Bu tartışma eskiden beri vardır. Bi' dönem için polis teşkilatı, orduya alternatif olarak düşünülmüş ve ona göre yetki ve sorumlulukları artırılmıştı. Buna asıl gerekçe olarak, yapılan askeri darbeler gösteriliyordu. Güya Polis Teşkilatı askeri darbelere karşı hükümetleri koruyacaktı. Bu kapsamda orduya sızamayan rejim aleyhtarı yapılanmalar, Polis teşkilatı içinde örgütlenme yoluna gitmişti. İşte FETÖ dediğimiz Cemaat yapılanması bu maksatla Polis teşkilatına yuvalandı.
O günlerden kalan algı şu şekildeydi;
-Türk Ordusu, Türkiye Cumhuriyeti ve Anayasal rejimim kurucu ve koruyucusuyken,
-Polis Teşkilatı ise, Kemalist rejime karşı düzeni değiştirmek isteyen karşı devrimcilerin silahlı gücü!
İtiraf ediyorum, bendeki algı da bu şekildeydi... Hatta başımdan geçen bir olayı anlatmak isterim.
Yine AKP' li yılların birinde (o zamanlar cemaatle araları iyiydi) bir arkadaşımın öğretmenlik yaptığı semt okuluna ziyaretim olmuştu... Hayırlı olsun gibi bi' şey içindi galiba! Bir grup çember sakallı meczubun Atatürk büstüne benzin döküp yaktıklarına şahit oldum. Hiç kimse müdahale etmedi, edemedi, ses çıkaramadı ve hatta bazıları oralı bile olmadı. Halbuki iki sokak ötede semt karakolu vardı... Doğal olarak bu durumu içime sindiremedim. Atladım karakola şikayete gittim. Bir şikayetim var, ihbarda bulunacağım deyince; aldılar beni bi' odaya... Oda küçük, dört masa dört memur var, işlem yapıyorlar. Şikayetiniz nedir diye sordular. Yarım saat, kırkbeş dakika önce bir grup çember sakallı adam tarafından falanca okul bahçesindeki Atatürk büstü ateşe verilip yakıldı. Size hiç ihbar telefonu gelmedi dedim. Bunları anlatınca odadaki polis memurları teker teker odadan çıkmaya başladı. İşlemi yapan son memur ise siz burada bekleyin, ben amirime haber vereceğim diyerek çıktı gitti. Gidiş o gidiş..! Yarım saat oldu gelen yok, 45 dakika oldu gelen yok! En son merak ettim; bi' de baktım ki karakolda hiç kimse yok... Kapıda nöbetçi bile yok. İşte o zaman benim jeton düştü! vay anasını dedim yav..! Demek polis teşkilatında Atatürk' e sahip çıkacak hiç kimse kalmamış!
Zaten üç-beş yıl sonrası malum oldu... Polis ve yargı marifetiyse Türk Ordusunu Silivri'ye tıktılar. Yahu bu nasıl olur derken; eskinin o kudretli ordusundan geriye hiçbir şey kalmadığına şahit olmuş olduk. Yahu asker kendini nasıl olurda koruyamaz! Olacak iş değildi... Anladık ki ordunun içine de sızmışlar.
İşte sevgili dostlar, bu tür yaşanmışlıklar nedeniyle her zaman için Polis teşkilatını sorgulamışızdır. Bu memlekete asker sahip sahip çıkmazsa, polis sahip çıkmazsa kim sahip çıkacaktı? Eskiden anayasa Mahkememiz vardı, HSYK' mız vardı... 2010 referandumu sayesinden o mekanizmayı da ilga ettiler. Velhasıl kelam güzelim memleket sahipsiz kalmıştı. Ta ki FETÖ darbesine kadar. Açık söylemek gerekirse; FETÖ kalkışması olmasaydı, her an için Türkiye Cumhuriyeti' nin yıkılıp yerine Anadolu İslam Federe Devleti' nin kurulabileceği endişesiyle yaşıyorduk. Ve bu tehlike hali hazırda geçmiş değildir. Saltanatçıları, 2. Cumhuriyetçileri, her gün Padişahlık özentilerini gördükçe bu endişelerimizde haksız olmadığımız kanaatine varabiliyoruz.
Asker, polis, jandarma, MİT, Yargı sistemi veya devletin diğer kurumları T.C. Devletine sahip çıkacaksa; her birinin eline atom bombası verilmesine bile karşı çıkmam. Ve hatta savunurum bile... İşte tartışma buradan çıkıyor, demek ki hali hazırda devlet kurumlarına güvenmeyen insanlar/arkadaşlar var. Benim düşüncemi soracak olursanız, eskisi kadar endişeli olmamakla birlikte endişelimin hali hazırda devam ettiğini söyleyebilirim. Mottomuz şudur;
TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ' NİN KORUYUP KOLLAMAK KAYDI ŞARTIYLA HER DEVLET KURUMUNUN YANINDAYIZ ARKASINDAYIZ.
Bunun dışındaki hiçbir kararı, kararnameyi, kanunu kabul etmemiz; içimize sindirmemiz mümkün değildir. Demek ki devletin yapması gereken işlerde var mış! Asker, polis olarak ben devletimiz koruyup, kolluyorum. Atatürk değerlerine bağlıyım, kurucu değerlerin yılmaz savunucusuyum, Anayasal düzenin bekçisiyim dedikten sonra benim için No Problem! İsterse Polis teşkilatının eline sıfır kilometre UFO versinler; benim açımdan sorun teşkil etmeyecektir.