DefenceTURK.com

ATATÜRK VE ASKERİ TARİH => Atatürk => Konuyu başlatan: Felix - 27 Mart 2009, 00:14:53

Başlık: ATATÜRK'ÜN MEZAR ODASI
Gönderen: Felix - 27 Mart 2009, 00:14:53
(http://i303.photobucket.com/albums/nn142/Razorback87/mezar_odasi.jpg)
Atatürk'ün aziz naaşı mozolenin zemin katında doğrudan doğruya toprağa kazılmış bir mezarda bulunmaktadır. Mozolenin birinci katı olan şeref holündeki sembolik lahit taşının tam altında bulunan mezar odası Selçuklu ve Osmanlı mimari stilinde sekizgen planlı oluppiramidal külahlı tavanı geometrik motifli mozaiklerle süslenmiştir. Zemin ve duvarlar siyah beyaz kırmızı mermerlerle kaplanmıştır. Mezar odasının ortasında kıble yönünde kırmızı mermer sanduka yer almaktadır. Mermer sandukanın çevresinde bütün illerden ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden gönderilen toprakların konulduğu pirinç vazolar bulunmaktadır.Onu şu zamanlarda daha iyi anlamalıyız anmalıyız...in birinci katı olan Şeref Holü’ndeki sembolik lahit taşının tam altında bulunan mezar odası Selçuklu ve Osmanlı türbe mimarisi tarzında sekizgen planlı olup, piramidal külahlı tavanı geometrik motifli mozaiklerle süslenmiştir. Zemin ve duvarlar siyah, beyaz, kırmızı, mermerlerle kaplanmıştır. Mezar odasının ortasında kıble yönünde kırmızı mermer sandukanın çevresinde bütün illerden ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Azerbaycan’dan gönderilen toprakların konulduğu pirinç vazolar bulunmaktadır. Atatürk 10 Kasım 1938’de hayata gözlerini yummuştur. Anıtkabir’in inşaatı 1953’de tamamlanmıştır. Bu dönemde Ata’nın Aziz naaş’ı geçici olarak Etnoğrafya Müzesi’nde muhafaza edilmiştir.muhafaza işlemi için Gülhane Askeri Tıp Fakültesi Profesörleri tarafından “tahnit” işlemine tabi tutulmuştur. Bu işlemle bir çeşit kimyasal sıvı naaş’ın bozulmaması için Ata’nın vücuduna zerk edilmiştir. İşlemin hemen ardından naaş kurşundan bir tabuta konularak gül ağacından yapılmış özel bir tabuta yerleştirilmiştir. Tam 15 yıl sonra, 9 Kasım 1953’de Prof. Dr. Kamile Şevki Mutlu başkanlığındaki bir heyet tarafından tabut açılmış ve naaş’ın hiçbir şekilde bozulmadığı görülmüştür. Atatürk’ün Aziz naaş’ı İslami usullere uygun olarak Anıtkabir’deki bu mezar odasına defnedilmiştir. Mustafa Kemal’in 1926’da İzmir’deki suikast girişiminin ardından “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” sözü vasiyeti olarak kabul edilmiştir. Buna uygun olarak, o dönemin 67 vilayeti ile Selanik’teki Atatürk evi, Kore’deki Türk şehitliği, Kıbrıs ve Süleyman Şah’ın Mezarı’ndan gelen toprakların harmanlandığı mezara konulmuştur. Gerçekte yattığı yer İsmet İnönü’nünde söylediği gibi: “Türk milletinin Onun için aşk ve iftiharla dolu olan kahraman ve vefalı göğsüdür”.  ef Holü’ndeki sembolik lahit taşının tam altında bulunan mezar odası Selçuklu ve Osmanlı türbe mimarisi tarzında sekizgen planlı olup, piramidal külahlı tavanı geometrik motifli mozaiklerle süslenmiştir. Zemin ve duvarlar siyah, beyaz, kırmızı, mermerlerle kaplanmıştır. Mezar odasının ortasında kıble yönünde kırmızı mermer sandukanın çevresinde bütün illerden ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Azerbaycan’dan gönderilen toprakların konulduğu pirinç vazolar bulunmaktadır. Atatürk 10 Kasım 1938’de hayata gözlerini yummuştur. Anıtkabir’in inşaatı 1953’de tamamlanmıştır. Bu dönemde Ata’nın Aziz naaş’ı geçici olarak Etnoğrafya Müzesi’nde muhafaza edilmiştir. Muhafaza işlemi için Gülhane Askeri Tıp Fakültesi Profesörleri tarafından “tahnit” işlemine tabi tutulmuştur. Bu işlemle bir çeşit kimyasal sıvı naaş’ın bozulmaması için Ata’nın vücuduna zerk edilmiştir. İşlemin hemen ardından naaş kurşundan bir tabuta konularak gül ağacından yapılmış özel bir tabuta yerleştirilmiştir. Tam 15 yıl sonra, 9 Kasım 1953’de Prof. Dr. Kamile Şevki Mutlu başkanlığındaki bir heyet tarafından tabut açılmış ve naaş’ın hiçbir şekilde bozulmadığı görülmüştür. Atatürk’ün Aziz naaş’ı İslami usullere uygun olarak Anıtkabir’deki bu mezar odasına defnedilmiştir. Mustafa Kemal’in 1926’da İzmir’deki suikast girişiminin ardından “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” sözü vasiyeti olarak kabul edilmiştir. Buna uygun olarak, o dönemin 67 vilayeti ile Selanik’teki Atatürk evi, Kore’deki Türk şehitliği, Kıbrıs ve Süleyman Şah’ın Mezarı’ndan gelen toprakların harmanlandığı mezara konulmuştur. Gerçekte yattığı yer İsmet İnönü’nünde söylediği gibi: “Türk milletinin Onun için aşk ve iftiharla dolu olan kahraman ve vefalı göğsüdür”.  lı tavanı geometrik motifli mozaiklerle süslenmiştir. Zemin ve duvarlar siyah, beyaz, kırmızı, mermerlerle kaplanmıştır. Mezar odasının ortasında kıble yönünde kırmızı mermer sandukanın çevresinde bütün illerden ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Azerbaycan’dan gönderilen toprakların konulduğu pirinç vazolar bulunmaktadır. Atatürk 10 Kasım 1938’de hayata gözlerini yummuştur. Anıtkabir’in inşaatı 1953’de tamamlanmıştır. Bu dönemde Ata’nın Aziz naaş’ı geçici olarak Etnoğrafya Müzesi’nde muhafaza edilmiştir. Muhafaza işlemi için Gülhane Askeri Tıp Fakültesi Profesörleri tarafından “tahnit” işlemine tabi tutulmuştur. Bu işlemle bir çeşit kimyasal sıvı naaş’ın bozulmaması için Ata’nın vücuduna zerk edilmiştir. İşlemin hemen ardından naaş kurşundan bir tabuta konularak gül ağacından yapılmış özel bir tabuta yerleştirilmiştir. Tam 15 yıl sonra, 9 Kasım 1953’de Prof. Dr. Kamile Şevki Mutlu başkanlığındaki bir heyet tarafından tabut açılmış ve naaş’ın hiçbir şekilde bozulmadığı görülmüştür. Atatürk’ün Aziz naaş’ı İslami usullere uygun olarak Anıtkabir’deki bu mezar odasına defnedilmiştir. Mustafa Kemal’in 1926’da İzmir’deki suikast girişiminin ardından “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” sözü vasiyeti olarak kabul edilmiştir. Buna uygun olarak, o dönemin 67 vilayeti ile Selanik’teki Atatürk evi, Kore’deki Türk şehitliği, Kıbrıs ve Süleyman Şah’ın Mezarı’ndan gelen toprakların harmanlandığı mezara konulmuştur. Gerçekte yattığı yer İsmet İnönü’nünde söylediği gibi: “Türk milletinin Onun için aşk ve iftiharla dolu olan kahraman ve vefalı göğsüdür”.