İsrail kendini etrafı hasımlarla çevrili bir ülke olarak kabul eder. Doğrudan doğruya kendine yönelecek tehditlerin Orta Doğu coğrafyasındaki ülkelerden geleceğini hesapladığı için şu şekilde bir savunma stratejisi geliştirmiştir.
1.Daima düşman tarafın teknolojisini alt edecek azami bir savunma teknolojisine sahip olmak
2. Düşman unsurun hiçbir zaman kendi ayarında ya da kendinden üstün bir silah sanayine sahip olmamasına çalışmak
3. Şayet hasım unsurlar bu teknolojiye sahipse o teknolojiyi kullanacak beyinlerin bir şekilde alaşağı edilmesini satılmış uşaklar vasıtasıyla sağlamak bu gerçekleşmiyorsa o beyinlerin el altından işlerini bitirmek (suikast vesaire)
4. Kendisi için hayati derecede öneme sahip olan atom bombası, nükleer silah vb toplu imha silahlarının hiçbir şekilde düşman unsurun eline geçmemesini sağlamak.
Bence buna son zamanlarda caydırıcı bir silah olarak uydu da eklendi. Bundan birkaç yıl önce İran kendi yaptığı uyduyu uzaya fırlattığında gerek Avrupa ve gerekse Amerika çok sert bir şekilde açıklama yaparak İran’ı kınamıştı. İran’ın gerçekten savunma sanayimize çok katkıları oldu. O silah sistemleri geliştirdikçe Türkiye doğal savunma hakkı bağlamında en az İran’ın sahip olduğu silahları edinme ve savunma sanayini ona göre yapılandırma yolunda adımlar atmaya başladı. İran’ın nükleer güce sahip olmasını çok istiyorum. Çünkü o bu güce sahip olunca ne Batı ne de Amerika denen aşağılık ülke Türkiye’nin nükleer güce sahip olmasına engel olamayacaktır.
Artık İsrail’in istemediği bir istikamette Orta Doğu biçimlenmektedir ve de buna ne İsrail ne de başka bir güç değiştirebilecektir. Dev artık silkelenip uyanmaya başladı.