Dileyen katılır dileyen katılmaz.Ama bu gerçek ile yaşamak ağır gelebilir.Mahalle kavgası değil bu hadi Amerikanın düşmanları var birleşelim yıkalım gibi çocukca hayallere kapılmak ütopik bir düşüncedir.Bugün Amerika'ya düşman olan K.Kore bile yeri geldiğinde diplomasi ile görüşmeler yapabiliyorsa bu ulusal çıkarları gereğidir.Ülkeler arası dostluk veya düşmanlık yoktur.Sadece çıkarlar vardır.Biz duygusal baktığımız bu dünyada gerek Avrupada gerek Amerikada gerek diğer gelişmiş ülkeler tarafından daima taşeron devlet olma vazifesine devam edeceğiz.
Bir ülkenin kendi bağımsızlığını kazanabilmesi için bir çok temel nokta vardır.
*Ekonomi (-)
*Bilim Eğitim/Araştırma (-)
*Hukuk Sistemi (-)
*Diplomasi (-)
*İnsan Hakları (-)
*Kültür düzeyi/gelişmişlik (-)
Bunlar olduktan sonra (+) işte o zaman belki bir umut olabilir.Ama tabi yaklaşık Cumhuriyet kurulduktan ve Atatürk vefat ettikten sonraki 80 küsür senede bu başarılamamışsa bu saaten sonra o temeli oturtamazsınız.O yüzden fazla umut bağlayıp bir gün bizde Atatürkün dediği ileri medeniyet düzeyine erişeceğiz hayaline kapılmamak lazım.
Vatanı kurtarmak kolaydır kazanırsınız/kaybedersiniz velhasıl onu idame ettirmek bir sanattır.
Bunu başarabilen bir ülke olduğumuz zaman Amerikanın Merkez şubesi değil komşu banka olacağız.
Doğrudur. Mahalle kavgası değil bu! Ama biz bu ülkeyi, kimsenin taşeronu olmama mücadelesi vererek kurmadık mı!
Bu ülkenin kendi bağımsızlığını kazanabilmesi için yukarıda belirtmiş olduğunuz maddeleri ilk 10 yıl içerisinde (+) haline getirmedik mi?
Sonrasında kurucu lider ve ekibi bu dünyadan ayrıldığında bu maddeler zaman içerisinde (-) olmadılar mı?
Bugün çoğunluk bir kurtarıcı bekliyor. Çünkü buna alıştırılmışız. Gökkurt geldi, Türkler'e yol gösterdi, Demirdağ'dan çıkardı vs. Cumhuriyet tarihi boyunca da Atatürk'ün Türk Milletini düşman işgalinden nasıl kurtardığı eğitim sistemimizde öğretiliyor. Herkes sürekli bekliyor. Oysa daha önce dediğim gibi bekleyenlerin sırtına semeri vurup istedikleri gibi kullanırlar...
Bir Atatürk daha beklemek boşuna. Atatürk bile zor durumda kaldığınızda benim gibi birini bekleyin
dememişken neden insanlar bekliyor! O kadar güzel sözleri dışında, sadece gençliğe hitabesinde bile ne yapılması gerektiğini açık açık söylemiş.
Millet olarak çok tuhaf bir ruh hali içerisindeyiz. Mesela çoğunluk bir futbol takımına destek verir. Tuttukları takım maç kazanamıyorsa, ruhsuz olduklarından, yeterince antrenman yapmadıklarından, pres yapmadıklarından, çalışmadıklarından vs bahseder. Hep şikayet ederler. Peki kendileri birey olarak ülkeleri ve gelecekleri için nasıl bir ruh hali ile çalışıyorlar? Neler yapıyorlar? Kendilerini geliştiriyorlar mı? İnsanlığa, doğaya daha fazla nasıl fayda sağlayabileceklerine kafa yoruyorlar mı?
Genel olarak HAYIR! Arabesk kültürü ile yetişmiş, sürekli sızlanan ve pek bir şey beğenmeyen, tembel, kendilerini geliştirmeyen insanlar...
Bu ülkeyi bir parti senelerdir tek başına yönetiyor ve övünüyor; halkın yarısı kendilerine destek veriyor diye. Oysa o yarının da çoğunluğu, sadece diğerlerine hiç güvenmediği, onlar gelirse her şeyin daha kötü olacağına inandığı için oy veriyor. Gerçekten iyi olduklarına inandıkları için değil, kötünün iyisi olduklarını düşündükleri için. Diğer yarısı da nefret ediyor. Çok tuhaf bir durum...
ABD'nin merkez şubesi değil komşu bankası olabilmek için halen benim umudum var. Çünkü yukarıda bahsettiğim tembel insanlar sınıfına uymayan , gerçekten aydınlanmış ve aydınlatma iştahına sahip, mantıklı insanlar da var. Nefislerinin kölesi olmayan bu insanlar toplumun içerisinde azınlıkta da olsalar, zamanı geldiğinde diğerlerinin talebiyle yeniden yükselişi sağlayacaklar.
Ancak yeniden yükselebilmek için bazen dibe vurmak gerekir!
Şimdi konumuza dönelim. Ben birey olarak ayağıma giyeceğim ayakkabıya kendim karar verebiliyorum. Ayağımı rahat hissettirecek beğendiğim ayakkabıyı alıyorum. Akşam yemeğinde ne yiyeceğime ben karar veriyorum. Hangi kitabı okuyacağımı ben biliyorum. Nereye seyahat edeceğime de ben karar veriyorum. Çünkü ben özgür bir bireyim.
Aynı şekilde özgür bir ülke olarak hangi ülkeden hangi silah sistemini alacağımıza da biz karar veririz. Trump ve saz arkadaşları değil!