İran'ın k.tan eyaleti'nin sınırları belli. G.azerbaycan eyaletinin sınırları da belli.. Belucistan da belli. Bölünecek bunda şüphe yok. Etnik kimliği uyanmış, kuzeyden Azerbaycan'ın artan presi, batıdan k.tan bölgesel yönetiminin varlığı, doğuda beluci uyanması bunu kaçınılmaz kılıyor. Merkezi yönetimin çağdışı saçmalıkları ve baskıları da bunun katolizörü. İçeriden bir isaret fişeği yanması halinde ; İran'ın mevcut haliyle varlığının tehdit ettiği Azerbaycan, var, s.arabistan, katar, milliyetçi ırak partileri, Türkiye, İsrail ve Amerika'nın desteği de cabası..
Bizim başımızda İran'la cebelleşmek istemeyen birileri de olsa ŞUŞA beyannamesi ortada var oldukça kaçınılmaz olarak bu işin başarı biz olacağız. Azerbaycan'a düşecek füzeler, topçu roketleri, hava taaruzları ve belki de zenegezura doğru bir İran hamlesi ile mecburen bu işe fiilen gireceğiz. Bana kalsa sırf zengezur koridoruna müdahale etmeleri bile yeterli sebep. Kaldı ki ırak ve Suriye'de başımızın en büyük belası olan örgütler İran beslemesi.
O zaman madem gireceğiz bundan azami faydayı cikarimiza göre kazanacak şekilde hazır olmamız ve davranmamız gerekiyor. Olayları akışına bırakarak, ayranın dökülmesin, o benim din kardeşim diyerek, ayranın dökülmesin diyerek bu iş olmaz. Neticede bir yola çıktık; orta kuşak koridoru, yeni ipek yolu, enerji koridoru ve hub'i olma, Türk birliği diye ugrasiyorsak
Dikenine de katlanacagiz. Getireceği yükümlülüklere katlanacagiz. Oturduğu yerden sadece kavun karpuz büyür.
Orada bu kervana katılmayı bekleyen 35-40 milyon etnik kardeşimiz var. Bunlar dilini anlamadigimiz, tipleri bizden farklı antik soydaslardan değil. %80 aynı dili konuştuğumuz, tipleri bizle aynı, sadece mezhepleri farklı oğuz çocukları.
Kürtler konusu ise Türkiye'de terör örgütünden ayrılarak düşünülmesi gereken bir konu. Kuzey ırak ve batı İran'daki eyaletlerin örgütlerin eline düşmeden birleşmesi ve hatta Türk birliğine gözlemci üye olarak katılmaları ve garantimiz ve etkimiz altında bulunmaları tamamen faydamıza olabilir. Bunu iyice düşünmek gerek.. aynı konu kuzey Suriye'de kurulabilecek ypg'den arınmış bir sdg/öso birlikteliği ve her ikisinin arasına girecek Turkmeneli için de söylenebilir.
Türkiye'nin bölünmek gibi bir korkusu kalmaması gerektiğini düşünüyorum. O treni kaçırdı Kürtler. Hem tüm yurt sathına şehirlere göçmeleri, hem hendek çatışmaları, hem güvenlik kusağı politikası ile o işi kısa, orta ve uzun vadede hallettik denilebilir. Bundan sonrası jeopolitik mücadele.
Bu gözle de bakmak lazım.
Türkiye: 90
K.azbcn: 10
G.azbcn: 30
K.ırak ve b.İran k.tan : 15
K.Suriye : 10
Turkmeneli: 3
Kazakistan:20
Türkmenistan:6
Kırgızistan:6,5
Ozbekistan:35
K.k.t.c :0,5
Olmak üzere 230 milyona yakın nüfusu ile enerji konusunda bağımsız ve ihracatçı , güvenlik konusunda bağımsız ve destekleyici, kültürel ve ekonomik konularda tamamlayıcı ve hem tüketim hem üretim kapasitesi yüksek ; çin /Rusya /Arap ligi ve avrupa'nin ortasında eskisi gibi bunlar tarafından işgal edilmeden, asimile edilmeden, paylaşılmadan bir güç merkezi olarak yaşamak mümkün.
Buna Pakistan, Afganistan, yeni Belucistan, Gürcistan, Ermenistan , Tacikistan gibi bölge ülkelerini ; Avrupa birliğine alınmayan veya her ikisine de katilabilecek Bosna Hersek, Kosova, Arnavutluk , Makedonya,(Ukrayna), (Macaristan), gibi balkan ve Doğu Avrupa ülkelerini; katar, Libya, Somali, Çad gibi k.doğu afrika ülkelerni de ekonomik açıdan katmak da mümkün.. 300 milyondan fazla nufus ta bunlar yapıyor. Yaklaşık 550 milyonluk bir pazar.ve hepsi gelişmekte olan veya fakir ülkeler . Önlerinde sinirsiz bir büyüme imkanı ve ekeonomik potansiyel ile insan kaynağı var. Af edersiniz ama içlerindeki en gelişmiş lerden biri ve önder ülke adayı da biziz.
Aslında olayın için bakarsanız ; bu hamlenin önünde duran görünen ve kısa vade engellerinin coğrafi kısmının İran ile PYD/PKK örgütleri olduğu görülebilir. En önemli engel ise bunu hayal olarak görmek ve hiç hazirlanmamak. Hatta karşı çıkmak.