Gönderen Konu: Sohbet...  (Okunma sayısı 301905 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Yasar

  • 2021 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 3692
  • 360
  • DefenceTurk.com
Ynt: Sohbet...
« Yanıtla #1440 : 08 Şubat 2023, 16:15:48 »
Yeni yapıların bile yıkılıyor oluşu üzerine konuşuyoruz da betonarme yapılar depremde yıkılmasa dahi bir veya iki deprem sonra yıkılacak şekilde mikro çatlaklarla vs yorulmuş olabiliyor. Ayrıca betonarme de çok ömürlü değil aslında.

Betonarmenin güçlendirmesi çok verimli olmuyor. Çelik konstrüksiyon taşıyıcılı yapılar daha sağlam, uzun ömürlü ve güçlendirmesi daha kolay. Ama ne yazık ki çelik pahalı.

Betondan daha hafif ve daha yüksek dayanımlı kompozit bir malzeme bulabilirsek hem derdimize son verir hem de mükemmel bir ihraç kalemine sahip oluruz
Beton aslında çok sağlam ve uzun ömürlü bir malzeme. Roma’daki Pantheon tapınağının kubbesi 2000 yıllık beton plakalardan oluşur. Roma devrinden kalma duvar ve köprülerde kullanılan harç hala sağlamdır.
Problem, içine konan demirde. Evet betonun taşıma gücüne güç katar demir. Ama 40-50 sene içerisinde üzerinde oluşan oksitli pas tabakası genleşir ve demiri saran betonu ufalar ve betonun taşıma gücünü yok eder. Onun için 50 yaşını geçmiş binaların yenilenmesinde fayda vardır.
Ya binalarımız yığma tuğla ve taş ile 1 veya 2 katı geçmeyecek şekilde inşa edilecek, ya da çelik konstrüksiyon binalar inşa edeceğiz.
« Son Düzenleme: 08 Şubat 2023, 16:16:31 Gönderen: Yasar »

Çevrimdışı metin62

  • 2020 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 2345
  • 183
  • DefenceTurk.com
Ynt: Sohbet...
« Yanıtla #1441 : 08 Şubat 2023, 16:24:50 »
Belki de dogrusu, depreme oncelikli yerlerde  cok katli beton yerlesim birimleri yerine daha az katli daha hafif malzemeden yapilan binalara yonelmemiz gerekir . " Eskiden oldugu gibi" 

Çevrimdışı Gökbörü

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 1489
  • 139
  • DefenceTurk.com
Ynt: Sohbet...
« Yanıtla #1442 : 08 Şubat 2023, 16:32:30 »
Bence artik jeolojik ozellikleri sebebiyle (ne sekilde bina yapilirsa yapilsin buyuk yikim olma ihtimali cok olan) cok tehlikeli olarak ifade edilen bolgelerden tamamen tasinilmasi lazim...

Eski devirlerde teknoloji, bilim, hatta kayit tutma isi bile dogru durust olmadigindan ve nufus yogunlugu da dusuk oldugundan yerlesmisler, yasamaya devam etmisler ok anlasilir ama artik bu devirde bir anlami yok..

Bir mahalle, kasaba, koy, sehir vs neyse nasil ornegin baraj yapilirken tasiniyorsa potansiyel deprem olma ihtimali icin de tasinmali..

Mumkunse buyuk deprem uretecek fay hatlarinin 50-100km cevresinde hic yerlesim yeri olmamali

Uzun lafin kisasi her duruma, her yere gore alinabilecek sayisiz onlem var...
« Son Düzenleme: 08 Şubat 2023, 16:43:59 Gönderen: Gökbörü »
What is steel compared to the hand that wields it?

Çevrimdışı serkan1976

  • 2022 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 7830
  • 459
  • DefenceTurk.com
Ynt: Sohbet...
« Yanıtla #1443 : 08 Şubat 2023, 16:38:33 »
Rantçılar şimdiden yerleşime açılacak alanları parsellerde başlamışlardır...

Çevrimdışı SKYWOLF

  • SKYWOLF
  • Genel Yetkili
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 44320
  • 615
Ynt: Sohbet...
« Yanıtla #1444 : 08 Şubat 2023, 16:58:06 »

Beton aslında çok sağlam ve uzun ömürlü bir malzeme. Roma’daki Pantheon tapınağının kubbesi 2000 yıllık beton plakalardan oluşur. Roma devrinden kalma duvar ve köprülerde kullanılan harç hala sağlamdır.
Problem, içine konan demirde. Evet betonun taşıma gücüne güç katar demir. Ama 40-50 sene içerisinde üzerinde oluşan oksitli pas tabakası genleşir ve demiri saran betonu ufalar ve betonun taşıma gücünü yok eder. Onun için 50 yaşını geçmiş binaların yenilenmesinde fayda vardır.
Ya binalarımız yığma tuğla ve taş ile 1 veya 2 katı geçmeyecek şekilde inşa edilecek, ya da çelik konstrüksiyon binalar inşa edeceğiz.

Betonarme içerisinde kullanılan inşaat demirleri, çelik konstrüksiyonlardaki gibi galvaniz kaplanırsa korozyona karşı daha dayanıklı olur.

Bence artik jeolojik ozellikleri sebebiyle (ne sekilde bina yapilirsa yapilsin buyuk yikim olma ihtimali cok olan) cok tehlikeli olarak ifade edilen bolgelerden tamamen tasinilmasi lazim...

Eski devirlerde teknoloji, bilim, hatta kayit tutma isi bile dogru durust olmadigindan ve nufus yogunlugu da dusuk oldugundan yerlesmisler, yasamaya devam etmisler ok anlasilir ama artik bu devirde bir anlami yok..

Bir mahalle, kasaba, koy, sehir vs neyse nasil ornegin baraj yapilirken tasiniyorsa bu seferde tasinmali..

Cezai yaptirimlar kimseyi pek caydirmiyor gibi duruyor, ona da el atilmali..benim onerim sorumlu olma ihtimali olan sirket ve insanlarinin (insaat -denetim sirketleri vs) hepsinin mal varligina tedbir karari konmali...eger bir sorun yok ise tedbir karari kalkar, yok varsa hali hazirda verilen cezalarin yaninda bu varliklar hazineye devredilir...

Keşke bu yapılabilse.

99 depreminden sonra Adapazarı'nın taşınması bile gündemdeydi. Sakarya'nın merkezi olan Adapazarı çok sık deprem yaşayan, her depremde yıkılıp tekrar kurulan bir kent. Etrafındaki faylar sürekli aktif ve şehir bataklı bir zemin üzerine kurulu! 99 depreminde, sıvılaşan zemin nedeniyle pek çok bina sağlam bir şekilde yan yattı. Zeminin yapılaşmaya uygun olmaması nedeniyle, o zamanki devlet yönetimi depremde zarar görenler için zemini yapılaşmaya uygun olan Camili, Karaman ve Korucuk mahallelerinde konutlar yaptı. Şehrin zamanla o bölgeye taşınmasından bahsediliyordu. Hatta Valilik ve Adliye bile oraya taşındı. İki hastane yaptı. Ancak zaman geçtikçe bu gerçekleşmedi. Özellikle hükümet değiştikten sonra şehir aynı konumda hızla büyüdü. Önceleri tarım arazisi olan alanlara imar izni verildi. (O zamanlar devlet televizyonunda bile tarım alanlarına imar izni vermiyoruz diye yayınlar da yapılıyordu.) Mesela yeni stad da büyüyen şehrin dış mahallerinde. Erenler ve özellikle Serdivan ilçeleri çok genişledi.  Şehir şimdi, yeni otoyolun da gelişiyle, mevcut konumuyla yeni yerleşim (artık yeni de sayılmaz) yerine doğru büyümekte. Altını çizerek belirtiyorum, taşınmıyor, genişliyor. İki yerleşim yeri arasındaki köyler artık imar izniyle şehirleşiyor.
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Çevrimdışı buraktunahan

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 288
  • 73
  • DefenceTurk.com
Ynt: Sohbet...
« Yanıtla #1445 : 08 Şubat 2023, 17:07:11 »

Hocam uzman olarak  bizlere çözüm önerisi getirir misiniz? Ne yapılmalı bundan sonra yapılaşma öneriniz nedir?
Bir de 4 matematik neti ile inşaat Mühendisliği bölümüne mühendis alan YÖK'e de biraz sallar mısınız?

Estağfurullah hocam, uzmanlık kim ben kim. Ben sadece her inşaat mühendisinin aşağı yukarı bildiği genel konuları forumda açıklamaya çalışıyorum, o kadar. Yani inşaat mühendislerinin çoğu için bunlar sıradan konular.

Öncelikle şunu belirteyim, biz Türkiye olarak, Japonya ve Amerika dahil dünyanın en gelişmiş ülkelerine eşdeğer veya üzerinde modern bir deprem yönetmeliğine sahibiz. Her 10 yılda bir de yenileniyor yönetmelik. Yani güncel bilimsel gelişmeler deprem yönetmeliğine sürekli aktarılıyor. Bu konuda sorun yok. Hatta bir Eurocode toplantısında Avrupalı hocaların depremle ilgili bir konuda aralarında tartışırken "Türkler şöyle şöyle yapıyor, bizde öyle yapalım" diyorlardı.  :D 

Gel gelelim deprem yönetmeliği o kadar sofistike ki, taşrada statik proje yapan, sahada çalışan birçok mühendis için bile anlaşılmaz ve çok karmaşık. Neredeyse yönetmelik hazırlık grubundaki akademisyenler kendilerine yazmışlar gibi duruyor. İndisler, formüller havada uçuşuyor. Ama anlayan varsa beri gelsin. Sanki doktora öğrencileri için hazırlanmış teorik ders kitabı gibi. Aşağıya yönetmelikten örnek bir sayfa bırakıyorum. Kimse de demiyor ki "ulan bu nedir?" Dolayısıyla mühendisler, bu yönetmeliğe uygun hesap yaptığını "iddia eden" paket bilgisayar programlarına gebe kalıyor.





İlk önerim deprem yönetmeliğinin sadeleştirilmesi, basitleştirilmesi. Yani yönetmeliğin teorik altyapısını açıklayan bu tür sofistike bölümler ayıklanarak ek halinde en son kısımda ayrıca verilmeli.

Yönetmelik çok sert, çok açık ve çok sade bir dille binalarda yıkıma sebep olan yapısal kusurlara karşı kurallar getirmeli. Şöyle ki;

1- Tüm Türkiye'deki binalarda, kat adedinden, deprem bölgesinden bağımsız olarak deprem perdesi zorunlu olmalı (perde dediğimiz elemanlar eni dar boyu çok uzun betonarme elemanlardır). Şu anda TV'lerde gördüğünüz yıkıntı binaların hiçbirinde bu perde duvarlar yok. Oysa perde duvarlar "deprem karşı binanın sigortalarıdır". Az bir maliyet artışıyla binlerce canı kurtarabilirdik. Bu maddi ve manevi kayıpları yaşamayabilirdik.

Çünkü perde duvarlar çok büyük yatay yük (deprem, rüzgar) taşıma kapasiteleri vardır. Taşıyıcı sistemin büyük ve güçlü abileridirler. Paratoner gibi deprem yükünü üzerlerine çekerler. Taşıyıcı sistemin sigortasıdırlar. Bir deprem ülkesinde taşıyıcı sistemde betonarme perde kullanmamak, evde elektrik tesisatına sigorta takmamak gibidir.

Taşıyıcı sistemin büyük ve güçlü elemanları olarak deprem yükünü üzerlerine çektiklerinde, geriye kalan güçsüz elemanlar (yani kolonlar) deprem yüklerine çok az maruz kalırlar ve yıkılmazlar. Oysa yıkılan binlerce binanın neredeyse hiçbirinde bu deprem perdeleri yoktu. Çünkü müteahhitler maliyet sebebiyle, mimarlar estetik kaygılarla ve tembelliklerinden bu perde duvarları sevmezler. Yönetmelikte ise belirli kriterlerle hesap sonucu binaya betonarme perde konulması gerektiği "dolaylı yollarla" anlatılır. (tabi anlayan varsa)

Bugüne kadar depremler sonrasında binlerce bina inceledim. Betonarme perdeli hiçbir bina ne yıkıldı, ne orta hasar gördü. Beton kötü olsa dahi binalar bu deprem perdeleri sayesinde depremi hasarsız veya az hasarla atlatabiliyor.

2- Konut ile ticarethane ayrılmalı. Hiçbir konutun altına dükkan, lokanta, galeri, düğün salonu vb. yapılamamalı.

3- Mühendisler ve mimarlar, mezun olur olmaz bir paket program edinip proje hazırlayamamalı.

4- Mimarlar depreme dayanıklı bina tasarımı konusunda mutlaka eğitilmeli. Türkiye'deki mimarlar kendilerini sanat eseri ortaya koyan sanatçı olarak görüyor ve %99'u "ben projemi yaparım, depreme dayanıklı statik proje inşaat mühendisinin görevi" havasında. Yani deprem mimarların umurunda bile değildir. Oysa depreme dayanıklı yapı tasarımı mimari tasarım aşamasında başlar. Doğuştan ölü doğmuş bir mimari proje, ne yaparsanız yapın yıkılmaktan kurtulamaz, deprem o binayı affetmez.

Aslında daha birçok öneride bulunabilirim ama buradan köye olur  ;D

Yeni yapıların bile yıkılıyor oluşu üzerine konuşuyoruz da betonarme yapılar depremde yıkılmasa dahi bir veya iki deprem sonra yıkılacak şekilde mikro çatlaklarla vs yorulmuş olabiliyor. Ayrıca betonarme de çok ömürlü değil aslında.

Betonarmenin güçlendirmesi çok verimli olmuyor. Çelik konstrüksiyon taşıyıcılı yapılar daha sağlam, uzun ömürlü ve güçlendirmesi daha kolay. Ama ne yazık ki çelik pahalı.

Betondan daha hafif ve daha yüksek dayanımlı kompozit bir malzeme bulabilirsek hem derdimize son verir hem de mükemmel bir ihraç kalemine sahip oluruz

Beton insanlık için mucize bir yapı malzemesidir. İnsanlık bugünkü medeniyet seviyesini betona borçludur desek abartmış olmayız. Bir kere doğadan zahmetsizce elde edeceğiniz çok ucuz malzemeyle çok kısa sürede, çok kolay proseslerle üretebilirsiniz. Kum + çakıl + çimento + su. İşçiliği çok kolaydır.  Çelik ise cevher olarak toprak altından çıkartılmasını takiben fabrikada yoğun işlemler gördükten sonra yapı malzemesi haline dönüşür. Pahalıdır ve daha uzman işçilik ister. Çelik binaların bile tamamı çelik değildir. Çünkü yeryüzünde bütün insanlığa yetecek kadar çelik yoktur. Çelik binaların döşemeleri genellikle betonarmedir.

Betonarmenin teorik olarak herhangi bir ömür sınırı yoktur, çünkü yapay taştır. Ama pratikte bina eskiyeceği için 50 yıl baz alınır. Bu servis ömrü boyunca betonarme binalar hemen hemen hiç bakım istemezler. Oysa çelik korozyona uğrar ve periyodik bakım ister.

Betonarme binalar monolitik (tek döküm) üretildikleri için herhangi bir taşıyıcı sistem elemanı hasar görse de, hasar görmeyen diğer elemanlar o hasarlı elemanın yükünü paylaşır. Bu olaya mühendislik dilinde "yeniden dağılım" denir. Elemandan elemana, kesitten kesite, liften life bu dağılım görülür. Oysa çelik binalarda parçalar ayrı ayrı birleştirildiğinden yeniden dağılım yoktur.

Betonarme yangına daha dayanıklıdır, çelik ise betonarme kadar dayanıklı değildir.

Son olarak şunu söyleyeyim; depreme karşı, usulüne uygun yapılmış bir kerpiç bina bile, usulüne uygun yapılmamış betonarme veya çelik binadan daha dayanıklıdır. Yani deprem dayanımı sadece malzemeye bağlı değildir.

Bence artik jeolojik ozellikleri sebebiyle (ne sekilde bina yapilirsa yapilsin buyuk yikim olma ihtimali cok olan) cok tehlikeli olarak ifade edilen bolgelerden tamamen tasinilmasi lazim...

Eski devirlerde teknoloji, bilim, hatta kayit tutma isi bile dogru durust olmadigindan ve nufus yogunlugu da dusuk oldugundan yerlesmisler, yasamaya devam etmisler ok anlasilir ama artik bu devirde bir anlami yok..

Bir mahalle, kasaba, koy, sehir vs neyse nasil ornegin baraj yapilirken tasiniyorsa potansiyel deprem olma ihtimali icin de tasinmali..

Mumkunse buyuk deprem uretecek fay hatlarinin 50-100km cevresinde hic yerlesim yeri olmamali

Uzun lafin kisasi her duruma, her yere gore alinabilecek sayisiz onlem var...

24 yıl önce Marmara depremi sonrası Sakarya'da bunu denedik. Yeni valilik binası ve deprem konutları "şehir kuzeye ve sağlam zeminlere doğru gelişsin" diye kuzeydeki sağlam zeminlere yapıldı, ama vatandaş şehri terk etmedi. Toplum böyle bir göçe mutlaka direniyor. Yıkılacağını bilse de, evini, iş yerini, bağını bahçesini terk etmiyor. Aşağıya Sakarya'yla ilgili bir harita bırakıyorum.


Çevrimdışı SKYWOLF

  • SKYWOLF
  • Genel Yetkili
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 44320
  • 615
Ynt: Sohbet...
« Yanıtla #1446 : 08 Şubat 2023, 17:38:38 »


24 yıl önce Marmara depremi sonrası Sakarya'da bunu denedik. Yeni valilik binası ve deprem konutları "şehir kuzeye ve sağlam zeminlere doğru gelişsin" diye kuzeydeki sağlam zeminlere yapıldı, ama vatandaş şehri terk etmedi. Toplum böyle bir göçe mutlaka direniyor. Yıkılacağını bilse de, evini, iş yerini, bağını bahçesini terk etmiyor. Aşağıya Sakarya'yla ilgili bir harita bırakıyorum.



Sakarya'da toplum, aslında imar izni verilemezse, tehlikeli alanlar kamulaştırılırsa vs direnmeyebilirdi. Artık çok geç. Bir sonraki yıkıma kadar...

Burak kardeşim, adaşın olan bir inşaat mühendisi arkadaşım var.
Ama inşaat işim falan olursa sana geleceğim.  ;D ;D
Teşekkürler bilgiler için.
ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE SAYGI KALIR, NE DE DÜZEN! ADALETİN OLMADIĞI YER YIKILMAYA MAHKUMDUR! DÜRÜSTLÜK BENİM KARAKTERİMDİR! BEN ŞEREFİM İÇİN YAŞAR, ŞEREFİM İÇİN ÖLÜRÜM. MUHTAÇ OLDUĞUM KUDRET DAMARLARIMDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
SKYWOLF...DefenceTurk.com

Çevrimdışı buraktunahan

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 288
  • 73
  • DefenceTurk.com
Ynt: Sohbet...
« Yanıtla #1447 : 08 Şubat 2023, 17:46:08 »

Teşekkürler bilgiler için.

Rica ederim hocam. Amacım sadece bu zor günlerde insanları doğru bilgilendirmek, yanlış bilgiler / kanaatler varsa düzeltmek.

Çevrimdışı putty

  • 2023 Yılın Üyesi
  • DefenceTurk
  • *****
  • İleti: 2856
  • 296
Ynt: Sohbet...
« Yanıtla #1448 : 08 Şubat 2023, 18:08:32 »
Mühendisin işi zaten matematiktir mühendisinde matematiğini sadeleştireceklerse yandık biz demek ki. Onun yerine mühendislere yeni yönetmeliklerle ilgili hizmet içi eğitim ve sınavla alınan yeterlilik sertifikası gibi bir şey yapılmalı. Sonuçta mühendis adam bir sınıfta birisi anlatırsa illaki anlar. Doktorlar ömür boyu seminer seminer kongre kongre gezmezlerse köreliyorlar gündemi kaçırıyorlar fabrikadaki teknisyenler bile idare eğitimlere gönderiyor ama inşaat mühendisleri bir mezun oluyor bir ömür maşallah size valla
« Son Düzenleme: 08 Şubat 2023, 18:12:04 Gönderen: re »
Rusya Ukrayna savaşının çözümü bağımsız Kırım devletidir.

Çevrimdışı korsan2

  • DefenceTurk
  • *
  • İleti: 410
  • 14
  • DefenceTurk.com
Ynt: Sohbet...
« Yanıtla #1449 : 08 Şubat 2023, 18:09:38 »
arkadaşlar,  yapılması gerekenler konusunda doyurucu bilgiler veriyorsunuz.  okurken   işin derinde kalan kısımlarını da anlıyoruz,  kıymetli paylaşımlarınız için  teşekkür ederim.

tahmin edeceğiniz gibi,  buradan sonra bir "ama"  var.

bu önerilerin hepsi doğru ve yapılması gereken şeyler;  ama bunların çoğu  yarın sabah yapabileceğimiz şeyler mi?

benim  yarın için önerim şu:
*iki kattan yüksek binalarda sismik izolatör zorunlu olabilir.  devlet sismik izolatör alımı için  aylık 500 TL   taksitle uzun vadeli kredi verebilir.
*özellikle aktif fay hattına yakın  yerlerde tek katlı ,  konteyner cami ve hastahane  zorunlu olabilir.
"bir afet anında hastahanelerin yıkılmaması gerekir,  camiler ise  her mahallede bulunması hasebiyle,  özellikle  hamilelere,  yaşlılara ve çocuklara en uygun  kapalı  toplanma alanı  olabilir"
konteynerin  depremde yıkılması çok zor diye biliyorum,  bilenler  bilgilerini paylaşırsa sevinirim.
*mevcut fay hatlarının detaylı  haritaları  var, bu fay hatlarının  5 veya 10km  sağında ve solunda kalan bölgelerde iki  kattan yüksek yapılara  izin vermeme ve bunu  uygulamak için de hiçbir kitabına uydurma  yöntemine  müsade etmeyen  bir kanun ve yönetmelik  yapılabilir.

uzun vadeli yapılacak işleri küçümsemiyorum tabi,  onlar da  şart;  ama  sadece uzun vadede yapılabilecek şeylere odaklanırsak,  her 20  yılda bir bir büyük depremin gelip bir şehri yok etmesi  akıbetinden  kurtulabilme düşüncesi gerçekçi mi?
işte 99  depreminden beri  konuşulan şeyler vardı;  ama   netice  x  bölgesi için  başkayken  y  bölgesi için  bambaşka olabiliyor.

malesef on ilimizi bu deprem vurdu.
İstanbul,  Kocaeli, Sakarya ve Düzce  ilini de önceki depremler vurmuştu.
14  il eder.
bu 14 ilde  uzun vadeli  planların  uygulanması ,  bir sonraki depremde  bu  14 ilin  daha az zarar görmesini engeller,  işte birkaç ay önceki Düzce depreminde  o  uzun vadeli  şeyler  önemli oranda uygulanmış gibi görünüyor.

peki de  geriye kalan 67  il ne olacak?
uzun vadede yapılabilecek işlere  odaklanırsak,  99  depreminden beri  yapılan önerilere  rağmen  bu  on  ilde ne olduysa  aynı  şeyin  o 67  ilde de  olmayacağını  kim garanti edebilir?
o  67  il  ile  ilgili  yarın  ne yapılabilir?
bence  bir dahaki büyük depremi beklemeden o 67  il ile ilgili  şu yukarıdaki üç  önerim  acilen uygulanabilir.
bunu takiben de,    uzun vadede yapılabilecek işler uygulanır.

tekrar tüm milletimizin başı sağ olsun.