Sayın Barbatos,
Rus uçağını Fetöcüler düşürdü... Aynı numarayı bir kez daha denediler fakat beceremediler. Putin' in ''Karlov'' suikastine verdiği cevap bekledikleri gibi olmadı. Putin sonuç itibariyle akıllı adamdır. Beğenirsiniz beğenmezsiniz ama Putin gerçek bir devlet adamıdır. Bir de diğer dünya liderlerine bakınız, kaç tanesinin çapı Putin' in yarıçapına eşittir! Normal şartlarda Türkiye' ye savaş açması beklenirdi, öyle değil mi? Demek ki Rus devlet aklı -amiyane tabirle- o kadar da enayi değilmiş. Putin bu numarayı yemedi.
Avrupa ve ABD ile dengeli ilişkiler sürdürebilmek mümkündür. Fakat biraz diş göstermek gerekiyor. Çünkü bu adamlar, daha doğrusu Kapitalist dünya; güçlü olana saygı duyuyor. Kapitalist ülkelerle sağlıklı ilişki kurmanın yegâne yolu budur. Egemenlik haklarını ezdirmeyeceksin. Ezmeye çalıştığı yerde alternatiflere yöneleceksin. Papucun pahalı olduğunu, çaresiz olmadığını göstermen gerekiyor. Yok, ezik ezik ben sana muhtacım dersen; hele gel bakalım şöyle! önce eski hesapları kapatalım -derler.
Güçlü ekonomi olmak mı istiyorsun? bu adamların sisteminde güçlü olman mümkün değildir. Zaten mümkün olsaydı bugüne kadar mümkün olurdu. 70 yıldır adamların güney kanadını kontrol ediyorsun ve karşılığında aldığın şey montaj sanayisinden başka bir şey değildir. Doğru düzgün eğitim sistemin olmasın diye de ellerinden geleni yapıyorlar. Ne çok zayıf ne çok güçlü... fakat kendilerine muhtaç, kendilerine bağlı ezik Türkiye! Onları istediği şey bunlar olmakla birlikte Türkiye' ye verebilecekleri başkaca bir şey de yoktur. Vermek isteyen adam zaten bugüne kadar verirdi. Bakınız Güney Kore’ ye... bizi solladı geçti. Peki niye öyle, adamlar bizden daha mı zeki yani?
Jeopolitik konum itibariyle Türkiye’ nin güçlü olması istenmiyor. Zannediyor musunuz ki, F-35 nedeniyle Türkiye daha bağımsız, daha güçlü olacak! Tam tersi, ne kadar bağımlıysan O kadar güçsüzsün demektir. Bağımlı olanın, hür olmayanın politika belirleme kabiliyeti olabilir mi? Özellikle kendi politikanı belirleyemiyorsan güçlü bir devlet olman da mümkün değildir. Hele ki bu coğrafyada… İşte Japonya ile Türkiye arasında ki fark budur. Japonya’ yı orta çağdan kurtarıp dünya gücü haline getiren şey içinde bulunduğu jeopolitik konumdu. Oysaki Türkiye, Japonya’ dan önce batılılaşma çalışmalarına başlamıştı. Bi’ kere daha yazmıştım; ilk batı tipi eğitim kurumu, yani hendese hane (geometri okulu) Lale Devrinde açılmıştı. 1700 nire, yıl 2019 nire(!) halâ gidebildiğimiz yol bir arpa boyundan fazla değildir. Onu da Atatürk’ e borçluyuz. Peki niye öyle dersek, onun cevabı: coğrafya devletlerin kaderidir. Bu coğrafya’ da güçlü bir devlet istenmiyor. O nedenle müdahalelere açıktır. Japonya o açıdan şanslıydı. Dönem itibariyle dünyanın köşesinde bir yerlerde kendi halinde gelişme imkânı buldu. Bu hakkı bize tanımadılar. Çünkü bu topraklar gözden ırak, gönülden ırak topraklar değildir. Bu topraklar bedel ödemeyi gerektirir ve o bedeli bize ödettiler. Çünkü aksi taktirde kendileri ödeyecekti… Öylede bir güzelliği var.
Bu kadar laftan sonra, Amerika’ ya yanaşaraktan güçlü bir devlet olacağını zannedenler varsa; FENA HALDE YANILIYORLAR.