Azerbaycan ile aramızda oldukça derin meshep farklılığı var bu biraz görmezden geliniyor ama iki ülkenin birleşmesine mani bir durumdur bu. Hatta Türkiye nin devlet aklı İran daki Azerbaycanlıların özgürleşmesini büyük Azerbaycan ın kurulmasını arzu edermi hiç sanmıyorum.Bu kardeş komşumuz ile tecrübelerimiz travmatik izler bıraktı Türk Devlet reflekslerinde. Köprünün altından çok sular geçmişte olabilir geçmemişte olabilir. Sonuçta 50 milyonluk Azerbaycan başka bir şey şimdiki başka bir şey. Lafını etmek istemiyorum ama bahsetmeye çalıştığım sorun tarihi anlamda Anadolu halklarının bu komşuyu daha fazla kendisinin temsilcisi sayması olayıdır tarihte. Yani Alevi sorunudur kısacası. Bizim travmatik korkularımız burdan geliyor tarihtede böyleydi. Muhteşem süleyman dizisindeki izlerken isyancılar bunlardı mesela.
Bakın mesela bunlar hep o travmalar işte
https://www.youtube.com/watch?v=etAm0UQabW0
Meselelerin önünü arkasını araştırmadan; nineden dededen duyguğunuz doğmatik bilgiler ile yorumlar yapıyorsunuz. Türklük nedir, Sünnilik nedir, Alevilik nedir ? Bunları ilk önce bir araştıralım derim.
Diğer bir iletinizde Azerbaycanlılar diyorsunuz; Azerbaycanlı diye birşey yoktur onlar Türk Oğlu Türktür. SSCB zamanında uygulanan bir politikanın gereği olarak; Türk milletinin asimile etmek için uydurdukları bir yakıştırmadan ibarettir. O dönemde '' Biz Türküz'' diyenlere '' Hayır siz Azerisiniz'' diyorlardı. Bunları bilelim...
Diğer bir konu Alevi- Sünni meselesi..! Bu konu hakkında biraz malumat verelim;
İslamiyet öncesi dönemde aslında amcaoğlu olan iki kabile; yani Haşimoğulları ile Ümeyyeoğulları Mekke' nin idaresi konusunda çekişme halindeydiler. Yok sen idare edeceksin, yok ben idare edeceğim çekişmesi. Çünkü o dönem için de Mekke kutsal bir yerdi ve ayrıca itibar ve kazanç kapısıydı. Ehlibeyt ile Emevi Mücadelesinin kökleri oralara kadar dayanır.
Hz. Muhammed peygamber olduğunu açıkladığı zaman; Emevi ailesi (Ümeyyeoğulları) yukarda bahsettiğim gerekçeler nedeniyle itiraz etmiştir. Ancak Hz. Muhammad' in vefat ettiği güne kadar da Haşimoğullarının üstünlüğünü kabul etmek zorunda kalmıştır. Hz. Peygambere güçleri yetmedi yani! Ancak sonradan olanlar olmuştur. Ümeyyeoğulları gücü ellerine geçirebilmek için Peygamber soyunu kılıçtan geçirmiştir. Bu sayede Emeviler 83 yıl boyunca hükümetin idaresini ellerinde bulundurmuşlardır.
Türkler ve İranlılar Emevi hanedanlığının yapmış olduğu zulme ve zalimliklere daha fazla tahammül edememişler ve Ebamüslüm Bin Horasani önderliğinde ( Türk Oğlu Türktür) ayaklanmışlardır. Bu şekilde Emevi hanedanlığına son vermişlerdir. Ne kadar Emevi varsa hepsini kılıçtan geçirmişleridir. Ebamüslüm Horasani idareyi On İki İmamlardan İmam Cafer-i Sadık' a vermek istediyse de imam bu görevi kabul etmemiştir. Bunu üzerine Hilafeti Peygamberin diğer amcaoğulları olan Abbasoğlullarına ( Abbasiler) vermiştir. Burada yanlış yaptığını tarihçiler dile getiriyor.
Abbasoğulları derhal saltanat düzeni tesis ederek Emevilerin yaptığını yapmaya soyunmuşlar ve Peygamber soyunu kurutmaya çalışmışlardır. Ehlibeyt imamları dini bilgileri en saf ve doğru şekilde yansıttığından dolayı halkın gözünde itibarları çok yüceydi. Abbasoğulları bu durumu kıskanmışlar ve Ehlibeyte karşı zulmetmişlerdir. Saltanatlarını kaybedecekleri korkusu ile devlet idaresini, mahkemeleri ve islam fıkhını değiştirmişlerdir. Bu yolu seçerek Ehlibeytin halk üzerinde ki etkisini kırmak istiyorlardı.
Bu çerçevede -zor yoluyla- İmam-ı Azam olarak bilinen Numan Hocayı, Malik Hocayı, Hambeliyi ve Şafi İdris Hocayı kurmuş oldukları mahkemelerin başına getirdiler. Adına da SÜNNİLİK dediler. Sünnilik işte budur... Aleviliği de başka bir yazıda anlatırım artık.