Bana öyle geliyor ki, bazı kavramlar son derece özensiz kullanılıyor. Örneğin ırkçılık gibi... Yaradılış itibariyle hiç bir ırkın diğer bir ırka karşı üstünlüğü yoktur. Bilimsel araştırmalar göstermiştir ki; benzer yaşam koşullarında büyüyüp yetiştirilen farklı ırklara mensup insanların -doğuştan gelen bazı özellikler hariç- birbirlerine karşı zeka veya yetenek bakımından üstünlükleri yoktur. Örnek vermek gerekirse; zenci kadınların beyazlara göre daha rahat doğum yapmasının nedeni; yaradılış itibariyle kalça kemiklerinin daha geniş olmasından kaynaklanmaktadır. Buna benzer özellikleri üstünlük olarak betimleyeceksek, muhakkak ki her ırkın belli konularda üstünlüğü vardır. Örneğin Çin' linin göz çekikliği üstünlük belirtisiyse; zencinin deri rengi de Çinliye göre üstünlüktür. Nitekim Afrika sıcağında pancar gibi yanacaktır:) O nedenle bu gibi şeyleri üstünlük sembolü olarak görememek lazım.
Meseleye dini açıdan yaklaşacak olursak; ayet-i kelime ''Üstünlük Takvadadır'' diyor. Mesela üstünlük çok namaz kılandadır veya çok oruç tutandadır diyor mu! Takva ise; KORUNMA, SAKINMA demektir. Peki kime karşı korunma veya sakınma? El cevap: her şeye karşı! Kendine karşı, doğaya karşı, diğer yaratılanlara karşı... Ne diyor; Yaratılanı sev, yaratandan ötürü! Kendini de koru, ayrıca diğer yaratılanları da... Çünkü bunlar yaratanın emanetidir ve her birinini rızalığı vardır. Yeri geldiğinde kendinden de razı olmalısın. Ona da nefis muhasebesi diyoruz. Yeri geldiğinde Allah razı olsun diyoruz; peki sen kendinden razı mısın? Bu nefis muhasebesini ve öz eleştiriyi her daim yapmak lazımdır. Yeri geliyor, yapmaya çalışıyor. Allah günahlarımızı affetsin.
Türkçülük, Tengricilik açısından meseleye yaklaşacak olursak; burada da ırkçılığın zerresinden söz edilemez. Bir Türkçü, bir Tengrici; bütün tabiatı sever. Çünkü canlı-cansız her nesnenin ruhu olduğuna inanır. Ağacın, taş'ın, toprağın, kaya parçasının, akan derenin, çağlayan pınarın... Bunlara kötü davranırsan, kötülük görürsün. Sana hizmet edene hizmetkar olmasın -der. Hizmet edersen hizmet görürsün. Örneğin arabanı periyodik bakıma götürmezsen yolda kalırsın; dereye pislersen, oradan su içemezsin gibi... İçersen domuz gibi olursun. Domuz yaradılış itibariyle o pisliği tolere edebilir lakin sen edemezsin. O nedenle kim olduğunu bilmen lazım.
Bir kemalist olarak meseleye yaklaşacak olursam; Büyük Atatürk, iki lafında birinde neden Türklüğü yüceltmiştir? Örneğin, '' Hayattaki tek üstünlüğüm Türk olarak doğmaktır'' gibi... Bana göre Atatürk' ün Türklük bilincinde kesinlikle ırkçılık yoktur fakat katıksız Türkçülük vardır. Atatürk kendi milletini özünden çok sevmektedir ve milletini yüceltmek, ileriye götürmek istemektedir. Fakat bunu yaparken diğer milletlerin sırtına binmeyi asla düşünmemiştir. O da Türklüğün şanındandır.
Efenim, bendeniz de öz be öz, katıksız, saf kan, halis bir Türk evladı olarak; Türk olmaktan büyük bir şeref duymakla birlikte meseleye aynen Atamızın baktığı pencereden bakmış bulunuyorum.