@Mermi
Meseleye salt din çerçevesinde yaklaşıyorsunuz. Üç dinden olanları aynı anda adaletle yönetmiş...! Çok mu önemli yani? Meseleye salt din çerçevesinden yaklaşmak, Türk milletinin en büyük hastalığıdır. Ve Türk milletine verebileceği hiç bir katkısı da yoktur, olamaz ve olmamıştır.
Diyorsunuz ya, Türkiye Cumhuriyeti 100 yılda ne üretti? Evet hiç bir şey üretemedi, çünkü dogmatik zihin yapısından kendini kurtaramamıştır. Özgür düşüncenin baskılandığı toplumlardan herhangi bir güzellik çıkmasını beklemeyin. Eski bakanlardan -milyonluk saat sahibi- Erdoğan Bayraktar' ın güzel bir cümlesi var; bizden mucit çıkmaz. Bizler ara eleman yetiştirmeye gayret edelim (!) diyordu. Peki niye çıkmaz, Türk milleti aptal mı? Oysaki Büyük Atatürk ne diyordu; Türk milleti zekidir, çalışkandır... Ve onun döneminde hakikaten de öyleydi. Türk ekonomisi dünyanın en hızlı büyüyen -Sovyetlerden sonra- ikinci ekonomisiydi. Fakat onun vefat etmesiyle birlikte, dogmatik dinci kafalar tekraren devleti ele geçirdiler. Ve Türk milletinin makus talihi yıkmak nasip olmamıştır. Türk milleti hiç bir şey üretememişse bunun sorumlusu dincilerdir. Avrupa devletleri din sultasından kurtuldukları oranda özgürleşmişler ve gelişmişlerdir. Dinde Reform hareketi olmasaydı Avrupa' nın gelişebileceğini düşünebilir misiniz!
Bilim adamlarını Engizisyon mahkemesinde diri diri yakıyorlardı. Hatta öyle ki bu bağnazlıktan Cumhuriyetçiler bile kurtulamamıştır. Dönemin Fransız Kimyagerlerinden ''Antoine Lavoisier'' devrim karşıtı düşünceleri ve vergi yüzsüzlüğü suçlamasıyla idama mahkum edilmiş; idam edilmeden önce bilimsel çalışmalarını tamamlayabilmek için mühlet talep etmiştir. Mahkemenin verdiği yanıt; “cumhuriyetin bilginlere ya da kimyacılara ihtiyacı yok, adaletin tecellisi geciktirilemez” olmuştur. Bilimsel çalışmalarında sonuca ulaşamayacağını anlayan talihsiz bilim adamı yakın arkadaşı matemetikçi Lagrange’i çağırarak; “Kellem giyotinden sepete düştüğünde gözlerime bak; eğer iki kere kırpıyorsam, insan kafası kesildikten sonra bir süre daha beyninin düşünmekte olduğunu anlarsınız.” demiş. İşte beğenmediğiniz Avrupa ülkeleri bu aşamalardan geçe geçe günümüze gelerek bilim toplumu olmuştur. Yani bırakınız dincileri, dogmatik taassup her kesimde mevcuttur. Dinciliğin temelinde zaten akıl yoktur. Nakil vardır ve akıl gerektiği kadar kullanılır, fazlası şirke götürür (!) inancı mevcut. Bakınız o bile düşünce değildir; İNANÇTIR. ÇÜNKÜ DİNCİLİKTE DÜŞÜNCEYE YER YOKTUR.