Avrupa ve Dış Politika Vakfı "ELİAMEP" Genel Müdürü Thanos Dokos'tan enteresan bir analiz
TÜRK-YUNAN İLİŞKİLERİYLE İLGİLİ DÖRT SENARYO
Yayın Organı : Kathimerini
Yayın Tarihi : 05 Ocak 2011 Çarşamba
Kayıt Tarihi : 05 Ocak 2011 Çarşamba
Ülke : Yunanistan
Yazar : Thanos Dokos*
Çeviri Yeri : Atina
Çeviri Şekli : Tam Metin
Çeviri Dili : Yunanca
Yunan dış politikasının ana konusunu ele almanın olası dört yolu var:
A- Bugüne kadar olan “ödün verici” tutumunun rakibin taleplerini yoğunlaştırmasını cesaretlendirdiğine inanarak, Yunanistan tarafından daha dinamik bir politikanın benimsenmesi, Ankara’nın çeşitli tahriklerine uygulamada cevap verilmesi. Böyle bir politika, savunma harcamalarının artırılmasını gerektirir. Rakip davranışlarına dikkat etmeye başlarsa bu, "strateji başarılıdır" demektir. Dikkat etmezse sıcak olay olasılığı belki de savaş olasılığı birden artar.
B- Ülke siyasi, ekonomik ve demografik hacimlerin bu tür bir politikanın uygulanmasına izin vermediğini kabul eder ve ”Finlandiyalılaşma” fikriyle uzlaşmaya çalışır.
C- Stratejik alanı değiştirecek bir gelişme kaydedilene kadar Türk-Yunan sorunlarının “dondurulması” (geçmişte bazı uzmanların öngördüğü Türkiye’nin dağılması, Yunanistan’ın Avrupa şemsiyesi altına girmesi vb.). Şimdilik Yunanistan sürekli zayıflıyor, Türkiye güçleniyor, Avrupa da geleceği için kaygılanıyor. Söz konusu politikanın avantajı, hiçbir ödün vermememiz. Ege’de gerginlik (işlevsellikle ilgili geçici çözümler ve Türk tutumunu askersizleştirme yönünde çabalar vasıtasıyla) azalsaydı söz konusu seçenek daha cazip olurdu. Bu taktiğin olumsuz yönü, açık yaranın açık kalması ve zamanın lehimize işlememesi olasılığı.
D- Önce ikili düzeyde, müteakiben de uluslararası adalet örgütüne başvuruyla diplomatik bir düzenleme aramak. Bu tür bir işlemden ortaya çıkacak çözüm, her zaman olduğu gibi müzakerelerde uzlaşma sağlama mantığı çerçevesinde (örneğin Yunanistan’ın Ege’deki kara sularının artıp azalması) olacak. Burada temel soru ise şudur: “Yunanistan’ın yaşamsal çıkarları güvence altına alınıyor mu?” Bunun cevabı da ancak görüşülmekte olan çözümün ana hatları açıklanırsa verilebilir.
Olumsuz yanı, müzakerelerin güç dengelerine ilişkin eşitsizliğin arttığı bir aşamada yapılmasıdır. Ön şart: Askeri güç dengelerinin devam etmesidir. Kırmızı çizgi: Gri bölgeler teorisinin geri çekilmesidir. Bilinmeyen husus: Ege ve Doğu Akdeniz’de büyük ve yararlanılabilir hidrokarbon yataklarının gerçekten var olup olmamasıdır Sorular: Kıbrıs sorunu çözülemez ise Türk-Yunan ilişkileri tamamen düzelebilir mi? Profesör Thodoros Karyotis’in yıllardır önerdiği ve Kıbrıs’ın değerlendirdiği MEB ile ilgili olarak ne yapıyoruz?
Bence birçok kişi (A) ve (B) seçeneklerini reddedecek. Tam aksine (C) ve (D) sakin bir tartışma konusunu olabilir. Teorik düzeyde bu iki seçenek birlikte uygulanabilir: Bölgede rol almak amacıyla zaman kazanmaya, ittifaklar kurmaya ve gelecekteki müzakereler için diplomatik sermaye toplamaya çalışırız. Öte yandan fırsat pencereleri -varsa eğer- sonsuza kadar açık kalmaz.
Kaynak: (Thanos Dokos: Avrupa ve Dış Politika)