TÜRKLÜK VE TÜRKİYE DÜŞMANI YAHUDİ UŞAĞI ORHAN PAMUK
Das Magazin adlı bir İsviçre dergisine Şubat 2005’te verdiği röportajında Türkiye’nin geçmişindeki iki ciddi sorunla yüzleşmekten kaçındığını ifade ederek, “Türkler, 1 milyon Ermeni ve 30 bin Kürt öldürdü” sözleriyle Türk düşmanlığı yaparak Nobel ödülüne layık görülen Orhan PAMUK, geçtiğimiz hafta yine Türklük ve Türkiye hakkında yeni kitabının tanıtımı için Rusya’ya gitmeden önce Rus Timeout Moskova dergisine verdiği mülakatta düşmanlık kinini kustu. Orhan PAMUK, dergiye verdiği mülakatta, “1 milyon Ermeni, 30 bin Kürt öldürülmüştür” sözünün arkasında olduğunu ve Türkiye’de hala karanlık güçlerin yönetimde etkili olduğunu, Ordunun siyasete fazla müdahale ettiğini, bu yüzden de seçmenin AKP’ye yöneldiğini söyleyen Pamuk’un sözleri şöyle: “Ülkemizde ifade özgürlüğü, demokrasinin üstünlüğü, hukuk devleti gibi değerlerin gerçekleştiğini görmek isterdim. Bundan dolayı Türkiye’nin AB’ye girmesini de istiyorum. Türkiye bu değişiklikleri kendi başına yapabilecekse o zaman AB’ye ihtiyacımız kalmazdı. Ben Türkiye’yi yabancılara anlatmaya çalışmıyorum. Türkiye’yi, Türklere anlatmaya çalışıyorum” şeklinde konuştu.
ABD’de bulunan güçlü Yahudi Vakıflarınca yazarlık sıfatı verdirilen ismi hepimizce malum olan Orhan Pamuk denilen zat’ı muhterem zannımca kendisine fazlaca gaz nakledilmiş olacak ki kendisini bulutların üstünde görmekte. Ey Pamuk sana Türklüğe ve Türkiye’ye düşmanca sözler sarf etmen için kim görev verdi de her fırsatını bulduğunda kinini kusuyorsun? Sen Türklüğe ve Türkiye’ye karşı kinini kustuğunda ülkemizde ki Türklük ve Türkiye düşmanları da bir bir ortaya çıkarak sana destek vermekte yarışa giriyorlar. Sana destek yarışında AKP’li Bekir Bozdağ Mayıs 2008’te senin için Nobel ödülünü aldığında Türkçe konuşmandan ötürü göğsünü kabarttığını ve senin en büyük milliyetçi olduğunu ilan etmek gibi ucubeliğini göstermişti. Daha sonra, sen Nobel ödülünü aldıktan sonra Mayıs 2007’de de Boğaziçi Üniversitesi tarafından fahri doktora ünvanı verilerek cübbeni giydirmişlerdi. Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşe Soysal da üniversite senatosunun, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünün önerisi ve Fen Edebiyat Fakültesi Dekanlığının talebiyle, sana "Türk ve Dünya Edebiyatlarına yapmış olduğun katkılardan, Türk dilinin ve Türk edebiyatının dünyaca tanınmasına neden olan seçkin edebi eserlerin nedeniyle" fahri doktora unvanı verilmesine oy birliğiyle karar verdiğini anlattı. Prof. Dr. Soysal, daha sonra seni sahneye davet ederek, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ömer Oğuz ile birlikte sana fahri doktora diplomanı sunmuşlardı ve Prof. Dr. Oğuz da sana cübbeni giydirerek bu ülkenin ekmeğini yiyerek ve bütün imkanlarından faydalanarak üniversitelerimizde profesörlük ünvanı almış kişilerin hangi zihniyetlere hizmet ettiklerini bizlere göstermişlerdi.
Bu ülkede yaşayıp, ekmeğini yiyip, suyunu içip, havasını soluyup, sağladığı tüm imkanlarını kullanıp daha sonra da bu ülkeye düşmanlık duyguları beslemek nasıl bir vakadır? Fakat bu ülkenin kendisine yapılan düşmanlıklara ve hainliklere vereceği cevap elbette olacaktır. Sağlıcakla kalın.
FİKRET ŞAHİN
03.09.2009