Sektörün tam kalbinden bir mühendis olarak bazı konulara açıklık getirmek istiyorum:
Deprem izolatörleri: Deprem izolatörleri veya sismik izolatörler, belirli bir servis ömürleri olan, hiç deprem görmese bile malzeme özelliğini kaybeden, bakım gerektiren, dünyadaki uygulamaları ancak on binlerle ifade edilebilecek sınırlı sayıda olan yapı elemanlarıdır. Oldukça pahalıdırlar. Servis ömürleri dolduğunda, binanın krikolarla kaldırılarak yenisiyle değiştirilmesi gereklidir. Farklı tipleri mevcuttur. Belirli bir kat sınırlamasına kadar kullanımları ekonomiktir. Çok değerli ve önemli binalarda (hastane, okul, devlet yönetim binaları, tarihi binaların güçlendirilmesi vb.) kullanılırlar.
Ülkemizdeki apartmanlarda asansörlerinin bakımlarının bile yapılamadığı, aidatların, yakıt parasının bile zor toplandığı göz önüne alındığında, her binanın altına sismik izolatör konulması pek mümkün değildir.
Deprem yönetmeliğine uygun bina: İş, binayı yönetmeliğe uygun hale getirmekle bitiyorsa, ben size her binayı yönetmeliğe uygun olarak hesaplayabilirim, projelendirebilirim ve akademisyenler dahil hiç kimse statik projenin ve binanın yönetmeliğe aykırı olduğunu söyleyemez. Taa ki deprem söyleyene kadar.
Ne demek istediğimi biraz daha açayım.
Binaların projelendirilmesinde fizik kanunlarından kaynaklanan çok basit kurallar vardır. Bu kuralların sayısı, toplasanız iki elin parmaklarını geçmez. Bu kurallar bir binadaki asli kusurları tanımlar. (Örneğin yumuşak kat, kısa kolon, L, T, U, H vb. tarzda asimetrik kat planı, rijit diyaframı bozan büyük döşeme boşlukları, asmolen veya kirişsiz plaklar, simetrik ve dengeli deprem perdesi yapılmaması vb.)
Bu tür asli kusurları taşıyan bir bina doğuştan ölü doğmuştur ve hangi yönetmeliğe uygun yaparsanız yapın o binayı depremin elinden kurtaramazsınız. Bu nedenle depreme dayanıklı bir binanın tasarımı mimari projeden başlar.
Deprem kabini: Aslında denemeye değer, fena bir fikir değil, ama bazı şartlarla. Diyelim ki depremde bu kabine kadar koşmayı başardınız (gerçi bence bu pek mümkün olamaz, çünkü büyük depremlerde değil koşmak ben ayakta bile duramadım, tecrübeyle sabittir), bu kabinde aynen arabalardaki emniyet kemeri gibi kendinizi koltuğa bağlamalı, sabitlemelisiniz. Çünkü bina yıkılırken yuvarlanan / takla atan / yukarıdan aşağı düşen kabin içinde başınızı vurabilir, boynunuzu kırabilir, ölebilirsiniz. Hadi kendinizi emniyet kemeriyle bağladınız ve yıkıntının altında sağ kaldınız diyelim, size en az 24 saat yetecek kadar oksijene ihtiyacınız olacaktır. Bu nedenle kabinin temiz hava sağlayan bir makine tesisatı olmalıdır. Yoksa bu defa da kabinin içinde havasızlıktan ölürsünüz.
Binayı saran kafes: Bu yöntem taşıyıcı olmayan duvarları güçlendirmek olarak da bilinir. Yığma binalar aşağı yukarı bu yöntemle güçlendirilir. Duvar yüzeyine hasır çelik + püskürtme beton uygulanır. Hızlı ve pratik bir yöntemdir.