Birkac ta Fikra Gulmek icin...
Minik oğlan bahçede oynarken, babasının arabasıyla sokaktan geçip, ormana doğru gittiğini görmüş. Merak bu ya. O da arabayı izleyerek ormana gitmiş.
Bir de ne görsün. Babası ile teyzesi arabanın yanında durmuş öpüşüyorlar. Çocuk bu ya, gördüğünden etkilenmiş durumda koşarak eve dönmüş, nefes nefese heyecanlı bir şekilde annesine, "Anne, anne. Biraz önce babamı ormanda" derken annesi sözünü kesmiş ve "Dur biraz. Nefes al. Sakinleş. Öyle anlat" demiş.
Oğlan sakinleştikten sonra devam etmiş, "Bahçede oynarken babamın arabasıyla ormana doğru gittiğini gördüm. Ben de ormana gittim. Orada babamı teyzemle öpüşürlerken gördüm. Bir süre sonra babam ceketini, teyzemde gömleğini çıkardı. Sonra arabanın arka koltuğuna geçtiler".
Anne çocuğa dönmüş, "Dur bakalım, ne kadar ilginç bir öykü bu. Devamını anlatma, sakla. Aksam yemeğinde babanla beraberken bitirirsin. Sen bu öyküyü bitirirken babanın suratını görmek istiyorum".
Aksam olmuş, yemeğe oturmuşlar. Anne çocuğa dönmüş; "Bu gün neler yaptığını bize anlatsana" demiş.
Oğlan başlamış;
-"Bahçede oynarken babamın arabasıyla ormana doğru gittiğini gördüm. Ben de ormana gittim. Orada babamı teyzemle öpüşürlerken gördüm. Bir süre sonra babam ceketini, teyzemde gömleğini çıkardı. Sonra arabanın arka koltuğuna geçtiler. Ardından geçen sene babam seyahatteyken senin Amcamla yaptığın şeyden yaptılar".
____________________________________________________________
Aradaki fark
Dünyanın en ünlü kalp doktoru arabası bozulmuş, arabasını tamire götürmüş ?.....
Tamirci arabasının kaputunu açmış ve Doktora dönerek ; Size birşey soracağım
neredeyse ben ve siz aynı işleri yapıyoruz..
Mesela ben şimdi itina ile kaputu açacağım bir bakışta problemin nerede olduğunu anlayacağım,kapakçık...ları temizleyeceğim, gerekirse kabloları, motor yağını
değiştireceğim, hatta çok gerekli ise motoru çıkarıp yerine yenisini
takacağım !..Söylesenize nasıl oluyorda siz milyon dolarlar
kazanıyorsunuz ama ben meteliğe kurşun atıyorum..?
Bunun üzerine doktor tamircininkulağına eğilmiş ve şöyle demiş ;
Bunların hepsini motor çalışıyorken yapmayı denesene...!
____________________________________________________________
Matematik öğretmeni öğrencilerini sözlü yapmaktadır. İlk olarak Ahmet kalkar sözlüye : - Söyle bakalım Ahmet. Arabada gidiyorsun, hava çok sıcak. Ne yaparsın?
- Camı açarım hocam.
- Şimdi o camdan giren rüzgarın şiddetini hesapla demiş. Ömer bilememiş sıfır almış.
- Mehmet kalkmış. Arabada gidiyorsun, hava çok sıcak ne yaparsın? - Camı açarım hocam.
- Şimdi camdan giren rüzgarın şiddetini hesapla demiş. Mehmet bilememiş oda sıfır almış.
- Sırada Ali varmış. Kalkmış ayağa. öğretmeni sormuş: - Arabada gidiyorsun, hava çok sıcak ne yaparsın? demiş. - Klimayı açarım öğretmenim demiş.
-Peki klima bozuksa ne yaparsın? - Üstümü çıkartırım öğretmenim. Oğlum hala terliyorsan ne yaparsın?
- Ben o camı ölürümde açmam öğretmenim
____________________________________________________________
Minik kız elinde karnesiyle evden içeri girmiş. Karnesini babasına göstermiş. Babası bir bakmış baştan aşağı pekiyi, bir iki tane de iyi var, ama oğretmen karnenin altına şöyle bi not duşmüş:
- "Çok akıllı ve yetenekli bir çocuk fakat bir kusuru var, derste cok konuşuyor. Buna nasil son verebileceğimiz hakkinda fikirlerim var, en kısa zamanda siz velisiyle de paylasmak istiyorum"
Baba bunun uzerine karneyi imzalamis ve ogretmenin goruslerinin altina kendi de bi not dusmus:
- "Lütfen paylaşalım, çünkü işe yararsa ben de annesinde uyguluyacağım..
____________________________________________________________
Adamın biri bir lunaparkta etrafı gezerken, bir falcının çadırına girmiş, "Biraz eğlenirim" diye düşünerek falcı kadının karşısına oturmuş. Kadın önündeki kristal küreye gözlerini dikmiş, transa geçmiş, ve "Ah" demiş. "Görüyorum ki 2 çocuk babasısınız..." Adam kahkahayı basmış: " Ha.. Ha.. Ha.. Attın, tutturamadın işte.. Ben 3 çocuk babasıyım" Falcı gülümsemiş: "Sana öyle geliyor
____________________________________________________________
Anne dışarıda alış-verişteydi.
İki buçuk yaşındaki kızlarına babası evde göz kulak oluyordu.
Aslında bu pek de zor bir şey değildi.
Yavrucak halının üzerinde 'çayseti' oyuncağıyla oynarken
baba da koltuğunda gazetesini okuyor, ara sırada da kızının
kendisine çay seti oyuncağının minik plastik fincanıyla
ikram ettiği suları çay niyetine içerek oyuna iştirak ediyordu.
Derken anne eve geldi.
Baba anneye sus işareti yapıp, kızını izlemesini istedi.
Bu çok şirin hareketini annenin de görmesini istiyordu.
Anne, kızının elinde çay fincanıyla salondan çıkıp,
biraz sonra içi su dolu olarak babasına getirmesini ve
babanın da onu çaymış gibi içmesini büyük bir mutluluk duyarak seyretti.
Sonra, sakin bir tavırla elindekilerle mutfağa geçerken eşine seslendi:
"Kızımızın uzanabildiği tek su kaynağının klozet olduğunu biliyorsun ama, değil mi
____________________________________________________________
DEDE
85 yaşında bir adam doğum hanenin kapısında beklemektedir.
Doğum haneden çıkan doktor şöyle bir bakındıktan sonra yaşlı adama sorar:
DOKTOR--'İçerde doğum yapan bayan yakınınız mı?'
DEDE--'Evet, eşim.'
DOKTOR--'Ama bayan 25 yaşlarında...'
DEDE--'Tamam işte, eşim o. Niye şaşırdınız, baba olamaz mıyım yani?'
DOKTOR--'Yoo, aklıma benim dedem geldi de.'
DEDE--'Nesi varmış dedenizin?'
DOKTOR--'Kendisi av meraklısı idi, sürekli ava çıkardı. Ancak yaşlanınca zorlanmaya başladı. Bir gün ava çıkacakken kendisini uyardık, aman yapma dedecim, sen yaşlandın, ava gidemezsin diye. Kendisi Israr etti ve hazırlandı. E, tabi yaşlılık, çıkarken tüfek yerine baston aldı eline. Ben de kendisiyle gittim. Ormanda bayağı yol yürüdükten sonra bir geyik gördük. Dedim ya, dedem yaşlı. Bastonu omzuna koydu, doğrulttu ve geyiğe bastonla ateş etti. Geyik o anda vurulup yere düştü...'
DEDE-'Olur mu, başkası vurmuştur onu.
'DOKTOR-'Ben de onu demeye çalışıyorum işte...'
____________________________________________________________
Jack ve arkadaşı Bob, kayak yapmaya Kuzeye gitmişler. Bir kaç saat yol aldıktan sonra korkunç bir kar fırtınasına yakalanmışlar. Yakındaki bir çiftlik evine arabalarını çekmişler ve evin çekici hanımından geceyi orada geçirmek için izin istemişler.
- "Dul bir kadınım ben" diye açıklamış hanim,
- "Eğer evimde kalmanıza izin verirsem komşular dedikodu yaparlar."
- "Endişelenmeyin" demiş Jack, "ahırda da rahat edebiliriz."
Bir sene sonra Jack, dulun avukatından bir mektup almış. Arkadaşı Bob'u çağırarak sormuş:
- "Bob, su çiftliğinde kaldığımız çekici dul kadını hatırlıyor musun?"
- "Evet, hatırlıyorum."
- "O gece geç vakit eve gidip, o kadınla yattın mı?"
- "Evet, itiraf etmeliyim ki bunu yaptım."
- "Ona kendi adın yerine benimkini verdin mi peki?"
Bob yüzü kızararak cevap verir:
- "Evet, korkarım öyle yaptım."
- "Eh, sana çok teşekkür borçluyum dostum. Kadın ölmüş ve çiftliğini de bana bırakmış."
____________________________________________________________
Çocuğun biri babasına sormuş :
-Baba biz nasıl olduk?
Baba cevap vermiş:
...
-Maymunlar türeye türeye biz olduk demiş...
Tabi çocuk babasının lafına pek inanmamış ve annesine gitmiş, anne biz nasıl olduk demiş?
Annesi:
-ALLAH Adem babayla Havva annemizi yaratmış nesilden nesile biz olmuşuz demiş.
çocuk:
-Ama babam maymunlar türeye türeye biz olduk dediydi
Anne cevap verir:
-O babanın sülalesi, bizi ilgilendirmez.
____________________________________________________________
Sicilyalı Hanımlar ve Papaz
Sicilya nın bir kasabası varmış ki kadınları hiç rahat durmaz ikidebir
kocalarını aldatırmış..
Kasabanın yaşlı papazı kocasını aldattıktan sonra doğruca günah çıkartmaya gelen bu kadınlardan bıkmış..
Yine birgün böyle durum için gelip, Papaz efendi şeytana uyup kocamı aldattım diğerek günah çıkartmak isteyen Bayan'ın birine sinirlenir ve
Ayıptır günahtır boyuna kocalarımızı aldattıp diyip geliyorsunuz, bari ayağımız taşa takıldı filan diyin ben yine anlarım... demiş
Bu durum kadınlarında işine geldiğinden, artık hiç biri kocamı aldattım demez, Papaz efendi ayağım taşa takıldı diğerek konuyu açmaya başlamışlar..
Derken bir gün yaşlı Papaz ölüvermiş, yerine bir başka Papaz gelmiş
Ve bakmış ki kasabanın kadınları aşırı derecede namuslu...taşa takılıp düştüklerinde oraları buraları açılıyor diye günah çıkartmak istiyorlar..
Yeni gelen bu Papaz'da doğru belediye başkanına gidip durumu anlatmış ve derhal kaldırımların düzgün olarak onarılmasını istemiş. Ama duruma vakıf olan başkan katılırcasına gülmeye başlamış. Yeni ggöreve gelen Papaz şaşırmış ve
Sayın başkan gülüyorsunuz ama, en çok da sizin eşiniz taşa takılıyor..lütfen yani, olaya biraz ciddi olarak yaklaşın.. demiş..
____________________________________________________________
Pissst....PAT. .!
Adam, Kayserili arkadaşının latex-kauçuk ürünler yapan fabrikasını
gezmektedir...
Bir ara bir otomatik makinenin başına gelir ve makinadan ilginç
seslerin geldiğini duyar ;
- Pissst....PAT. .! ......pissst ..PAT..! .....pissst. ...PAT... ..!
Merak edip sorar, bu makinenin ne yaptığını ve neden bu
seslerin geldiğini..
Arkadaşı cevaplar :
- Bu makina biberon emziği yapıyor... 'pissst' sesi kalıba gelen
latexin şişirilip emzik formu aldığını, 'PAT' sesi de ucuna açılan
delik sesini belirtir...
Geziye devam edip, başka bir makinenin başına gelirler.
Bu makinadan da benzeri sesler geliyordur, ama sıralamaları farklıdır ;
- Pisssst....Pisssst. ...Pisssst. ...Pisssst. ...PAT..!
Adam gene meraklanıp sorar ;
- Peki bu ne makinesi ?
- Bu prezervatif makinesi...
- Ama neden 4 'Pisssst'tan sonra 1 'PAT' sesi geliyor...
Arkadaşı yanıtlar ;
- Her 4 prezervatiften sonra 1 tanesinin ucunu deliyoruzda ondan...
Adam şaşkınlıkla ve biraz da kızarak sorar..
- Ama neden..? Bu yaptığınız hiç hoş değil !..
Kayserili cevap verir..
- Öyle mi...emzikleri kime satıcaz peki..
____________________________________________________________
Bir çocuk babasına ona pratik ile teori arasındaki farkı anlatmasını ister.
Babası okuduğu gazetenin yan tarafından kafasını çıkarır ve oğluna şöyle der:
"Annene yan komşuyla 500.000 lira karşılığında yatıp yatmayacağını sor"
Bunun üzerine çocuk annesinin yanına gider ve bu soruyu annesine sorar. Anne biraz şaşırdıktan sonra "evet" diye cevaplar.
Çocuk tekrar babasının yanına gelir ve annesinin verdigi cevabı söyler. Bunun üzerine babası şöyle der: "Odasında olan ablanın yanına git ve ona karşımızdaki komşuyla 500.000 lira karşılığında yatıp yatmayacağını sor"
Bunun üzerine çocuk yukarıya, ablasının odasına gider ve ona bu soruyu sorar. Ablası 3 saniye düşündükten sonra "neden olmasın" cevabını verir. Bunun üzerine çocuk tekrar babasının yanına iner ve olup biteni ona anlatır. Bunun üzerine babası elinde olan gazeteyi bir kenara koyarak şöyle der: "Simdi bak sevgilim oğlum...Teorik olarak biz şimdi milyoneriz ama pratikte evimizde iki or.... yaşıyor"
____________________________________________________________
Kadin gece yarisi uyandiginda kocasinin yatakta olmadigini görür.
Kalkip mutfaga gittiginde kocasini yasli gözlerle kahve içerken
bulur.
"Ne oldu, neyin var" diye sorar.
Adam: "40 yil önceki çiktigimiz günleri hatirliyor musun?"
...Kadin çok duygulanir. Deme kki kocasi 40 yil önceki
yillarini hatirlayip, uyuyamamistir. "Evet" der duygulu bir
sesle.
Adam: "Daha liseyi yeni bitirmistik ve sen 18'ine girmek üzere
idin."
"Evet" der kadin o günleri hatirlayarak.
"Bir gün annen evde yoktu ben size gelmistim. Hatirliyor musun?"
"Evet " ! der kadin gülümseyerek.
Adam:"Annen eve erken gelmisti ve bizi yakalamisti, hatirliyor
musun?"
Kadin "Evet" der büyük bir sevgi ile. Kocasinin her detayi
hatirlamasindan
memnun ve
mutlu olur.
Adam: "Annen odasina gitmis bir silah ile gelip silahi basima
dayamis
ya kizimla evlenirsin ya da seni 40 yil hapse gönderirim, daha
18'ine bile
basmadi" demisti. Hatirliyor musun?"
"Evet" der kadin gülümseyerek.
Adam gözlerindeki yaslari siler ve büyük bir iç çeker:
"Bugün hapisten çikiyor olacaktim.
____________________________________________________________
Temel, yıllar sonra biriktirdiğiyle elden düşme Murat 124 alır. Arabasıyla memleketine giderken araba arızalanır. Yolun kenarına çeker, motor kapağını açar, ne olduğunu anlamaya çalışırken bir Ferrari yanaşır:
— Hayrola hemşerim, arabanın nesi var? İstersen senin arabayı benimkine bağlayalım, çekeyim ilk tamirciye kadar.
Temel bu teklife çok sevinir. Ara halatı ile Murat'ı Ferrari' nin arkasına b...ağlarlar. Ferrari' nin sahibi genç uyarır:
— Ben hız yapmayı çok severim. Eğer farkında olmadan aşırı hız yaparsam, sen selektör yap beni uyar!
Temel:
— Tamam!
Yola koyulurlar. Bir süre sonra Ferrari gaza basmaya başlar, 60.80.100... derken, Murat124 arkadan selektör yapar. Ferrari durumu anımsar ve yavaşlar, bir sure sonra Ferrari yeniden gaza basar, 60, 80,100... Selektör yeniden anımsatır. Ferrari yavaşlar. Yolda bu şekilde ilerlerken bir Lamborghini Ferrari' ye yaklaşır:
— Kapışalım mı?
Ferrari yanıtlar:
— Nesine?
— 340 km. ötedeki benzinliğe ikinci varan, ilk varanın deposunu doldurur.
Ferrari hemen onaylar ve yarışa başlarlar. 120, 140, 180, 220...
O arada trafiği denetleyen helikopterdeki görevli polis, genel merkeze bilgi vermektedir:
- Komiserim, şehrin kuzeyindeki yolda trafik güvenliği tehdit altında!!! 3 araç yarış yapıyor. Ferrari ile Lamborghini saatte 300 km hızla yan yana gidiyorlar, arkadan da Murat 124 onları geçmek için 10 dakikadır sellektör yapıp yol istiyor!
____________________________________________________________
Bir gün aslanın birinin canı çok sıkılmış,şöyle bir ormanı gezeyim tebamla eğleneyim biraz demiş...
Ormanda gezerken bir devekuşu görmüş,yakalamış devekuşunu boynundan öteki pençesiyle de "Şak, Şak, Şak" diye üç tokat atmış hayvana,
"Söyle LAN!"demiş "Kim bu ormanın kralı?", devekuşu ürkekce
"Sensin aslan abiyyy"demiş,
"Tabi lan benim" demis aslan ve "Şak, Şak, Şak" diye üç tokat daha atıp firlatmış hayvanı. Derken aslanın karşısına bi kurt çıkmış, tutmuş kurdu boynundan; "Şak, Şak, Şak" diye atmış tokadı, "Söyle lan" demiş "kim bu ormanın kralı",kurt da ürkek "sensin aslan abi" demiş, Aslan da "Tabi lan benim" demiş,"Şak, Şak, Şak" diye üç tokat daha atmış fırlatmış bi kenara.
Derken bu defa aslanın karşısına bi fil çıkmış, tam tırsık tırsık kenardan sıyırtcağı sırada kurtla devekuşu gelip sen bu ormanın kralı değil misin aslan abi? koş yakala su hayvanı demişler.
Bu gazı yiyen aslan koşmus tutmuş fili "Şak, Şak, Şak" diye patlatmış tokadı ve hemen sormuş "Söyle lan; kim bu ormanın kralı?"...
Filin kafası bir atmış, tutmuş hortumuyla bunu "Pat, Pat, Pat" diye üç kere yere çarptırıp firlatmış atmış...
Aslan yerden zorlukla kalkıp elleriyle üstünü silkerken file dönmüş ve şöyle demiş Bilmiyosan bilmiyom de kardeşim..
____________________________________________________________
üniversite son sınıf öğrencisi yazılı sınavından kalınca doğru hocasına gider:
- siz sınıfta bırakarak hayata atılmamı önlüyor ve beni cezalandırıyorsunuz. işin bu yanını hiç düşündünüz mü?
- tabii düşündüm. hocanın görevi bilgiyi ölçmek, yeterli olmayanı sınıfta bırakmak değil mi?
- iyi. o zaman size bir teklifim var. bir soru da ben size soracağım. doğru cevabı verirseniz, ben kötü notumu kabul edip sınıfta kalacağım. bilemezseniz, notumu düzeltecek ve sınıfı geçirteceksiniz.
hocanın keyfi yerinde, teklifi kabul eder ve öğrenci sorar:
- yasal olup, mantıklı olmayan nedir? mantıklı olup, yasal olmayan nedir? ve de ne mantıklı ne de yasal olmayan nedir?
hoca uzun uzun düşünür ama cevabı bulamaz. iddia gereği öğrencisine iyi not vererek sınıfı geçirir. ama aklı da soruda kalır. sonunda sınıfın en iyi öğrencisini çağırır, olayı anlatır ve sorunun yanıtını bilip bilmediğini sorar.
öğrenci hemen cevap verir:
- siz 65 yaşındasınız ve 23 yaşında bir kadınla evlisiniz. bu yasal ama mantıklı değil. karınızın 25 yaşında bir sevgilisi var. bu mantıklı ama yasal değil. siz karınızın sevgilisini, zayıf alıp sınıfta kalması gerekirken iyi not verip mezun ediyorsunuz. bu da ne mantıklı, ne de yasal .
____________________________________________________________
Bir Issız Ada ve üç dilek fikrası:
Kayserili ve Laz ıssız adaya düşmüşler. Yalvar yakar günlerce kurtulmak için dua etmişler.
Allah da dualarını duyup bir melek görevlendirmiş.
Melek demiş ki: Benden üç dilek dileme hakkınız var..
Kayserili hemen atılmış. Buradan kurtulmak istiyorum demiş. Melek hemen yerine getirmiş.
Kayserili sevinçle: Şimdi çok zengin olmak istiyorum demiş, melek onu da yapmış. Hiç yaşlanmadan 1000 yıl yaşamak istiyorum demiş, Melek: kabul edildi 1000 yıl yaşayacaksın demiş.
Sonra dönmüş Laz'a. Üç dilek dile benden diye:
Laz da: Bi Maltepe bi kibrit bi de o Kayserilinin muhabbeti iyiydi. Kayserili geri gelsin...
____________________________________________________________
Saç taşı olmak için koltuğa oturan Temel''e berber;
-Nasıl keselim beyfendi diye sormuş.
Temel:Sağ favoriyi uzun bırak, sol favoriyi sıfırla, sağ taraf uzun kalacak, sol tarafı iyice kısalt, enseler merdiven şeklinde olacak, tepede bir daire olacak, ortası da lale şeklinde olacak deyince berber ;
-Beyfendi demiş nasıl yapayım bu traşı.
Bunun üzerine Temel kızmış ve şöyle demiş;
-Anasını sattığımun uşaği geçen sefer hiç tarif etmeden yaptun ya.
____________________________________________________________
Padişahın biri,
- Bana yalan söyleyebilene bir küp dolusu altın vereceğim!
demiş. Yalancılar, hemen saraya koşuşturup başlamışlar yalana;
- Bir kuş, aslanı kapıp yuvasına götürdü.
- Bunun neresi yalan?.. Kuş kartaldır, Arslan da kuzu kadar minik bir yavru. Kaptı mı götürür tabii!..
- Komşu ülkede bir eşeği kral yaptılar!..
- Ülkenin kralı, pencereden bakınırken tacını düşürmüş. Taç da pencerenin altındaki eşeğin başına geçmiş. Taç kimin kafasındaysa, kral odur tabii!..
- Padişahım, ben gökyüzüne bir ok attım. Altı ay sonra geri döndü!
- Senin ok bir ağacın üstüne düşmüştür. Ağaç, sonbaharda yapraklarını dökünce, takılacak yer bulamayıp yere inmiştir.
Böylece padişah, her yalana gerçek bir bahane bulmuş ve kimse padişaha bu yalandır dedirtememiş. Ama bir gün bir Kayserili gelmiş;
- Padişahım, sen benim babamdan borç olarak bir küp dolusu altın almıştın. Şimdi geri almaya geldim. Yalandır dersen ödülümü ver. Yalan değil dersen borcunu öde!
____________________________________________________________
PAPAZI DÖVDÜRTMEYECEKTİK
Üç arkadaş bir yaz günü yaya olarak yolculuk yapmak zorunda kalıyorlar.
Biri Türk, biri Kürt, diğeri de Ermeni.
Ama Ermeni olan aynı zamanda papaz.
Hava sıcak... Bir süre sonra yolda susuyorlar.
Etrafta su yok. Bağların olgun zamanı.
"İki salkım üzüm yiyelim de ağzımız ıslansın," diye
Bir bağa giriyorlar.
Bağın sahibi bir Türk ama onu görememişler.
"Kaç paraysa veririz," diğerek yemeye başlamışlar.
Bu sırada bağın sahibi gelmiş.
Bakmış üç kişi üzümünü yiyorlar.
Fena bozulmuş ama üç kişiyle de başa çıkamayacağını düşünmüş.
Birine bakmış, kıyafetinden Ermeni ve papaz olduğu belli.
Diğerine bakmış, konuşmasından Kürt olduğunu anlamış.
Üçüncüsü de Türk.
Dönmüş Ermeni'ye, "Bak bu adam Türk, yesin malımı.
Benim kanımdandır. Helali hoş olsun.
Bu da Kürt'tür ama din kardeşimdir.
Sen niye yiyorsun benim üzümü mü?" demiş.
Bu laf, üzerlerine sorumluluk yüklenmeyen Türk ve Kürt'ün hoşuna gitmiş. Adam, papazı bir güzel dövmüş.
Kıpırdayacak hal bırakmamış, yere uzatmış.
Bağ sahibi biraz sonra Kürt'e dönmüş.
"Müslümansın da niye sahipsiz bağa giriyorsun.
Bu adam benim kanımdan yediyse afiyet olsun,
Çünkü o Türk'tür. Kardeşimdir," diğerek bir güzel onu da dövmüş
ve yere uzatmış.
Bu durum Türk'ün hoşuna gitmiş.
Biraz sonra Türk'e dönmüş ve "Tamam anladık Türk'sün,
Aynı kandanız, aynı dindeniz ama sahibi olmadan başkasının
bağına girilir mi?" diğerek Türk'e de vurmaya başlamış.
Türk yumrukla yere yuvarlanınca Kürt'e dönmüş ve
"Biz," demiş…"papazı dövdürmeyecektik.
____________________________________________________________
Bir gün Ali, öğretmeni Ayşe Hanıma giderek dersten sonra kendisiyle görüşmek istediğini söyledi. Öğretmen kabul etti ve sordu:
- Sorun nedir Ali?
- Ben bu sınıfın düzeyine göre fazla zekiyim. Bir üst sınıfa geçmek istiyorum. İstek konusunda bilgi verilen Müdür Ali'ye bunun için bir testten geçmeyi isteyip istemediğini sordu. Ali tereddütsüz kabul etti ve test başladı.
- Söyle bakalım Ali: 3X4?
- On iki
- Peki 6X6?
- Otuz altı Müdür bey
- Japonya'nın başkenti?
- Tokyo. Ve test bir saat sürdü, Ali hiç hata yapmadı. Test sonunda Ali'nin öğretmeni de soru sormak istedi. Ali ve Müdür bu isteği kabul ettiler. Öğretmen sorulara başladı:
- İneklerde dört tane, ben de iki tane olan nedir?
- Bacaklar öğretmenim!
- Doğru! Peki; senin pantolonunun içinde olup, benim pantolonumun içinde olmayan nedir? Müdür bu soruya çok şaşırır.
- Cepler öğretmenim.
- Kadınların tüylerinin en kıvırcık olduğu yer neresidir. Velet tereddütsüz yanıt verdi:
- Afrika'dır öğretmenim.
- Yumuşak olup, kadınların ellerinde sertleşen nedir? Müdür gözleri fal taşı gibi açılmış tam konuşacakken Ali yanıtladı:
- Tırnak cilası.
- Peki. Bekâr bir kadına göre evli kadında daha geniş olan nedir? Müdür kulaklarına inanamıyordu.
- Yatak öğretmenim.
- Kadın vücudunda en nemli organ hangisidir?
- Dil öğretmenim. Nefes nefese kalan Müdür test'i bitirmeye karar verdi ve:
- Değil bir üst sınıfa, ben bunu doğrudan Üniversiteye göndereceğim. Çünkü ben bütün sorulara yanlış cevap verdim!
____________________________________________________________
Ali 3. sınıfa giden zeki bir çocuktur.
Bir gün öğretmeni Ali'ye 'Siyaset' nedir diye sorar.
Ali düşünür ama o çocuk aklıyla cevap veremez.
Eve gider kitaplara bakar ama hiçbir şey anlayamaz.
O da babasına sormaya karar verir.
—Baba, Siyaset nedir?
—Baba düşünür. Ali'ye uygun bir yolla anlatmak ister.
—Bu evde parayı getiren kim oğlum?
—Sen...
—Ben kapitalist rejimim.
—Peki, parayı alıp bizim yiyecek içecek ve giyecek gibi ihtiyaçlarımızı karşılayan kim?
-Annem...
—O da hükümet.
—Peki, küçük kardeşinle kim ilgileniyor?
—Dadım...
—Dadın işçi, kardeşin gelecek, sen de halksın o zaman.
Ali her şeyi not alır ve uyur.
Gece garip seslerle uyanır.
Bir de bakar ki kardeşi ağlıyor.
Yanına gidince altına pislediğini anlar.
Hemen annesini kaldırmaya gider.
Ama ne yaparsa yapsın anne kalkmaz.
Bu arada salondan gelen sesleri merak eder ve salona gider.
Babasıyla dadısını uygunsuz yakalayan Alinin ağzından aynen şu kelimeler dökülür:
—Kapitalist rejim işçiyi sömürüyor, hükümet uyuyor, gelecek bok içinde, halk ne yapsın…
____________________________________________________________
Seferberlik ilan olur.Temeli askere alırlar.Hatay'a düşer.Komutan ve askerler mayın taraması yapmaya başlarlar.Uçak sesleri duyulur.Komutan bağırır düşman uçakları geçiyor herkez pantolonunu dizine kadar sıyırsın yüzüstü yere yatsınki düşman uçakları burayı kabak tarlası sansınlar bombalamaktan vazgeçerler.Bunun üstüne Temel 1 adım öne çıkar Komutanum diye seslenir bir şey diyeceğum.Söyle evladım der komutan.Komutanum donlarumuzi dizimize kadar indurip sırt üstü yatsakda burayı hıyar tarlası zannetseler olmazmı?
____________________________________________________________
Temel’in köyüne sirk gelmiş...
Ancak o gün aslan terbiyecisi istifa etmiş ve gitmiş... Patron panik halde, “Hemen yerel gazeteye ilan verin, acele bir aslan terbiyecisi bulalım” demiş...
İlanı vermişler, bir kızla Temel gelmiş... Patron, “İkiniz de aslan terbiyecisi misiniz” diye sormuş, “Evet” demişler... Kıza, “Önce sen gir bakalım kafese” demiş... Kız girmiş, arkasından kafesi kilitlemişler... Aslan kıza bakmış, ağır ağır yaklaşmış, kız eğilerek yanağını uzatmış... Aslan usulca yanaktan öpmüş ve sakin bir şekilde kızın ayaklarının dibine yatmış... Patron Temel’e dönüp sormuş; -Sen de aynısını yapabilir misin?... “-Yaparım... Ama önce aslanı kenara çekin..