Maalesef, Osmanlı'nın çöküş döneminden başlamak üzere bizde kötü bir huy var. İlla birilerinin kuyruğuna takılmak. Önce İngiliz sonra Alman, sonra Amerikan peşine takılalım diye en önde yer alma yarışında olanlar. Bu arada Fransız ve Rus alternatifler için bastıranların sayısı da az değil. Hatta bazen bu kadar da olmaz noktasında, bunların da bazen bilerek açık tutan ve açık tutulan kanallar olduğunu düşünmek istiyorum. Hani lobicilik derler ya, bir nevi onun gibi, ama adamların ülkelerindeki lobiler genelde bizi soyarken, bizim ülkedeki yabancılar adına kulis yapan lobicikler de bizi soyuyormuş gibi geliyor .Oysa belirttiğim gibi yabancı ülkelerdeki bizim kullandığımız lobilere, bizim lehimeze kulis yapmaları için biz açıktan para veriyoruz. Hatta parayı kestiğimizde adamların bizim aleyhimize çalıştığı bile oluyor. Oysa bizimkiler nasıl bir aşkla çalışıyor. Tutkulu bir aşk. Hani aşkın gözü kördür de demezler mi.
Demem o ki işimiz zor. Fazla ona buna takmadan, yalnız vatan, millet aşkını gözetip, Amerikan, Rus, Avrupa, Çin ayıları ile dolu dans pistinde, pistten düşmeden en güzel dans etmekse maharet, öncelikle pistten düşmeyerek, ayağımıza da bastırmayarak, pistte en son ayakta kalan biz olmaya çalışacağız. Bu amaçla bazen ağırdan Zeybek bazen hızla kasap havası oynayacağız. Ama kimsenin belimize sarılmasına izin vermeden, bazen yakınlaşarak, bazen uzaklaşarak iyi oyun çıkarmaya çalışacağız. Öyle ki diğerleri bizim çevremizde yer alıp, alkışlayarak bize tempo tutacaklar.