- Kamuoyunda uçak gemisinin yüksek ve gereksiz bir maliyet olduğuna dair bence yanlış bir kanı var.
- Uçak gemisi doğru desteklendiği sürece (Tf-2000, Milden) ve akıllı kullanıldığı sürece maddi kayıp değil maddi kazanç getirir.
- Bunun yanında yurt savunması ve askeri kabiliyetleri de cabası olur. Şimdi isterseniz ilk olarak askeri anlamda uçak gemisi ne demek bir bakalım ;
+ İkinci dünya savaşından beri eşit güçte donanmalara ve uçak gemisine sahip olan devletlerin hiç savaşmamış olması, uçak gemilerinden kalkıp kara hedeflerine taarruz eden uçak konseptini bizim zihinlerimize kazıdı.
+ Ancak uçak gemilerinin yegane ortaya çıkış amaçlarından en önemlisi düşman savaş gemilerini vurmaktır. Aslında uçak gemisi bir savaş gemisidir. Ancak hedeflerine lançerlerinden attığı füzelerle değil kaldırdığı uçaklar sayesinde saldırır.
+ 40 savaş uçağı taşıyan bir orta sınıf savaş gemisi uçak başı 4 istasyondan (beast modda daha fazla taşır) 160 vls'e denk bir ateş gücünü taşıyabilir. Buda nereden baksanız, 4 adet 32 vls +8 ssm'li muhribe veya 7 adete yakın 16 vls'li + 8ssm' li fırkateyne denk bir harp gücünü taşıyor. Bu mühimmatları kullandıktan sonra liman yapmak zorunda kalmıyor, eğer depolarında varsa tekrar yükleyip saldırabiliyor.
+ Tabi uçak gemisinin asıl gücü olan konu şu, gemilerden farklı olarak uçak gemisi bu saldırıları tespit edilmesi, vurulması zor, çok hızlı, manevra kabiliyeti yüksek ve aynı anda bir çok yönden gemileri satüre edebilecek (bir geminin en büyük kabuslarındandır.) şekilde saldırabilen savaş uçakları ile yapıyor. Bu denizaltılarla birlikte güç çarpanı çok yüksek bir tehdit. Bunu ww2 pasifik cephesinde çok iyi bir şekilde gördük. Japonlar ne kadar iyi savaş gemileri olsa da midway'de uçak gemilerinin ciddi bir kısmını kaybettikten sonra eski etkinliklerini sağlayamadılar. Çünkü nerede bir muharebeye girseler karşıda bir amerikan uçak gemisi mevcuttu.
+ Diğer taraftan uçak gemileri rakip filodaki uçak gemileri içinde ciddi bir tehdittir. Düşmanı ana karanızdan ne kadar uzakta karşılarsanız ülkeniz o kadar güvende olur. Düşmanı körfezlerinizden birinde karşılamayı düşünüyorsanız geçmiş olsun derim.
- Şimdi birazda gelelim işin politik ve ekonomik boyutuna. Arkadaşlar ne yazıkki dünyadaki devletlerin yarısından fazlası, diktatörler, aileler, ve totaliter liderler yani anti demokratik ve iç karışıklık hakim ülkeler tarafından yönetiliyor.
- Diğer yönden bizim büyük ülkeler olarak kast ettiğimiz ülkelerin o devasa ihracat hacimleri başarılı reklam ajansları değil başarılı gambot diplomasileri sayesinde oluştu.
- Bir örnek üzerinden gidelim. F bir başat avrupa ülkesi yeni devrim yapmış bir diktatörün yönettiği afrika ülkesine gider. Bunu mümkünse havayolu ile değil donanması ve mümkünse bu donanmadaki bir gemiden helikopter kaldırarak ülkeye diplomatlarını getirirse daha şaşalı olur.
-O F avrupa ülkesi Y afrika devletine derki, hayırlı olsun yeni yönetiminiz. Biz her zaman huzuru ve barışı destekleriz. Her zaman yanındayız. Mesela senin iç ve dış işleri bakanlığına araba lazımmış onu biz hemen verelim P ve R firmamızdan, ayrıca yeni iç savaştan çıktın sana tankta lazım biz L tankını yaptık sanada bizim bir önceki XX-30 tankını (Modern AMT fiyatına kitledi.) modernize ederek veririz. E tabi sana parada lazım topraklarındaki altını çıkartmak istiyormuşsun, o ihaleyi biz alırız. Yüzde 30 senin Yüzde 70 bizim, e o kadar yatırım yapıcaz yahu....
- Böyle bir teklife Y isimli Afrika ülkesi lideri kabul ederse ülkesi giderek artan seviyede örtülü bir pazar alanı ve hammadde sömürüsüne maaruz kalıyor. Kabul etmezse de F isimli avrupa ülkesi gidip o ülkedeki diktatöre rakip bir askeri lider, mezhepsel lider, farklı bir etnik grubun lideri, farklı bir toplumsal veya siyasi hareketin liderine gidiyor. İlk olarak bunun elindeki adamlara ek bir çok adamı kendi kamplarında eğitim veriyor, silahlandırıyor ve bir kaç siyasi açıklama ardından bir kaç bomba patlaması ve hayırlı olsun yeni bir iç savaş daha çıkıyor.
- Tabi bu iç savaşa asıl olayların sebebiyet vericisi F ülkesi kayıtsız kalmıyor. Sonuçta yılmaz bir demokrasi bekçisi, bm'ide devreye sokuyor ve huzuru sağlamak için gerekirse o ülkeye giriyor. Kendi adamını başa getiriyor ve üstteki saydığımız malları satıyor, ihalelere çöküyor. Üstüne üstlük yapılan operasyonun tazminatınıda senelerce ödetiyor. Denizlerindeki ve karalarındaki petrol, doğalgaz arama haklarını bile alıyor.
-F bu yollarla sadece afrikadan senede 500 milyar euroya yakın para çöküyor.
-Şimdi birde biz varız. Elbet ne kültürümüzde, ne dinimizde, ne ahlakımızda sömürmek diye bir kavram var. Ancak sömürülen ülkelere win-win müttefik yani faydalı müttefik olabiliriz. Oranları daha eşitlikçi kurarak oralardaki inşaat, maden, ihracat ihalelerini iki ülkeninde yararına olacak şekilde ayarlayabiliriz. Bunu bir kaç ülkeye bile yapabilsek ihracatımız ithalatımızın kat kat üstüne çıkacaktır.
!!! Şimdi gelelim en önemli konuya bu Y isimli afrika ülkesi lideri, halkının sömürülmemesi için bizimle çalışması konusunda ikna etmek istediğimizde; tamamda kardeşim senle çalışırsam beni F isimli avrupa ülkesinden ve onun maşalarından nasıl koruyacaksın dediğinde bizde al işte bunla koruyacağımız diyebileceğimiz her an hava kontrolü ve hava-hava yapabilecek havadan yere muharebe yapabilecek 40 savaş uçağına sahip bir uçak gemisi, onu destekleyen içinde binlerce amfibi piyade, tankı, mekanize aracı, atak helikopteri ve kargo helikopteri taşıyan bir lha/lhd ve bir iki lst ; ayrıca tüm bunları koruyan su üstü muharebe, denizaltı savunma harbi, hava savunma harbi ve kara saldırı yapabilecek 2 muhrip, 2 fırkateyn ve 1 ağır sınıf denizaltı'dan oluşan bir uçak gemisi görev grubunu göstermemiz gerekmektedir. Aksi takdirde işimiz çok zor.
- İşte biz bu düzeni kurup bir kaç ülkeyi bu kansızların elinden alıp kendimizde biraz ihracat hacmimizi arttırmazsak, bunlarla yeni sanayi markaları kurmaz veya satın almazsak böyle onun doları, bunun altını vs. diye dolanır dururuz. Cari açığı kapatmak için turizm gelirlerini bekleriz.
Sözün kısası Uçak gemisi doğru kullanılırsa külfet olmaz ekonominizde bir katalizör etkisi gösterebilir.