartlarının en üst düzeye çıkacaktır. Kürtler bölgede huzuru sağlamak istiyorlar ve demokrasi istiyorlar. Bunlar silahla elde edilemez, bize gerekli olan barıştır. Kürdistan Bölgesinin tecrübesi şunu gösterdi ki Kürtlerin özgürlüğü; komşularımıza karşı savaş, saldırı ve tehdit değil, huzur, yaşam ve bölge ekonomisinin gelişmesidir. Bu da Kürtlerin barışsever olduğuna dair en büyük kanıttır. Yeni dönemde en güçlü silah; dünya ülkeleri ile en iyi muamele yolu ve halkımızın doğal haklarının garantiye alınmasının en büyük yolu diyalog dili, barış ve demokratik yöntemlerdir. Bu yöntemlerin sonucunda uluslar arası alandaki taleplerimiz ve Kürtlerin dünya merkezindeki kapsamı daha da güçlü olacaktır.”

Mesut Barzani, Kürtler’in daha önce verdikleri silahlı mücadelenin bunu varlıklarını kabul ettirmek ve ulusal kimlikleri için yaptıklarını anlatırken, şunları söyledi:

“ARTIK YENİ DÖNEMDEYİZ”

“Kürtler silahlı mücadeleyi kendi istekleri üzerine değil kendilerine dayatıldığı için yapmışlardır. Kürt ulusu çok fazla acı ve zulüm çekmiştir ve ona karşı her türlü silah kullanılmıştır. Bu nedenden dolayı Kürtler yaşamı ve silahsız bir dünyayı çok seviyorlar. Allah’a şükür artık yeni bir dönemdeyiz ve artık kimse silah zoru Kürtler ile karşı karşıya gelemiyor. Bu gerçek bölge devletleri ve güçleri tarafından da anlaşıldı ve Kürtleri yok etmek artık hayallerde bile gerçekleşemeyecek. Bu nedenle yeni süreçte Kürt halkı ve Kürdistan’ın siyasi güçleri ortak strateji ile Kürt halkının barış mesajını herkese ulaştırmalı ve Kürtlerin tüm siyasi kesimleri de bu mesaja bağlı kalmalıdır.”

Barzani, hazırlıklarının titizlikle yapılmasını istediği Kürt Ulusal Kongresi’nin ‘Kürdistan’ olarak nitelendirdiği bölgede yaşayan diğer halklarının çıkarlarını göz önüne almadığımız anlamına gelmemediğini, Kürtlerin geleceği ile ilgili büyük umutlar beslediğini; birlik halinde sürekli çalışılması halinde barışçıl aydınlık geleceğe ulaşacaklarını inandıklarını belirtti. Barzani, sözlerini, “Sayın Talabani ile sayın Öcalan'ın da aramızda bulunmasını isterdim. Temennim Allah'tan odur ki Talabani bir an önce sağlığına kavuşur, Öcalan da özgürleşir; hepimiz birlikte ulusumuzun çıkarları için mücadeleye devam ederiz. Şehitler Ölümsüzdür. Yaşasın Kürtler. Yaşasın Kürdistan” diyerek tamamladı.

http://www.haberfedai.com/haber/2622/ocalana-ozgurluk-istediler-dahasi-da-var (http://www.haberfedai.com/haber/2622/ocalana-ozgurluk-istediler-dahasi-da-var)
Başlık: Ynt: Kürt Ulusal Konferansı" Erbil’de toplandı
Gönderen: KORAYKURT - 23 Temmuz 2013, 21:04:42
Başbakan AKP kongresine Barzani'yi davet etmiş, kırmızı halılarla karşılamış,büyük bir şov yapmıştı.Barzani Kürt konferansına niye Tayyip Erdoğan'ı davet etmedi acaba.Başbakanın jestine karşılık büyük bir jest yapmış olurdu.Bu adamlarda hiç kibarlık denen bir kavram yok.  :P
Başlık: Ynt: Kürt Ulusal Konferansı" Erbil’de toplandı
Gönderen: SKYWOLF - 23 Temmuz 2013, 22:35:55
Başbakan AKP kongresine Barzani'yi davet etmiş, kırmızı halılarla karşılamış,büyük bir şov yapmıştı.Barzani Kürt konferansına niye Tayyip Erdoğan'ı davet etmedi acaba.Başbakanın jestine karşılık büyük bir jest yapmış olurdu.Bu adamlarda hiç kibarlık denen bir kavram yok.  :P

Allah'ın kırosu işte. İnsan bir davet eder. Kırmızı halılar serdirir. Kürdistan seninle gurur duyuyor diye koyunlarına tezahürat yaptırır. Ama nerede onda o incelik.  ;D
Başlık: Ynt: Kürt Ulusal Konferansı" Erbil’de toplandı
Gönderen: mavi1991 - 24 Temmuz 2013, 16:38:00
Altay tanklarinin T129 larla Barzo nun karargahina girdigi hayal ediyorum
Başlık: Ynt: Kürt Ulusal Konferansı" Erbil’de toplandı
Gönderen: KORAYKURT - 24 Temmuz 2013, 18:03:39
Bugün ki manzara Hükümetin yanlış siyasetinin sonuçlarıdır.Analar ağlamasın,artık barış gelsin diye başlatılan süreç Türk Devletinin acizliği olarak algılanmış ve teröristler ve küstah Barzani tarafından zafere dönüştürülmek üzeredir.Bir an evvel bu  yanlış siyasetten dönmek gerekiyor.Zararın neresinden dönersek kar dır.Türk Milletinin geleceği Tayyip Erdoğan'ın başkanlık sistemi istemesi ,başkan olma hayallerine feda edilemez.                                           
Başlık: Ynt: Kürt Ulusal Konferansı" Erbil’de toplandı
Gönderen: KORAYKURT - 24 Temmuz 2013, 18:18:48
Kutsal vatan toprakları ,1071 Malazgirt Savaşı'ndan beri savaşa savaşa elde edilmiş, vatan toprağı haline getirilmiştir.O tarihten bugüne geçen bin yılda ecdadımızdan hiç bir kimsenin aklına "aman analar ağlamasın" diye tabir edebileceğimiz "dahice" bir fikir gelmemiştir.Her şartta düşmanla savaşmak hem dînin hem vatanseverliğin bir gereğidir.Barış savaş kazandıktan sonra yapılırsa netice verir.Kaybedilmiş bir savaştan sonra yapılan barış, kaybedene daha çok kaybettirir.Ortada savaşılması gereken bir ortam varken barış yapmaya çalışmak ise en zayıf anında olsa bile düşmana savaşma azim ve kararlılığı verir.Çünkü barış istemek acizlik olarak algılanır.Nitekim bu analar ağlamasın süreci acizlik olarak algılanmış,teröristlerin bitmez tükenmez istekleri küstahlaşmalarına da neden olmaktadır.Geç olmadan yanlıştan dönüp töröristlerin tepesine güçlü ve arkası kesilmeyecek balyoz darbeleri indirmezsek,gelecek nesillerimiz Kürtistan Devleti ile savaşmak zorunda kalacak.
Başlık: Ynt: Kürt Ulusal Konferansı" Erbil’de toplandı
Gönderen: KORAYKURT - 24 Temmuz 2013, 19:42:46
Terörle mücadelede en önemli unsur bataklığı kurutmaktır.Bataklık ise teröre bölge halkı desteğinin kesilmesi operasyonlarıdır.Mao nin dediği gibi "köylü deniz ise gerilla balıktır".Gerilla balığı halk desteği denizinde yüzebilir ancak.Bu desteğin kesilemediği "analar ağlamasın"sürecinde törör örgütüne katılan yüzlerce kişiden anlayabiliyoruz.Teröristler Devletten daha güçlü olduklarını halkı inandırmıştır.Oysa ki en büyük organizasyon devlettir.Devletten daha büyüğü ise ancak daha iyi organize olabilmiş başka bir devlet olabilir.Bir terör örgütünün halka güçlü olduğunu inandırabilmesi hükümet siyasetinin ne kadar yanlış olduğunun en açık kanıtıdır.İnsanlar psikolojileri gereği güçlünün yanında olma eğilimindedir.Zayıf bir kişi bile mahalle kabadayısına yaranmaya çalışarak kendini güvene almak ister.Bu yalakalık durumlarını aşabilmek için devlet gücünü göstermelidir.O bölgenin halkı güce saygı duyar.Pasif insanları ,siyasetleri adam yerine koymaz.Devlet demek güç demektir.Gücünü göstermeyen devlete kimse saygı duymaz.Devlet olmak aynı zamanda kararlılığın ifadesidir.Kararlılık düşman savaşma azmini kıracaktır.Bunları yaparken bölge halkınıda kazanmaya çalışmak şarttır.
Başlık: ABD’den bomba Kürdistan itirafı
Gönderen: SKYWOLF - 03 Kasım 2014, 04:49:16
ABD’den bomba Kürdistan itirafı

(http://www.muhalifbaski.com/d/news/21604.jpg)
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry yaptığı açıklamada Irak Kürdistanı’nın bağımsız bir devlet olarak tanınmasının zamanının henüz gelmediğini söyledi.

Rusya’nın Sesi Radyosu’nun haberine göre, Kerry PBS kanalına verdiği mülakatta Kürdistan’ın bağımsızlığıyla ilgili “Hayır, şimdi bunun zamanı değil. Pek çok açıdan zamanı kesinlikle değil” dedi. “Sorunları bir bir çözmek gerektiğini” söyleyen Kerry sözlerini şöyle sürdürdü: “Irak Kürdistanı lideri Mesut Barzani’nin bunu anladığını düşünüyorum. Barzani Bağdat’ta yeni hükümet kurulmasına yardımcı oldu, Kürtler bunda yer aldılar. Kürtler Irak ve Şam İslam Devleti ile mücadelede birlik ve sağlam olmanın önemini anlıyorlar”.

ABD Dışişleri Bakanı Kürdistan’ın tanınmasının Irak’taki parlamento koalisyonunu bozabileceğini de sözlerine ekledi.

http://www.muhalifbaski.com/abdden-bomba-kurdistan-itirafi-17182h.htm (http://www.muhalifbaski.com/abdden-bomba-kurdistan-itirafi-17182h.htm)
Başlık: İlker Başbuğ: Ülkenin ordusuna ihaneti
Gönderen: SKYWOLF - 08 Ekim 2015, 13:05:18
İlker Başbuğ: Ülkenin ordusuna ihaneti
Oya ARMUTÇU / ANKARA 8 Ekim 2015
3'lü taarruz

(http://img.hurriyet.com.tr/_np/6807/31756807.jpg)

Ergenekon davasının temyiz duruşması, dün eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un ‘taarruzu’na sahne oldu. Emekli Orgeneral Başbuğ ‘TSK’ya karşı oynanan oyunun arkasında Bush yönetimi ve paralel yapının olduğunu’ belirtti. Hükümeti TSK’ya karşı Balyoz, Ergenekon kumpasına karşı sessiz kalmakla suçladı. Başbuğ, askerlerin yargılandığı davalar için “Tarih, bunu bir ülkenin, kendi ordusuna yapabileceği en büyük ihanet olarak yazacaktır” dedi.

Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Ergenekon davasının dünkü temyiz duruşmasında, “savunma değil taarruz diyelim” nitelemesi yapıp suç duyurusunda bulunduğunu bildirdiği tarihi savunmasında, ABD eski Başkanı George Bush, paralel yapı ve hükümete yüklendi. Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nden bozma kararının yanı sıra Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) dönük komplonun ortaya çıkarılması için yönlendirici rol oynamasını isteyen Başbuğ’un konuşması özetle şöyle:


GÜL’E BALYOZ RESTİ

“2001’de ABD’de George W. Bush Başkan oldu. Onun dönemi, ılımlı İslam projesine inanan Yeni Muhafazakârların (Neo-Con) dönemi olarak ortaya çıkacaktı. Ayrıca Irak’a askeri müdahale planları üzerinde çalışmalara başlanmıştı. 15 Kasım 2002’de Ankara’daki ABD Büyükelçisi, Washington’a şöyle bir telgraf göndermişti: ‘Türkiye’de ordu, bürokrasi ve yargıdan bir derin devlet vardır. Derin devletin merkezinde de ordu bulunmaktadır. Derin devlet, ABD’nin de desteklediği reformların önündeki en büyük engeldir.’ Bush yönetimi; Türk ordusunu, derin devlet olarak görmekteydi. Bu derin devlet; Ortadoğu’nun yeniden şekillendirilmesine, ılımlı İslam konseptinin uygulanmasına, Türkiye’deki terör sorununun ‘siyasi çözüm’ ile çözülmesine engeldi. 1 Mart 2003’te tezkerenin geçmemesinin sorumluluğu da TSK’ya yıkılınca, bu yönetimin TSK’ya karşı yapılanlara sıcak baktığı, devlete ait bazı kurumların ve kurumlardaki bazı kişilerin bu oyunda rol aldıkları veya destek verdikleri ifade edilebilir.


Ulus devlet, üniter devlet ve laik devlet yapısından rahatsızlık duyanlar, ılımlı İslam projesini hayata geçirmek isteyenler, 2003’teki 1 Mart tezkeresinin bedelini TSK’ya ödetmek isteyenler, PKK terör sorununa ‘siyasi çözüm’ arayanlar için engel TSK idi. Karşıt kadrolar tasfiye edilmeliydi.


Siyasi iktidar ise ‘Ne istediler de vermedik’ ve ‘aldatıldık’ ifadeleri ile bu süreçte cemaate gerekli desteği verdiklerini, zaten kendi sözleriyle açıkça belirtmiştir. Bu konudaki rahatsızlığımızı her platformda ilgililerin dikkatine sunduk. Bir keresinde ‘Bugün bize, yarın size olacak’ da dedim. O günlerde sesimize kulak verilseydi, belki onca acıların yaşanması engellenebilirdi.


(Balyoz tutuklama kararının ardından) Karara baktık, hemen ilgili arkadaşlarla konuştuk. Dediler ki ‘Bu karar yasal olarak yanlış. Hukuk olarak sağlamız.’ O sırada Cumhurbaşkanı’nın (Abdullah Gül’ü kastediyor) İstanbul’da olduğunu öğrendim, kendisine gittim. ‘Haberiniz var mı, hepsi general, orduyu yıkarız. Böyle bir orduyu komuta edemem, ya bırakacağım ya da onları vermeyeceğim’ dedim. Bu davalar sürecince özellikle Beşiktaş Adliyesi’nde ifade verenler, ki hepimiz oradan geçtik, kendimizi kendi topraklarımızda yabancı bir ordunun askeri gibi hissettik.
Söylediklerimizi o zaman dikkate almayan siyasi makamlar, bu yaşananlara karşı şimdi de sessiz kalmaya devam edecek mi?


BÜTÜN KARARGÂHIMI ALDILAR

Balyoz davası TSK’ya vurulan en büyük darbedir. Bu darbe ile pek çok değerli Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin TSK’dan ilişiği kesilmiştir. Tarih, bu davayı bir ülkenin, kendi ordusuna yapabileceği en büyük ihanet olarak yazacaktır. En büyük ihanettir. Bundan, hiç şüphem yok. Arkadaşlarımı aldılar önce, bütün karargâhımı aldılar. Yırtınıyoruz. Sorumluluğum var. Biz dışarıdayız ama onların acısını en az onlar kadar hissediyoruz. Sorumluluk var. Aslında ben de girsem mi? Derken, bu arzumuz yerine geldi. Gandhi der ki, ‘Cezaevleri okuldur, herkesin geçmesi lazım.’


İÇİMİZDEKİ HAİNLER

İçimizdeki hain subaylar olmasaydı bu komploların bu kadar başarılı olması mümkün değildi. İçimizde hâlâ hainler var. Cemaatin işlenen hukuk cinayetlerinin faili olduğu anlaşılmaktadır. Elbette Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı en önemli ve en tehlikeli sorun cemaatin illegal yapılanmasıdır. Hele bu cemaat devleti ele geçirmeyi hedeflemiş ise bu tamamen gaflettir, ihanettir.


POLİS ZORLARSA ÇATIŞIN

ARKADAŞLARA emir verdik, dedik ki ‘Polis gelirse sokmayın içeriye. Zorlarlarsa çatışın.’ İnanın birkaç defa asker-polis karşı karşıya gelme durumunu yaşadı. Bunlardan biri 31 Aralık 2009 günü yaşandı. Polis, beyaz renkli Deniz Kuvvetleri’ne ait iki aracı durdurdu. Merkez Komutanlığı’na bilgi vermesi, beraber aramaları lazım. Hayır hiçbir bilgi yok. Araçları arıyorlar, ‘araçtakiler bir hâkimi takip ediyor’ diye. Kozmik Oda’daki aramayı yapan hakim şimdi, Yargıtay üyesi, ona suikast yapacaklarmış, ihbar öyle gidiyor. İşin ilginç yanı araçtan uzman çavuş çıktı. Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın aşçısı. Araçta Allah’tan pırasa taşıyorlar.


KOZMİK ODA İÇİN BAŞBAKAN’IN YANITI

Kozmik Oda’ya girilmeden Başbakan’a aynen şunu söyledim, ‘Psikolojik olarak doğru değil. Artı milli bazı planlarımız var, deşifre olur, ne diyorsunuz?’ ‘Girsinler.’ Peki girsinler. Peki MİT TIR’ları olayında aynı hassasiyet niye gösterilmedi? Bunu da sormak durumundayım. En çok korktuğumuz asker-polis çatışmasıydı. Çünkü şunu söyledim: ‘Yasadışı bir şey olursa kesinlikle gerekirse çatışın.’ Usulüne göre hareket etmezse, benim adamım da mukabele edebilir. Başka bir şey kalmamıştı.”

(http://img.hurriyet.com.tr/_np/6806/31756806.jpg)

KOMUTANI İFADEYE YOLLAMADIK
3. Ordu Komutanı’nı (Ergenekon şüphelisi olarak savcılıkça ifadeye çağırılan Orgeneral Saldıray Berk) ifade vermeye göndermedik. Buradan açıkça söylüyorum. Başarılı olsalardı Balyoz’u Erzincan’da yaşayacaktık. İfade vermeye göndermedik.

(http://img.hurriyet.com.tr/_np/6804/31756804.jpg)

BEN BİLE BORU SANDIM
ÖZELLİKLE, bu ‘boru’ sözcüğü üzerinden aleyhimde propaganda yapıldı. Basın toplantısında algı operasyonu kurbanıyım. O basın toplantısında ‘boru’ dememişim, yıllar sonra Silivri’de öğrendim ama o kadar çıktı ki, ‘boru’ dediğime ben de inandım. Sordular, ‘Dediniz mi?’ diye, ben de ‘evet’ dedim, dememişim ama desem ne olur. Meğer Deniz Baykal söylemiş, bizim üzerimize yıkıldı. Bunlar, ‘Bu adam mühimmata boru, belgeye de kâğıt parçası dedi’ diye kaldı.


Düşman ülkesinin savcısı kadar bile adil olamadılar

RUTİN bir yargılama içinde olduğumuzu kabul edebilir miyiz, elbette hayır. Neden? Bu davaların iddianamelerini hazırlayan savcılar kim? Görevlerinden uzaklaştırılan, suç örgütleriyle ilişkili oldukları ileri sürülen, kimi tutuklu, kimi yurtdışına kaçan savcılar bu iddianameleri hazırladılar. Üzülerek söylüyorum, bu iddianameleri hazırlayan kendi ülkemizdeki bu savcılar, bir düşman ülkenin savcısı kadar bile adil olamadılar.


NEO-CON’LAR KULLANDI

Fethullah Gülen’e gelince, özellikle ABD’de kalmasına yardımcı olan isimlere bakılırsa, o, Neo-Conlar tarafından ılımlı İslam konseptinin uygulanmasında kullanılabilecek bir kişi olarak değerlendirilmiş olabilir. Bu tip cemaatler, hedeflerine ulaşmada kendileri için en büyük engel olarak TSK’yı görmektedir. Görüleceği gibi; laiklik karşıtı hareketlerin ve Gülen cemaatinin hedeflerine ulaşması için en büyük engel TSK idi.
O zaman TSK halkın gözünde itibarsızlaştırılmalı ve sesi kesilmeliydi, karşıt kadrolar tasfiye edilmeliydi. İşte yaşanılan budur. Cemaatin, işlenen hukuk cinayetlerinin faili olduğu anlaşılmaktadır. Bu cinayeti yargı ve emniyete yerleştirdikleri kadrolar vasıtasıyla işlemiştir.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/30259680.asp?_sgm_campaign=scn_a0046116293a0000&_sgm_source=30259680&_sgm_action=Click-Dynamic (http://www.hurriyet.com.tr/gundem/30259680.asp?_sgm_campaign=scn_a0046116293a0000&_sgm_source=30259680&_sgm_action=Click-Dynamic)
Başlık: Ynt: Büyük Ortadoğu Projesi
Gönderen: azarax - 08 Ekim 2015, 21:56:26
sen kitap yaz, iyi para var. 'Silah arkadaşlarını zindanlara terk eden dönemin Genelkurmay Başkanı' olarak hafızalarımızda kalacaksın.
Başlık: Dr Tarpley: Türkiye, Başına Geleceklerin Farkında Değil mi?
Gönderen: SKYWOLF - 24 Ekim 2015, 22:07:31
Dr Tarpley: Türkiye, Başına Geleceklerin Farkında Değil mi?
The-Bernard-Lewis-Plan-for-the-Middle-East

(http://dailymarkets.info/wp-content/uploads/2013/01/The-Bernard-Lewis-Plan-for-the-Middle-East.jpg)

ABD’li tarihçi yazar Dr. Webster Griffin Tarpley, Press TV’de Türkiye’nin Suriye politikasını değerlendirdi. Tarpley, ABD başkanı Obama’nın Başbakan Erdoğan ile haftalık telefon konuşmaları yaptığını ve Erdoğan’ın hırs ve kibirlerine etki ederek yönlendirdiğini, Türkiye’nin, yeni Osmanlı aldatmacasıyla komşularıyla “sıfır sorun”dan “sıfır barış” pozisyonuna getirildiğini ve Türkiye’nin son birkaç yıldır Ortadoğu’da lider ülke olma isteğinin ABD tarafından körüklenip kullanıldığını öne sürdü.

Tarpley, Yeni Osmanlıcılık fikriyle kandırıldığını iddia ederken, şu an Türkiye’nin başta Kürt sorunu olmak üzere, onlarca sorunun içine itildiğini ifade ederken, PKK’nın CIA destekli bir örgüt olduğunu, Türkiye, Suriye ve İran’a karşı kullanıldığını söyledi.

Yakın zamana kadar Fransa Cumhurbaşkanı Mitterand’ın eşi Danielle Mitterand’ın PKK’nın koruyucu azizesi rolünü üstlendiğini, İsrail’in de Mavi Marmara Gemisi krizi sonrası PKK’ya destek vereceğini ileri sürdüğünü anlattı. Tarpley, Yunanistan’ın da, içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıya rağmen boş durmadığını, NATO aracılığıyla Türkiye aleyhtarlığı yaptığını ve hatta PKK’ya destek verdiğini iddia etti.

ABD ve NATO’nun 1979’daki Bernard Lewis Planı’nın Ortadoğu’da nasıl bir yapılanmayı planladığını açıkça ortaya koyduğunu söyleyen Tarpley, Türkiye hükümeti ve muhalefetinin bütün bu gerçeklere rağmen olup bitenin farkında olmamalarının anlaşılmaz bir durum olduğunu ifade etti.

Türkiye, ABD ve İngiltere ile ittifakın “Öldüren bir Kucaklaşma” olduğunu anlamalı… İngiltere ve ABD, Türkleri öldürene kadar sevecekler…

Birkaç kez Türkiye’ye ziyarette bulunup, birçok liderle görüştüğünü ifade eden tarihçi yazar, “Türkiye öncelikle, ABD ve İngiltere ile ittifakın öldüren bir kucaklaşma olduğunu anlamalıdır.

İngiliz ve Amerikalılar, Türkleri öldürene kadar sevecekler, Türkleri Suriye’ye karşı kullanacaklar ve bu çatışma ortamı, modern Türkiye’yi yok etmek için de bir fırsat olmuş olacak” dedi.

Obama’nın aldattığı Erdoğan ve Davutoğlu’nun, bu psikolojilerle kendi çukurlarını kazdığını ileri süren tarihçi Tarpley, “bu oyunda kazanacakları hiçbir şey yok, kaybedecekler” dedi. Ortadoğu ve Suriye sorunları yüzünden Rusya ile yakın bir gelecekte savaş ihtimalinin bile olabileceğini, olayların yakın bir gelecekte S. Arabistan ve Katar’a kayabileceğini ileri sürdü.

Türkler güney sınırlarını CIA’ya devretti…

Tarpley, CIA’nın kontrolsüz ve başıboş olarak, Türkiye’nin güneyinde dolandığını, İskenderun otellerinin El-Kaide militanlarıyla ve CIA ajanlarıyla dolu olduğunu iddia ederken, CIA’nın İncirlik üssünden güneydeki teröristleri kullandığını, bu işlerin geri dönüşünün Türkiye için felaket olacağını dile getirdi.

(http://dailymarkets.info/wp-content/uploads/2013/01/NEW-SYRIA.jpg)

Dr. Webster Griffin Tarpley Kimdir:

1946 yılında doğan ABD’li yazar, tarihçi, ekonomist, gazeteci olan Tarpley, aynı zamanda Demokrat Parti üyesi.  Tarpley, 2005 yılında 9/11 Sentetik Terör: Made in USA kitabını yayınladı.

http://www.dailymarkets.info/dr-tarpley-turkiye-basina-geleceklerin-farkinda-degil-mi/ (http://www.dailymarkets.info/dr-tarpley-turkiye-basina-geleceklerin-farkinda-degil-mi/)
Başlık: Türkiye üzerinden doğalgaz dünyaya açılacak
Gönderen: SKYWOLF - 04 Ocak 2016, 10:40:30
Türkiye üzerinden doğalgaz dünyaya açılacak

(http://icube.milliyet.com.tr/YeniAnaResim/2016/01/04/turkiye-uzerinden-dogalgaz-dunyaya-acilacak-6468669.Jpeg)

Türkiye üzerinden dünyaya pazarlanacak Kürt gazı, Rusya'ya bağımlılığımızı azaltırken, Kuzey Irak'a trilyonlar kazandıracak.

Türkiye üzerinden doğalgaz dünyaya açılacak
 Türkiye’nin yıllık 50 milyar metreküplük gaz ihtiyacının büyük bir bölümümü karşılayan Rusya ve İran’ın Suriye’yi bahane ederek cephe oluşturmalarının en büyük sebebinin Kürt gazı olduğu ortaya çıktı. Zira Kuzey Irak topraklarındaki gaz ve petrol rezervlerinin pazara sunulabilmesi durumunda trilyon dolarla ifade edilecek bir zenginliğin bölgeye taşınacağı hesaplanıyor.

Dar çerçevede dile getirilen rakam ise Kuzey Irak’ta kişi başına düşen gelirin 100 bin doları aşması. Kürt gazının dünyadaki gaz rezervlerine göre çok fazla artısı bulunurken, gazın uluslararası pazara inmesi için en uygun rota Türkiye. Hava sahası ihlali nedeniyle düşürülen uçaklarından sonra, krizi derinleştirmek için her türlü algı yöntemini uygulayan Rusya, bu gelişmelerden dolayı büyük kaygı içinde. Rusya, Türkiye’nin Kuzey Irak doğalgaz Projesi’ndeki kararlılığı görünce Türk Akımı Boru Hattı ile ilgili kapılardan birini açık bıraktı.

Bunu da bizzat Putin’e çok yakın bir isim olan Rusya Enerji Bakanı Novak yaptı. Bakan Novak, 28 Aralık 2015’te Russiya 24 Televizyonuna yaptığı açıklamada, “Türk Akımı Boru Hattı ile ilgili müzakerelerin tekrar başlaması ihtimal dışı değil” diye konuştu.

Kürt gazının avantajları

İşletilmeye hazır

Çok önemli petrol ve gaz sahalarına sahip en son bölge

Mevcut rezervin çok üstünde doğal gaz yapılarının varlığı

Düşük üretim maliyeti

Lojistik avantaj

Hızla gelişen ilişkiler

Güvenli kaynaklar

Yeni petrol ve doğalgaz hatlarının gerekliliği

İSRAİL'DEN 'GAZI BİZ VERELİM' ÇAĞRISI

İlginç bir yumuşama haberi de Ortadoğu'dan geldi.

İsrail-Türkiye arasında Mavi Marmara krizi ile kopan ilişkileri Akdeniz ve Kürt gazı ısıttı. Bu durumda İsrail'in Akdeniz'de bulduğu 1 trilyon metreküplük gaz rezervinin batıya taşınmasındaki arayışının etkisi olduğu kesin.

İsrail, ilk planda üreteceği 30 milyar metreküp gazını 550 km'lik bir boru hattıyla Mersin'e indirmeyi planlıyor.

10 milyar metreküp gaz Türkiye'de kalırken 20 milyar metreküp gazın Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşınması planlanıyor. İsrail gazı Rus gazına göre çok daha ucuz ve 1000 metreküpü 199 dolar olarak belirlendi.

http://www.milliyet.com.tr/turkiye-uzerinden-dogalgaz-dunyaya/dunya/detay/2173533/default.htm (http://www.milliyet.com.tr/turkiye-uzerinden-dogalgaz-dunyaya/dunya/detay/2173533/default.htm)
Başlık: Ynt: Büyük Ortadoğu Projesi
Gönderen: SKYWOLF - 04 Ocak 2016, 10:44:34
Milliyet, Rusya'nın uçak krizinden sonra "algı yöntemleri" uyguladığını söyleyerek esas amacın Kürt gazından pay almak olduğunu belirtmiş. Aslında bunu yaparken kendisinin de algı yöntemi yaptığının farkında.  Bu bilgilere bakarak Suriye'nin karıştırılarak parçalanmaya çalışılmasının, Kürtlerin Akdeniz'e açılma çabalarının gerçek nedeninin, İsrail'in bu olaylardaki payının, Işid'in amacının, bizim katkımızın vs herşeyi daha net görebilmek mümkün!

İnsan hakları, demokrasi vs hepsi palavra!
Her zaman olduğu gibi...
Başlık: BM'den korkutan rapor, bir yılda yaklaşık 19 bin kişi hayatını kaybetti
Gönderen: SKYWOLF - 20 Ocak 2016, 08:35:25
BM'den korkutan rapor, bir yılda yaklaşık 19 bin kişi hayatını kaybetti
AA19 Ocak 2016 - 19:30:00
BM'den korkutan rapor, bir yılda yaklaşık 19 bin kişi hayatını kaybetti.

Irak'ta bir yıl içerisinde meydana gelen çeşitli şiddet olaylarında 18 bin 802 sivilin öldüğü ve 36 bin 245 sivilin de yaralandığı bildirildi.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR) tarafından yayınlanan rapora göre, Irak'ta Ocak 2014 ile Ekim 2015 tarihleri arasında meydana gelen çeşitli şiddet olaylarında 18 bin 802 sivil öldü, 36 bin 245 sivil yaralandı. Ayrıca ülkede yaşanan terör saldırıları sonucu Aralık 2014'ten bu yana 1 milyondan fazlası okul çağına gelmiş çocuk olmak üzere 3,2 milyon kişi ülke içerisinde sığınmacı konumuna düştü.

Geçen yıl 1 Mayıs ile 31 Ekim tarihleri arasında 3 bin 855 sivilin hayatını kaybettiği, 7 bin 56 kişinin de yaralandığı kaydedilen raporda, söz konusu şiddet olayları sonucu hayatını kaybeden ve yaralananlar hakkındaki net rakamların daha yüksek olabileceğine işaret edildi. Raporda, ölüm vakalarının yarısından fazlasının başkent Bağdat'ta meydana geldiği aktarıldı.

Terör örgütü IŞİD'in Musul'da askeri ve dini eğitime tabi tutmak için 800 ile 900 arasında çocuğu da kaçırdığı ifade edilen raporda, şu ifadelere yer verildi:

"IŞİD, onlarca sivili öldürme ve kaçırma olaylarıyla hedef aldı. Bu tür eylemlere maruz kalanlar çoğu IŞİD'in hükmü ve fikirlerine karşı çıkanlar, güvenlik gücü mensupları, tıp doktorları, avukatlar, gazeteciler, aşiret şeyhleri ve din adamlarını kapsıyor. Öldürülenlerin yanı sıra çok sayıda kişi örgütün kurduğu mahkemelerde yargılandı. Çok sayıda kişi de taşlama ve diğer şiddet eylemiyle öldürüldü"

http://www.hurriyet.com.tr/bmden-korkutan-rapor-bir-yilda-yaklasik-19-bin-kisi-hayatini-kaybetti-40042656 (http://www.hurriyet.com.tr/bmden-korkutan-rapor-bir-yilda-yaklasik-19-bin-kisi-hayatini-kaybetti-40042656)
Başlık: "Kürt devleti kurulmasını destekleyelim"
Gönderen: SKYWOLF - 21 Ocak 2016, 08:35:56
"Kürt devleti kurulmasını destekleyelim"
İsrail Adalet Bakanı Ayelet Şaked ülkesinin Ortadoğu'da bağımsız "Kürt devleti" kurulmasına destek vermesini istedi.

(http://icube.milliyet.com.tr/YeniAnaResim/2016/01/20/-kurt-devleti-kurulmasini-destekleyelim--6527923.Jpeg)

"Kürt devleti kurulmasını destekleyelim"
Irkçı sözleri nedeniyle kabinenin tartışmalı isimlerinden olan İsrail Adalet Bakanı Ayelet Şaked, bağımsız "Kürt devleti" kurulmasına büyük destek verdiğini söyledi.

NTV'nin haberine göre Tel Aviv'deki Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü'nde bir konuşma yapan İsrailli Bakan Şaked, "Uluslararası topluma Kürt devleti kurulması çağrısı yapmalıyız" dedi. İsrail Adalet Bakanı Ayelet Şaked, "Bu yeni devletin Türkiye ve İran arasında yer alması gerektiğini" de savundu.

Kürtlerle İsrail arasındaki kültürel bağlara da dikkat çeken Şaked, Kürtlerin IŞİD ve diğer terör örgütleriyle mücadelede stratejik bir partner olduğunu savundu. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da 2014'te "Kürt devleti" kurulmasına destek vermişti.

http://www.milliyet.com.tr/-kurt-devleti-kurulmasini/dunya/detay/2181708/default.htm (http://www.milliyet.com.tr/-kurt-devleti-kurulmasini/dunya/detay/2181708/default.htm)
Başlık: Mesud Barzani: Lozan’dan beri devlet hayali kuruyoruz
Gönderen: SKYWOLF - 15 Mart 2016, 10:50:28
Mesud Barzani: Lozan’dan beri devlet hayali kuruyoruz
14 Mart 2016 - 21:36:00
Mesud Barzani: Lozan’dan beri devlet hayali kuruyoruz

(http://i.hurimg.com/i/hurriyet/90/620x350/56e7133c67b0a93e70584772.jpg)

IRAK Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, Ortadoğu’da sınırları yeniden düşünmenin zamanının geldiğini ve Kürtlerin bir devletinin olması gerektiğini söyledi.

Amerikan Philadelphia Media Network isimli ajansa yaptığı açıklamada Irak’ta Saddam’ın devrilmesiyle ortaya çıkan mezhep ayrılığının ülkeyi böldüğünü öne süren Barzani, “Ortadoğu’ya baktığınızda eski sınırlar sadece kağıt üzerinde kalmış. Bölgedeki yeni gerçekler Ortadoğu haritasını yeniden çiziyor” dedi.

‘Kürt devleti kurulacak’: Irak’ta gelecekte bir Sünnistan kurulması ihtimali bulunduğunu belirten Barzani, Suriye’de de rejimin barışçıl isyana şiddetle yanıt vermesinin mezhep hatları boyunca ülkeyi böldüğünü söyledi. Artık Suriye’nin birleşmesinin çok zor olduğunu öne süren Barzani, “Kürtlere gelince 1923 tarihinde yapılan Lozan Antlaşması’ndan bu yana bağımsızlığı hayal ediyor. Söz konusu antlaşmada Osmanlı İmparatorluğu’ndan geri kalanlardan Kürtlere bir devlet sağlanması taahhüdüne uyulmadı” iddiasında bulundu. Barzani, eninde sonunda bir Kürt devletinin kurulacağını da savundu.

‘ABD karşı çıkmasın’: Kendi ‘Kürt devleti’ vizyonunun Iraklı Kürtleri kapsadığını söyleyen Barzani, ABD’nin Iraklı Kürtlerin bağımsızlığına destek vermediğinin hatırlatılması üzerine, “ABD bize karşı hareket etmez, karşı çıkmazsa, çok minnettar kalırız” dedi.

http://www.hurriyet.com.tr/mesud-barzani-lozandan-beri-devlet-hayali-kuruyoruz-40068858 (http://www.hurriyet.com.tr/mesud-barzani-lozandan-beri-devlet-hayali-kuruyoruz-40068858)
Başlık: Ynt: Büyük Ortadoğu Projesi
Gönderen: SKYWOLF - 15 Mart 2016, 12:14:36
"Türkiye seninle gurur duyuyor" diye bir tarafını yırtan süper zeki arkadaşlara kapak olsun!
Başlık: Ynt: Büyük Ortadoğu Projesi
Gönderen: tumucin - 15 Mart 2016, 15:29:07
bu  köpekler eskiden neydi ne oldular
Başlık: Ynt: Büyük Ortadoğu Projesi
Gönderen: nocen - 15 Mart 2016, 16:38:23
Ben şahsen bu adamın bu kadar gerzek olduğunu düşünmüyorum
Başlık: Suriyeli Kürtler 'Kuzey Suriye Federasyonu' kuruyor
Gönderen: SKYWOLF - 16 Mart 2016, 12:28:31
Suriyeli Kürtler 'Kuzey Suriye Federasyonu' kuruyor
Reuters16 Mart 2016 - 11:02:00
Suriyeli Kürtler 'Kuzey Suriye Federasyonu' kuruyor

Reuters'ın haberine göre, "Suriye'nin kuzeyindeki Kürtlerin bugün federal sistem kurulduğunu ilan etmeleri" bekleniyor.

Suriye'nin kuzeyinde, Türkiye sınırı boyunca yer alan Cezire, Kobani ve Afrin olarak adlandırılan üç bölge Kürtlerin kontrolünde bulunuyor.

Kobani kentinin dış ilişkiler yetkilisi İdris Nassan'ın Reuters'a verdiği bilgiye göre; yapılacak açıklama, "Kürtler ve diğerlerinin oluşturduğu öz yönetim çerçevesinin genişletilmesi" anlamına geliyor.

Nassan, Suriyeli Kürtlerin kontrolü altında bulunan üç bölgenin "Kuzey Suriye Federasyonu" olarak adlandırılacağını ve bu bölgede yaşayan tüm etnik grupları temsil edeceğini ifade etti.

http://www.hurriyet.com.tr/suriyeli-kurtler-kuzey-suriye-federasyonu-kuruyor-40070209 (http://www.hurriyet.com.tr/suriyeli-kurtler-kuzey-suriye-federasyonu-kuruyor-40070209)
Başlık: ABD'den Barzani'nin oğluna 'bölünme' yanıtı
Gönderen: SKYWOLF - 17 Haziran 2016, 11:30:03
ABD'den Barzani'nin oğluna 'bölünme' yanıtı

hurriyet.com.tr17 Haziran 2016 - 10:17Son Güncelleme : 17 Haziran 2016 - 10:35
ABD'den Barzani'nin oğluna 'bölünme' yanıtı

(http://i.hurimg.com/i/hurriyet/90/620x350/5763a4f467b0a92d8ce6e970.jpg)

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani'nin oğlu Mesrur Barzani'nin "Irak'ın üçe bölünmesi gerektiği" yönündeki sözlerine ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan yanıt geldi.

Anadolu Ajansı'nın haberine göre, ABD Dışişleri Bakanlığı, IKBY Güvenlik Konseyi Başkanı Mesrur Barzani’nin sözlerine karşılık, Irak’ın toprak bütünlüğünü savunduklarını bildirdi.

Bakanlık Sözcüsü John Kirby, günlük basın toplantısında bir soru üzerine, Mesrur Barzani’nin Irak’ın üçe bölünmesi gerektiğine ilişkin sözlerini değerlendirdi.

Kirby, ABD Yönetiminin bu konudaki görüşlerinde bir değişiklik olmadığını belirterek, “Federal, demokratik, çoğulcu ve toprak bütünlüğü olan Irak’ı desteklemeye devam edeceğiz” dedi.

"POLİTİKAMIZ DEĞİŞMEDİ"

Kirby, "Irak konusundaki bizim politikamız budur ve herhangi bir değişiklik yok” diye konuştu.

Mesrur Barzani, Erbil'de Reuters haber ajansına yaptığı açıklamada, terör örgütü IŞİD'in ortadan kaldırılmasının ardından “daha fazla kan akmasını engellemek için” Irak’ın Şii, Sünni ve Kürtler olarak üç ayrı bölgeye ayrılması gerektiğini söylemişti.

http://www.hurriyet.com.tr/abdden-barzaninin-ogluna-bolunme-yaniti-40118649 (http://www.hurriyet.com.tr/abdden-barzaninin-ogluna-bolunme-yaniti-40118649)
Başlık: Ynt: ABD'den Barzani'nin oğluna 'bölünme' yanıtı
Gönderen: Partikül - 17 Haziran 2016, 22:49:29
Mesrur Barzani, Erbil'de Reuters haber ajansına yaptığı açıklamada, terör örgütü IŞİD'in ortadan kaldırılmasının ardından “daha fazla kan akmasını engellemek için” Irak’ın Şii, Sünni ve Kürtler olarak üç ayrı bölgeye ayrılması gerektiğini söylemişti.

Öyle ki, şu yukarda ki cümle varya; gerçekleri apaçık dile getiriyor. Ne diyor, ''IŞİD' ten sonra Irak üçe bölünsün ki, kan akmasın''
Ebesi güzelin çok akıllı bir zat olduğu anlaşılıyor! Bizim oralarda bu tür açıklama yapanlara ''.ötünü Yediğim Ayağı Yapıyor'' derler! Yöresel bir ifade şekli, tam anlamıyla karşılık geliyor. 
Başlık: Barzani'den Bağımsızlık Referandumu İçin Çağrı
Gönderen: SKYWOLF - 24 Haziran 2016, 10:04:46
Barzani'den Bağımsızlık Referandumu İçin Çağrı

(http://img.sondakika.com/haber/742/barzani-den-referandum-cagrisi-8555742_o.jpg)

Mesut Barzani, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin bağımsızlığını ilan edecek referandumun yapılması için siyasi partilere çağrıda bulundu.

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani, bölgedeki bağımsızlık referandumu üzerinde güçlü bir ulusal konsensüsün oluşturulması için tüm siyasi partilerin gerekli çalışmaları yapmaları çağrısında bulundu.

"BÖLGE BÜYÜK DEĞİŞİMLERE GEBE"

Barzani, bölgenin yeni bir süreçten geçtiğini ve meydana gelen tüm gelişmelerden dolayı büyük değişimlere gebe olduğunu ifade etti.

"KÜRDİSTAN HALKI BELİRLEYİCİ SÜREÇTEDİR"

Barzani, mesajında şu ifadelere yer verdi: " Kürdistan halkı ve sahip olduğu tecrübe, çok hassas ve kader belirleyici bir süreçtedir. Halkımızın önüne gelen böyle bir fırsatı elden vermemesi lazım. Uluslararası düzeyde Kürdistan halkının çok aydın bir ufku var. Uluslararası koalisyon güçlerinin desteği, şehitlerin kanı ve Peşmergelerin amansız mücadelesi sayesinde terörle mücadelede büyük başarılar elde edildi ancak tehditleri halen devam ediyor."

"REFERANDUM İÇİN ULUSAL KONSENSÜS OLUŞMALI"

Böyle bir süreçte bağımsızlık ve kaderin tayin edilmesi amacının dışında başka değerli bir şeyin olmadığını belirten Barzani, "Aynı zamanda kader belirleyici konumdaki fırsatın iç hesaplaşmalar ve çekişmelere kurban edilmesi de kabul edilemez. Bu yüzden bağımsızlık referandumu üzerinde güçlü bir ulusal konsensüsün oluşturulması için tüm siyasi partilerin gerekli çalışmaları yapmaları çağrısında bulunuyorum. Bu çerçevede atılacak ilk adım ise Bağdat ile kardeş ve net bir şekilde diyaloğa geçmektir." değerlendirmesinde bulundu.

SİYASİ PARTİ VE TARAFLARA ÇAĞRIDA BULUNDU

Barzani, söz konusu meselenin özel bir şekilde görüşülmesi için tüm siyasi parti ve tarafların bir araya gelmesini talep etti.

http://www.sondakika.com/haber/haber-barzani-den-referandum-cagrisi-8555742/ (http://www.sondakika.com/haber/haber-barzani-den-referandum-cagrisi-8555742/)