Dönüp dolaşıp aynı şeyleri konuşuyoruz.
Forumda çok defa dile getiriyor arkadaşlar: Bir yandan diyoruz gelişmiş bir ordumuz var. Yerli İHA'lar, Saldırı helikopterleri, kara araçları, füzeler, modern uçaklar vs vs. NATO'nun ikinci büyük gücüyüz vs. Diğer yadan pek çok şeye gücümüz yetmiyor.
Mesela Zeytindalı ve Fırat Kalkanı operasyonları öncesinde, operasyonun sınırlı bir alanı değil, Fırat'ın doğusunu da kapsayacak şekilde olması gerektiği söylemiştik. Bazı arkadaşlar aynı anda bütün bu alanı temizlemeye gücümüzün yetmeyeceğini söylediler. Ki karşımızdaki düzenli bir ordu da değil!
Pek çok defa arkadaşlarımız savaş gemilerimizin sadece nitelik olarak değil, sayı olarak da yetersiz olduğunu, daha fazla gemiye sahip olmamız gerektiğini dile getirdiler. Ancak kuvvet yapılanması savunma harbi için yeterli sayıda gemimiz olduğunu düşünüyor olmalı ki bu durumda bir değişiklik olasılığı görünmüyor. Sanki donanmamız ağırlıklı Yunan donanmasına karşı koyacak şekilde yapılandırılmış. Oysa mantıklı düşünürsek, Kıbrıs Barış Harekatı sırasında dersini almış olan Yunanistan, asla tek başına bize saldırmayı düşünemez. Mutlaka kendi çıkarlarına ulaşmak için yanına güçlü devletleri ortak edecektir. Donanma yapılanmamızı planlayanların bunu çok önceden düşünmüş olması gerekirdi. Bizim donanma yapılanmamız sadece Türk Karasularını savunmak için değil, bütün Akdeniz'de etkili olabilecek güçlü bir yapıda olmalıydı! Eğer böyle olsaydık, bugün Yunanistan'ın yanında bize karşı hareket eden leş kargaları, tam tersi bir tavır içerisinde olacaklardı.
Belirtmiş olduğum deniz gücüne zamanında sahip olmalı, şimdiye kadar adalar sorununu Amiralimizin belirttiği şekilde çözmemiz gerekirdi.
Sonrasında benzer şekilde Kıbrıs Sorununu tamamen ortadan kaldırmalıydık. Eğer barış yoluyla çözülemiyorsa, en uygun yöntemle çözmeliydik!
Sonrasında bugünü beklemeden, birilerini adım atmasını beklemeden Akdeniz'deki enerji kaynaklarına ilk biz hamleyi yapmalıydık.
Malesef hep dile getirdiğimiz gibi, ileriyi hiç düşünmeden, hep başkalarının hamlelerine göre günü kurtarmaya çalışıyoruz. Bu nedenle olaylara müdahale de geç kalıyoruz. Nedense geniş vizyona sahip, geleceği görebilen insanlarımız gerekli yetkiye sahip değiller. İpler hep başkalarının elinde gibi....