Ihracat rakamları beni şaşırttı açıkçası. Ben Baykar, TUSAŞ, TEI, MKE,PWTHY dışındaki şirketlerden de daha fazla hareket bekliyordum. ASELSAN'ın diğer şirketlerin genelinin ihracatında girdi olarak en az %5ten başlayıp bazen %50ye kadar çıkabilecek payı vardır zaten. Otokar ise ihracatını muhtemelen RAM Dış Ticaret AŞ üzerinden yapıyor. Tersaneler paranın büyük kısmını teslim sonrası olmak üzere taksitlerle alıyor. Ancak yine de tersanelerin, zırhlı araç üreten şirketlerin, TUSAŞ, TEInin potansiyeli çok daha fazla. Bence mevcut durumda en hızlı atağı tersaneler yapabilir. Onları zırhlı araç üreten şirketler takip eder. Bu şirketlerin satışları yüksek hacimli ve kazançlı olabilir. Düşünün bir Fırkateyn donanımına göre 300 milyon dolar ile 1milyar dolar arası. Bir hücumbot 100-150 milyon dolar. Gemi Sattığında Roketsan, ASELSAN, MKE vs hepsi birden işin içine dahil oluyor. Keza Kaan, Hürjet, Kızılelma, Anka-3,TB-3 doğrudan ASELSAN ve Roketsan'a da satış demek. Ama TUSAŞın, Baykarın yatırımları Jet SiHA konusunda daha fazla zaman alacak gibi. Hürjet biraz daha hızlı gitse de Kaan daha zaman alacak. Keza Altay daha zamanı var ama, tam teçhiz edilmiş zırhlı araçlar da son derece pahalı ve diğer şirketlerin katma değerleri yüksek makineler. Önemli olan kalite, ürününü eğitim, servis ile yedek parça ile desteklemek. Ayrıca bunlar da ürünün ömrü boyunca para. ABD'nin başarısı bundan. FMS ile nasıl bağlayıcı olduklarını da açıkça görüyoruz. Rusya, Çin başta çoğu ülkenin başarısız olduğu alanlar da bunlar. Uzun soluklu yatırımlarla düşünmek lazım. Ürünün satış sonrasını da gerekirse FMS gibi resmi bir sistem, hukuki yapı kurarak takip etmeli.