Şimdi bahsettiğiniz 750 hp motora ihtiyacımız var mı? Belki yok.
Yok, ihtiyaç var. Konu askeri teknoloji ve savunma üretimiyse tedarik güvenliği her şeyden önce gelir.
Tedarik de iki şartla güvenli olabilir ancak: a) Gerekli teknolojiye ve ekonomiye sahip olmakla. b) Hammadde kaynaklarının ve ticaret yollarının güvenliğini sağlayabilmekle.
Biz daha a) şıkkındayız, onu tamamlayabilmiş değiliz henüz. Tüm kritik motor vs teknolojilerini edindik ve gerekli ekonomik altyapıyı kurduk diyelim. İşimiz bitiyor mu? Hayır bitmiyor.
Montaj sanayinden çıkıp, özgün üretimler yapmaya başladığımız zaman olacak olanlar, F-35 olayında çok açıkça belli oldu. Öncelikle başka savunma ekonomilerin alt yüklenicisi olmaktan çıkartılıyorsunuz. Yani, "yabancı savunma ekonomilerine parça üretelim, para kazanalım" kapısı kapanıyor.
Hepsi bu da değil, asıl kritik olan hamle sonradan gelecek: Akademik zincirin dışına da çıkartılacağız. Bunun anlamı batılı üniversitelere eskisi kadar kolayca doktora öğrencisi gönderemeyeceğiz, önemli bilimsel seminerlere araştırmacılarımız davet edilmeyecekler. Önemli bilimsel makalelere erişim zorlaşacak.
Bu nedenle savunma sanayisinde yapılan devrimin benzerini üniversite reformunda ve bilimsel camiada da yapmak zorunda kalacağız. Asıl kıyamet de o zaman kopacak. AKP zihniyeti tıpkı "islami bankacılık" gibi "islami bilim" isteyecek. Bu ise olacak iş değildir.
b) Maddesi yani hammadde ve ticaret yollarının güvenliği meselesiyse, biz bilim üretmeye başladıktan sonra gündemimize gelecek. İşte o zaman, proxy güçler, mavi deniz donanması, büyük ölçekli hava kargo filosu vs vs konularını özenti şeklinde değil ciddi ciddi ele alacağız.