Hy sınıfı çelik üretmeden önce reis sınıfı%80 yerli idi ona göre düşünün.
Türk savunma sanayisinin dediği bu yerlilik kapsamı neye göre ölçülüyor bilmiyorum ama kesinlikle çok büyük bir aldatmaca. Bu şey birçok platformdada yapılıyor genel savunma sanayisinde de yapılıyor. ASELSAN mesela hala yurtdışından 1 yılda milyonlarca dolarlık malzeme alıyor. Bu parçalar askeri ürünlerimizde kullanıyor. Bazen en basit ürünler bile Çin’den alınan malzeme ile yapılıyor. Kısacası böyle bir hesaplama yapılacak ise çok kapsamlı bir hesap yapılmalı ve kritik bileşenin kritiklik değerine göre hesaplanmalı vs.
Yoksa basit ve heryerde bulunan bir kabloyu yerli üretmenin çok da elzem tarafı yok, yerlisi olsa Türk sanayicisi kazanır ve paramız içeride kalır.
Reis sınıflarının , motorları , elektrik motorları, her türlü kaynak cihazları kaynak bileşenleri, çeliği, torpido tüpleri, bazı denizaltı elektronik sistemleri, sonraların bazı bileşenleri, HBT sistemi , sarnıçların kontrol elektronik yazılımları ve elektronikleri, periskop sistemleri, boyası vs vs onlarca ürün Almanya’dan geldi. Şimdi bu kadar saydığım şey ve daha saymadıklarım yüzde 20 mi ediyormuş. Geriye ne kalmış ki yüzde 80 ediyormuş. Personelin yattığı yatağı, yemek yediği masası mı. Yavaş yavaş yerlileştiriyoruz. İnşallah bi gün tasarımdan, mühendisliğine içindeki parçalara hatta hep unutulan ama çok kritik olan üretim için gerekli olan hammadde ve işlenmiş maddelere ve üretimin yapılmasını sağlayan onlarca çeşit makinaya kadar biz üretiriz. Türk savunma sanayisi ve ve genel sanayisi güçlü olmak istiyor ise kendi CNC’sinden tutun kendi Lifhografi makinasına kadar üretmek zorunda ki bu alanda maalesef neredeyse yokuz. Yarın ASELSAN ben üretim artırıyorum dese bu makinaların tamamı yurtdışından geliyor. Bu da önemli bir bağımlılık.