Allah şehitlerimize rahmet eylesin.
Bu konuda defalarca dile getirdiğim gibi bu işin en başında Suriye'nin toprak bütünlüğü için Rusya ve rejimle işbirliği içerisinde olmamız gerekirdi. Suriye'de farklı grupların kışkırtılarak, silahlandırılarak, terörist ithal edilerek karıştırılacağı o zamanlar kabak gibi belliydi. Ama biz gittik ortalığı karıştıranlara uyduk, Şam'da cuma namazı kılacağız dedik. Elimizde patladı. Katliamlardan kaçan milyonlarca Suriyeliyi misafir etmek zorunda kaldık. Üzerine sınırımızda terör koridoru kurdular. O koridor yüzünden sırırın öbür yanına geçmek zorunda kaldık. Harekatlar düzenledik. Şehitler vermemize rağmen oldukça temizledik. Suriye'deki muhalif gurupları da silahlandırarak bu harekatlarda kullandık. Şimdi ise bize doğrudan terör tehditi olmayan bir bölgede gözlemci olarak görev yapıyoruz. Ancak bu bölgede bizim silahlandırdığımız gruplarda diğerlerininkiler sürekli çatışıyor. Bu guruplar arasındaki çatışmaya rejim güçleri oğrudan müdahil oldukça biz de olmaya başladık. Buna paralel olarak rejimin destekçisi Rusya da aynı şekilde. O bölgedeki amacımız nedir? Göç dalgasını engellemek mi? Daha önce Işid katliamından biize sığınan milyonlar varken buradan avaz avaz sesleniyordum, teröristleri vuralım diye, ama o dönem pek bir şey yapmamıştık! Neden? Amacımız silahlandırıp kullandığımız muhalif grupları korumak mı? O zaman karşı tarafla aralarında ateşkes sağlamamız gerek miyor mu? Amacımız Esad'ı devirmek mi? Bunu bir avuç muhalifle yapmamız mümkün mü? Esad'ın ardında Rusya varken özellikle? Her fırsatta da Suriye'nin toprak bütünlüğünden yana olduğumuzu belirtirken!
Bir Soçi mutabakatıdır gidiyor. Peki o mutabakatta alınan kararlar nedir ve kimler ne kadar uymuştur? Herkes birbirini suçladığına göre uyan yok!
Bu durumda Rusya ile savaşacak mıyız? Alıştık nasıl olsa bir iki senede bir bir yerleri fethetmeye, sonra da oraların liderleriyle dost olmaya. Bugün Ali'yle dost, Veli'ye düşman, yarın tam tersi, öbür gün onun da tersi.
Her zaman dile getiriyoruz: Ülkeler arasında dostluk olmaz, çıkarlar olur! Ülkemizin çıkarları kiminle çakışıyorsa, onunla düşman oluruz. Birgün ABD olur, diğer gün Rusya. Ama adım atarken karşındakine ortak çıkarlarınızın ne olduğunu iyi anlatmamnız gerekir. Ortak çıkarlarınızı siz de bilyorsanız, karşınızdakinin de bilmesini beklemeyin. Sürekli kullanılırsınız ve sürekli taraf değiştirmeniz zaten kaçınılmaz olur.
Ancak şunu da açık net söyleyeyim: Son günlerdeki bütün bu kargaşa içerisinde bizim Rus askeri varlığına doğrudan bir saldırımız oldu mu? Eğer böyle birşey söz konusu değilse ve bugünkü saldırıyı iddia edildiği gibi Ruslar yaptıysa bunun bedeli ağır ödetilmeli. Nasıl ki terör saldırılarına ve rejimin saldırılarına misliye karşılık vermeye alışkınız, bugünkü saldırıyı yapanlara da aynı tarife uygulanmalı! En üst düzeyde bunun hesabı sorulmalı! Kimse bu devleti kullanamaz, aptal yerine koyamaz! Eğer inat yapılacaksa bu noktada yapılacak! İster rejim olsun, ister Rus olsun, isterse ABD olsun, kimse bir mutabakatla görevlendirilmiş Türk askerine saldıramaz! Saldırırsa bedelini ağır öder.
Bunun dışında vay efendim Rus ayısına güvenilmez miş de s400'leri boşuna almışızda ABD'den patriot alsak daha iyiymiş. Halen aynı yerdesiniz. Dar bir çerçeveden dünyaya bakıyorsunuz. O çerçeve de size ait değil, birileri tutuşturmuş elinize. Ya bırakın bu avuntuları. Ne Rus ayısına, ne ABD'ye, ne de AB'ye güven olmayacağını halen öğrenemediniz mi? Bu kaosun mimarı zaten ABD. Senelerdir "istediğiniz" patrotlarınız nerede? Tabi ki vermeyenden değil, verenden alacaksınız, kendiniz yapamıyorsanız! Tabi ki bu kaostan çıkar sağlamak isteyenler çıkacak. Köprüyü geçene kadar...