Isvec ve Finlandiyanin Natoya uye olabilmelerine karsin izlemekte oldugumuz politikada hatalar yapmaya basladigimiz gorusundeyim.
Oncelikle neyi kast etmedimi aciklayim. Isvec ve Finlandiyanin Natoya girisleri konusunda Ulkemizin takinmis oldugu politikaya temelden karsi degilim. Elbette her iki ulkenin Ulkemize karsi yillardan beri izledikleri dostca olmayan politikalarin bir bedeli olmali. Bu bedelin de Nato ya giris muracaatlari sirasinda yillardan beri acik olan hesabin kesilme zamanlamasinin da dogru olduguna inaniyorum.
Yanlis yaptigimiz nelerdir onlari siralayalim.
Her iki ulkeye karsin takinmis oldugumuz politikanin , Sn CB tarafindan dunyaya aciklama yapilarak duyrulmasi yanlis. Bu aciklama zamani geldiginde "yani her iki ulke resmi olarak basvuru yapacaklarini duyurduklari ve bu bildirimin TC devletine resmi olarak ulasmasindan sonra yapilmasi gerekirdi. Aciklamayi yapmasi gereken ise Sn CB degil Disisleri bakanligi olmasi gerekirdi.
Sn CB nimiz hic bir sekilde bu konu ile alakali polemegin onunu acacak aciklamalardan kacinmasi gerekirdi. konu uzerinde yapilacak her turlu polemik kendi makamini dista yipratir. Hatta ulkemizin otokratik bir yapi olarak gorulmesinin onunu acmis olur.
Turkiye her iki ulkeden taleplerini spekulasyona yer birakmadan . Yalin bir sekilde kanitlari ile birlikte aciklamalidir ki ulkemizin her iki ulkeye karsin santaj yaptigi algisi olusmamasi icin.
Disisleri bakanimiz butun bu gelismeler olup biterken diline yaninda vucut diline de dikkat etmelidir. " Feminist goruslernize tahamulsuzluk veya latin Amerikadaki Ermeni protestoculara karsin el kol hareketi yapmaktan kacinmalidir" Disisleri bakanligi onemli bir bakanlik oldugu kadar Ulkemizi disa bakan yuzunu temsil etmektedir.
Takinmis oldugumuz politikadan gercekten taleplerimizin gerceklesmesini istiyorsak karsi tarafi yapmakta oldugumuz aciklamalar ile kucuk dusurmekten ziyade konu hakkinda gerektigi kadar konusup ne istedigimizi de net olarak ifade etmeliyiz . Sayet bunlari yapmis isek de o zaman pozisyonumuzu karsi tarafa bildirdik. Yani VETO muzun kalkmasi icin nelerin gerekli oldugunu belgeleri ile her iki ulkeye de aktardik. Pozisyonumuzda bir degisiklik yapmak icin ilgili ulkelerin atmalari gereken adimlari atmalarini bekliyoruz deyip konuyu kapatabiliriz.
Kusura bakmayın metin bey sizi severim ve saygı duyarım ama bu yorumunuz da katılabileceğim maalesef bir faktör yok.
Aslına bakarsanız ben de efendi tavırlardan ve diplomatik dilden yanayım ancak yaşadığımız tecrübe bize gösteriyor ki sırtımıza daha 80 lerden başlayan her kanlı bıçak saplanmış ve bunun öncülüğünü araştırırsanız İsveç yapmıştır. Daha o zaman Kürt kartını oynamaya başlayıp Mehmet Âli birand kamuoyu uyarmaya çalışıyordu. Bunun çoğunu tabii kimse hatırlamaz ve kaynaklarda bu yaşanan gerçek olayları bulunması belki zordur ama inanın ki her efendiliğin ve diplomatik tavrın bir sonun geldiği yana yaklaştık.
Nato operasyonlarına ve görevlerini bugüne kadar kusursuz müttefik olarak hep yerine getirmişizdir. Karşılık olarak bildim bileli Santaş terör ihtilal ambargo….
Hani dersiniz bir yerde kabahati kendimizde bulmamız lazım tamam bulalım ama başka üyelerin karşısında bizim sicil dosyamız kağıt gibi ince ve zayıf.
Ana avrat küfür eden kendini bilmez Ermenilere karşı bozkurt işareti ile cevap vermek, PKK’yı AT-4 ve Carl Gustav ile donatan İsveç ve Finlandiya dayı bloke etmek ve bunun bilhassa sayın cumhurbaşkanımız dile getirmesi gayet doğru ve yerindedir. İlerisi önemli kader verici kararları ülkenin liderleri sunar bu sadece Türkiye’de değil tüm dünyada her yerde geçerli. Farkına vardıysanız Finlandiya ve İsveç Çin dışişleri bakanları yetişemediği için ülkelerin cumhurbaşkanları ve liderleri müdahale ediyor.
Bu tavırla bizim hükümette ifadesiyle ve tutumuyla şimdilik bir hata görmüyorum. Tam tersi destekliyorum diyebilirim ve pazarlık çıtasını yükseltsinler.