Çünkü sn Selçuk koçak
Bize kıbrıs savasında gerçek ambargo uygulandı sayın koçak şimdi ambargo falan yok hükümet yada yandaş basının uydurması
Aksi takdirde hürjet için kliminov rd33 veya 93 seçilmek zorunda kalınırdı..
Kaan için gerekli motor verilecek merak etmeyin ama Türkiyenin ihtiyacı f110 ge 129 değil bilginiz olsun...pw f119 gibi motora ihtiyaç var 35bin lb sınıfı
Tabi F16 yı o kadar yerlileştirdik ve millileştirdik ki gidip F16 V için yalvarıyoruz modernizasyon kitleri için ağzımız sulanıyor...
Sahi o yerlileştirebilceğimiz ve millileştirdiğimiz F16 lar var ya hani %100 millileştirdiğimiz F16 motoru f110 ge 129 o zaman bunu da yerlileştirdik anlamına geliyor...
O zaman biz niye Kaan için f110 ge129 motoru istiyoruz demek ki F16 yı millileştiremedik...düz mantık... Hayır bu nasıl özgüven ABD yedek parça vermese F16 lar uçamıyacak haberiniz mi yok herkes mi safa yatıyor yada kafasını kuma gömüyor deve kuşu gibi...
Denizaltı konusu; biz daha denizaltı periskopu yapamıyoruz gidiyoruz Alman hemsdot firmasına yalvarıyoruz yada bu firma ürünü geciktirirse denizaltı projesi gecikiyor...havadan bağımsız aip teknolojisi millileştirilcek öyle mi kaç on yıl sonra hayır bir araştırın önce gölcüğe kurulmuş mu antlaşma dahilinde mi diye söz konusu aip teknolojisi için gereken hidrojen dolumu Gölcük temi olacak yoksa Almanya'da mı daha bunu bilmiyoruz yada muallak konu iken aip denizaltı'yı kendimiz inşa edicez öyle mi? Tabi canım ihraç pazarı bile bellidir..
- g.Kore gibi baş ABD müttefiki kesin Amerika'ya karşı kafa tutar ve aykırı hareket eder....
İşin özeti ABD bize ambargo vesaire uygulamıyor yoksa evdeki tabakları yerdik
Hatta konu dışı olacak Fransa bile ambargo uygulamadı hiçbir zaman Fransızlar olmasa som ve atmaca nın sadece maketini görürdük...
Ukrayna ya asıl desteği ABD ve İngiltere veriyor maddi ve silah yardımı olarak bir tb2 ile milgem verdik diye ukrayna'nın baş muttefigi değiliz bir ABD'li yetkilinin iki dudağının arasındaki lafa bakar Türk-Ukrayna ilişkileri...
ABD nın ukrayna'yı desteklemek için Türkiye'ye ihtiyacı yok bunu Polonya üzerinden de yapar..
Kısaca bize milli diye tutturulan her projede komponent olarak yurtdışına bağlıyız
Kendimizi dev aynasında görmeyelim ...
Sn Selçuk koçak amacım sizi sinirlendirmek yada tahrik etmek değil bilginiz olsun kırıcı cümleler kullandıysam özür dilerim .
Ama birgün bazı yerli firmaların yurtdışından getirdiği ürüne sadece etiketini bastığı gerçeğiyle yüzleşcez yada yüzleşebiliriz bilginiz olsun ..
Ulan ne salağız biz ya, onbinlerce mühendis, teknisyen binlerce şirkette etiket basma işinde çalışıyor oysa.
Yüce Atatürk'ün, Nuri Demirağ, Nuri Killigil çabalarını sonrası Nato ile geldiğimiz dışa bağımlı sanayi sonrası 1974 ambargosu başa geldiğinde elde çok kısıtlı üretim yapan MKE dışında doğru düzgün yerli üretici de yoktu. Yerli uçak, yerli gemi üretim aşkı önce lisans altında montaj, sonrasında ise gittikçe artan oranda yerli üretim ile safha safha gerçekleşti. Bugün Milgem, İstanbul varsa, dün Berkte emeklenmesi, Yavuz'da tay durulması aşamaları sonrasındadır, Dün Milgem 'de yerlilik oranı varsayalım %65, bugün %85dir.
Yine totalde yerlilik oranı her üründe artıyorsa bu bir dövünme değil övünme meselesidir.
Ambargo, Alman, Kanada uygulamasındaki gibi belli ürünlerde açık ambargo da olabilir, kritik parçaların verilmesinin süründürülmesi şeklinde de olabilir. Hatta blokaj gibi herkesin herşeyini engellerim boyutuna da ulaşabilir.
İşler genelde ekonomik, siyasi ve askeri denge ve tedbirler şeklinde gelişir ki, askeri bir yaptırımın karşılığı siyasi yada ekonomik veya tam tersi olabilir. Ülkeler ipleri koparmadan maksimum fayda ile planlarını gerçekleştirmeye çalışır. Öyle ki Rusya'ya en büyük ambargoların uygulanma döneminde Yunan armatörler tankerlerine yarı fiyata aldıkları petrolü Avrupa'da pazarlama çabasında, BP en düşük fiyat ile Ruslardan petrol alma çabasında iken, aslında sıkı ABD uydusu olmaktan kurtulamamış Almanya ABD den bile sıkı yaptırım takipçisi olarak bu işlerden en fazla etkilenmiştir.
Demem o ki, içeride bağımsız oldukça, bağımsızlığınız ekonomik, siyasi ve askeri olarak arttıkça yaptırım gücünüz de artacaktır. Bunun dövünülecek, üzülecek, yerilecek bir tarafı yoktur. Globalleşen dünyada bunu yapmak bazen çok daha zor, bazen çok daha kolaydır. Biden ve takımının planladığı gibi tek dünya devleti hakim olması halinde siyasi güç olarak Devletler milli fonksiyonunu yitirecek, bu tartışmaların anlamı kalmayacaktır. Zira devletler millet için değil, milleti o tek yapı için kontrol ve güdü mekanizması haline gelecektir.
Bu kavga yeni de değildir. Kukla, uydu devletler, onların başına kukla liderler eski, tarihin her devrinde yaşanan meselelerdir. Osmanlı'nın atadığı yerel hükümetlerden, Mel Gibson' un canlandırdığı tarihi karakterde "freedom" diye bağırması, bugün hala güncelde yaşanan meselelere dairdir. Tek dünya devleti ise, pranganın çok daha güçlü ve birbirini etkileyen ve kilitleyen zincirlerle geçirilmesidir.
Özetle biz millet olarak ekonomik, siyasi askeri taclandırılmış bir bağımsızlık isteyecek, kendimize bir yapı oluşturmaya çalışacağız, onlar yanıbaşımizda uydu Kürdistan kurmaya çalışacak, Kıbrıs'tan çıkın vs diyecek. Hatta iktidarı milli irade de değil, dış iradede görüp, iktidar için açıkça Kıbrıs'tan çıkıp, Kürdistan'a yeşil ışık yakmayı vaad eden siyasiler olacak.