Kömür ve buharlı makinalar çağında öküz, manda,katır, eşşek, at kullanıyorduk. Ki dünyanın en büyük petrol yatakları aslında bizim topraklarimizdaydi.
Benzin, dizel çağının başında da da manda, öküz, katır , eşşeğe devam ettik. Topraklarimizda kömür bulmaya başladık. Buhar makinesi devri bittiğinden, ancak sobalarda ve termal santrallerde kullanarak havamizi kirlettik.
Nükleer çağında ithal Benzin, dizel kullandık. Kaybettigimiz cografyalardaki petrol ve doğalgaz yataklarina hayıflandık. Bu arada elektrik ve enerji satışını ve dağitimini özelleştirerek zaten ithal olan yakıta bir de kâr marjı bindirdik. Vatandaş ödedi. Ötv'si kdv'si de cabası..
Şimdi elektrik ve hidrojen çağına girdi insanlık ve her geçen gün ilerliyor. Biz de şimdi Petrol ve doğalgaz bulmaya başladık iyi mi... Nükleere anca adım atabildik, bir yerlerinden yakalamaya calisiyoruz.
Geriden gelmenin yarattigi cari acik ve bunu kapatmak icin alinan borclarin faizi burnumuzdan fitil fitil geliyor on yillardir.
Ne bulsak kârdır.
Sayın Mehmet 75
Enerji konusunda geri kalmış olsak da ülkenin attığı adımlar gelecek açısından umut vadediyor. Biraz kamulaştırma haberlerini takip ederseniz, Türkiye genelinde doğudan batıya birçok şehirde petrol, doğal gaz arama çalışmaları, yenilenebilir enerji yatırımları için geniş çaplı kamulaştırma yapılıyor. Bu da belki her sondaj çalışmasından olumlu sonuç çıkmasa da bu konuda yoğun bir çaba olduğunu ve keşif olasılıklarının yüksek olduğunu gösteriyor.
Elektrik konusunda kısa vadede ithal gaz ve kömürü ikame edebilecek doğal gaz kaynakları keşfetsek bu bile büyük bir gelişme olur. Mevcut Karadeniz gazının tam kapasiteye ulaştığında tüketimin ancak üçte birini karşılayacağını hatırlamak gerek. Yani daha fazla doğal gaz keşfine ihtiyacımız var ki bu konuda Karadenizin doğu kısmı ile Doğu Akdeniz'den ümitliyim.
Hidrojen meselesine gelecek olursak, hidrojenin, yeşili, (sudan üretilen) mavisi (doğal gazdan üretilen) grisi (kömürden üretilen) gibi çeşitleri bulunuyor. En temiz olanı yeşil hidrojen. Ancak nihayetinde Avrupa ve Batı tarafından her ne kadar propaganda yapılırsa yapılsın hidrojen meselesi şimdilik balon.
Neden derseniz, hidrojenin üretilmesi ayrı bir maliyet, depolanması ayrı bir maliyet, boru hatlarıyla ve sıvılaştırılmış olarak taşınması ayrı maliyet. Yani hidrojeni üretecek, saklayacak, depolayacak teknoloji doğal gaza göre yüksek ve temini zor. Bu da haliyle Avrupa Birliği'nin veya Batının ortaya attığı hedeflerin gerçekçi olmadığını gösteriyor.
Enseyi karartmaya gerek yok. Her ne kadar 1. Dünya Savaşıyla petrol bölgelerinden çıkarılarak bir petrol ülkesi ve dolayısıyla petrodolar ülke olma fırsatını kaçırsak da son yıllarda atılan adımlara nazaran ülkem adına ümitliyim.
Saygılar,