İnsanlar da, toplular da, şehirler de, devletler de... bunlar birbiriyle kardeş olabilir. Kardeşler birbirleriyle kavga da edebilir. Bunda hiç bir beis yok. Fakat kardeş olabilmek ve öyle kalabilmek, taraflar için büyük kazançlar getirecektir. Örneğin Azerbaycan' la ne gibi bir derdimiz olabilir ki? Adamın yönetim şekline, iç işlerine, dinine-mezhebine karışmazsan bizim Azerbaycan' la ne gibi bir derdimiz olabilir? Zaten bütün sıkıntılar bundan kaynaklanıyor. Komşu ve kardeş devletlerin iç işlerine karışmak! Gündelik hayatta kaynana, kayın baba, kaynata, elti, görümce, kardeş, bacanak kavgaları bile bundan oluyor.
Bakınız bir örnek vereceğim; 16.yüzyıla kadar dünyayı kül halinde Türk Milleti yönetiyordu. Doğu' da Safaviler, Anadolu ve Balkanlarda Osmanlı Devleti, Ortadoğu ve Mısırda Memluk Devleti... Bu üç devlet köken itibariyle Türk-Müslüman ve kardeş oldukları halde birbirleriyle mücadele etmişlerdir. Sonuç olarak Memluk devleti yıkılmış, safevi devleti büyük ölçüde güçten düşmüş ve önemini kaybetmiş, Osmanlı devleti ise görece güçlenmiş olamakla birlikte aslında hinterlandını veya potansiyel müttefiklerini kaybetmiştir. Nitekim yüz yıla kalmadan Osmanlı devleti de çöküşe geçmiştir. Çünkü, asıl düşmanları bırakıp; potansiyel müttefikler veya kardeşleriyle savaşa tutuştukları için hem asıl motivasyon kaynaklarını hem de güçlerini kaybetmişlerdir.
Size bir şey söyleyim mi; bizler halen 1514 Çaldıran, 1516 Mercidabık ve 1517 Ridaniye Savaşlarının cezasını çekiyoruz. Tarihi olayları sebeb-sonuç ilişkisiyle analiz ettiğimizde bu söylediklerime hak vereceksiniz. ne olmuş oldu; Memluk ve Safevi devleti gibi iki büyük Türk devleti tarih sahnesinden silinmiş oldu... peki bu savaşları kazanmakla elimize ne geçti; tarihi iyi analiz ederlerse; hiç bir şey geçmediğini göreceklerdir. Netice de o topraklar da elimizden gitti.