Mühendisin işi zaten matematiktir mühendisinde matematiğini sadeleştireceklerse yandık biz demek ki. Onun yerine mühendislere yeni yönetmeliklerle ilgili hizmet içi eğitim ve sınavla alınan yeterlilik sertifikası gibi bir şey yapılmalı. Sonuçta mühendis adam bir sınıfta birisi anlatırsa illaki anlar. Doktorlar ömür boyu seminer seminer kongre kongre gezmezlerse köreliyorlar gündemi kaçırıyorlar fabrikadaki teknisyenler bile idare eğitimlere gönderiyor ama inşaat mühendisleri bir mezun oluyor bir ömür maşallah size valla
re hocam;
Galiba 2007 deprem yönetmeliğini hazırlıyorduk, geçmiş zaman çok hatırlamıyorum. Hazırlık çalıştaylarından birine Amerika'dan da ünlü bir hocayı konuşmacı olarak davet etmiştik.
Hiç unutmam hoca bize "lütfen, çok rica ediyorum, deprem yönetmeliğinizi çok sade ve basit yapın. Bizim gibi karmaşık ve anlaşılmaz yapmayın" diye adeta yalvarmıştı.
Dolayısıyla benim burada kastettiğim yönetmelikteki basitlik ve sadelik asla matematik hesap yapılmaması değil. Kastettiğim şu; o karmaşık matematik hesapların, teorilerin, günlük hayatta inşa edilen ve sıradan insanların oturduğu, bina stokunun %99'unu oluşturan sıradan binaların inşa edilmesi aşamasında pratik hesaplara dönüştürülmesi.
Örneğin kırk yılda bir nükleer santral inşa edersiniz, marmaray inşa edersiniz ve matematik hesabın ve teorinin dibine vurursunuz. Çünkü çok özel ve önemli bir yapıdır, özen gerektirir. Alanında uzman, çok iyi yetişmiş, teoriye hakim mühendisler inşa eder.
Ama mahallede inşa edeceğiniz bir apartman, 3-5 katlı bir hastane, 3-5 katlı bir yüksek öğrenim yurdu, 3-5 katlı bir okul vb. binalar mühendislik anlamında sıradan binalardır.
Şöyle örnek vereyim: "Plak teorisi" diye bir ders vardır inşaat mühendisliğinde. Devasa bir derstir, doktora / yüksek lisans dersidir, lisansta gösterilmez. Odamızda, salonumuzda üzeri parke kaplı, halı serdiğimiz döşemelerimiz, aslında plak teorisine göre hesaplanmıştır. Plak teorisi dersinde matrisler, diferansiyel denklemler havada uçuşur. (kendimden biliyorum)
Oysa TS-500 standardında plak teorisi sıradan binalardaki dikdörtgen ve kare döşemeler için öyle sadeleştirilir ki, 2-3 tane basit formüle indirgenip herkesin anlayacağı basit tarzda hesap yöntemine dönüşür. Yani biz mühendisler odalarımızdaki döşemeleri hesaplarken matrisler, tansörler, diferansiyel denklemler kullanmayız. Bir örnek daha vereyim; elastisite modülü biz mühendisler için her malzemede farklı, sabit bir sayısal değerden ibarettir. Abaklardan bakıp bulabilirsiniz. Örneğin betonun, demirin sabit elastisite modüll değerleri vardır.
Ama o tek bir sayıyı hesaplamak var ya, "elastisite teorisi" adında yüksek lisans / doktora dersinde 1 dönem boyunca okutulur. Matrisler, tansörler gırla gider, havada uçuşur. (kendimden biliyorum) O sabit tek bir modülün, devasa bir teorik arka planı vardır. O ders 4 yıllık lisansta mühendislere gösterilmez.
İşte bizim deprem yönetmeliği yukarıda bahsettiğim "Plak teorisi" ve "Elastisite teorisi" derslerindeki teorik derslere benziyor. Tabii ki deprem yönetmeliğinin teorik altyapısı sağlam olacak. Ama bunların yeri yönetmeliğin içi değil, olsa olsa ekidir.
Teori anlatan deprem yönetmeliği olmaz. Olursa da kimse anlamadığı için amacına ulaşmaz. Bunun sıradan binalar için pratik esaslara ve hesaplara dönüştürülmesi gerekir. Dün TV'de ODTÜ'den Haluk SUCUOĞLU hoca vardı. Sağlam hocalardandır. Ayne şöyle dedi: "Biz hocalar olarak 20 yıldır yönetmeliği hazırladığımızı sanıyorduk, ama görünen o ki demek ki olmamış." dedi.
Bize pratik çözümler lazım, o da bu gece lazım.