Şimdi tekrar konuya dönersek, olayın aslı Türkiye için ölüm kalım meselesi gibi.
Rahmetli Eşref BİTLİS jandarma genel komutanı iken, Brüksel'de dünya Kürtlerinin bir kongresi yapılmıştı. Burada alınan karar öncelikle Kürtlerin bulundukları ülkelerde özerk olup, ardından federasyon ve konfederasyon gibi daha gevşek yapıya geçip, akabinde bulundukları yerde birbirlerini destekleyerek bağımsızlık, en sonunda da füzyon şeklinde idi. 1. Körfez Savaşı sonrası uçuşa yasak bölge ile öncelikle K. Irak yönetimi özerkleştirilip, 2. Körfez savaşı sonrası bağımsızlığa iyice yaklaşmışken, önce Türkiye'de açılım politikalarının çökmesi ardından sınır ötesi harekat ve uluslararası konjunktür bakımından K. Irak bağımsızlığı askıya aldı ve 2010 öncesi Kürt kedisini vermezken şimdi iyi ilişkileri seçmiş durumda.
Suriye'de ise iş daha da ciddi bir halde, daha önce de belirttiğim gibi, açılımla başlayıp, APO'yu paşa yapma, PKK'yı paralı asker olarak kullanma noktasındaki bazı gazetecilerin açık açık yazdığı makalelerden, K. Irak'tan D. Akdeniz'e petrol ve doğalgaz hattı çekip, kurulacak Kürt Devletine emanet etme halini fark etme durumunda müdahale edip, şimdilik ABD/AB politikalarına engel olunmuş iken, ABD/AB'nin de F-35 , MTU, MX-15 vs ambargo meselelerinin de asıl olarak S-400'den değil, bu politikalardan çıktığı değerlendirilebilir.
Gelinen son noktada ise Rusya/Ukrayna savaşı sonrası, Avrupa'nın acil alternatif enerji kaynak ve rotalarına ihtiyacı vardır. Üstelik kurmayı amaçladıkları Kürt Devletinin açık amacı da bu alternatif enerji rotalarından biri olmaktı. Türkiye'nin elindeki tüm imkanlarla, sonuna kadar, bu amacın yerine getirilmesini engelleme çabası yerinde olacaktır. Kimi kaynaklara göre, 60.000, kimisine göre 150.000, Fırat'ın öbür tarafındaki PKKlı, kendilerine devamlı olarak yapılan takviyelerle ciddi bir tehdittir. Ukrayna savaşı hibrit savaşın düzenli ordular için nasıl bir tehdit olduğu konusunda bir derstir. Ukrayna savaşındaki gibi yoğun ve karmaşık olmasa da, TSK bu tip savaşı en iyi tanıyan ordulardan olsa da, askerimizi en az yıpratacak şekilde bu sınavları da vermek devletimizin bekası bakımından önemlidir.
+1
Batı rakip olarak gördüğü, ya da sömüreceği ülkelere hep bunu yapıyor. O ülkelerdeki azınlıkları, ayrılıkçıları vs o ülkelerin başına bela ediyor. Devlet yönetimleri varlıklarını devam ettirebilmek için bir mücadele içerisine giriyor. Kürtleri kullanarak Ortadoğuyu şekillendirip istediğini alması gibi ya da Ukrayna ve diğer eski Sovyet cumhuriyetlerini kullanarak Rusya'yı yıpratmak gibi vs...
Ancak bu noktada müttefik oldukları bir ülkenin toprak bütünlüğüne karşı girişimlerde bulunmaları kabul edilebilir bir durum değil! NATO'nun amacı nedir ve üyelerin bu birlikte bulunmalarının nedeni tam olarak nedir? Bu üyelerin birbirlerine karşı ne gibi yükümlülükleri vardır? Birlik üyeleri bu sorumluluklara ne kadar uymaktadır?
Kabul etmek gerekirse Zelenski siyasi olarak başarılı. Gerçekleri hiç çekinmeden batının yüzüne söyleyebiliyor ve istediğini alıyor karşılığında! Üstelik NATO üyesi bile değil! Peki üye olarak biz ne kadar istediğimizi alabiliyoruz? Ya da alabilmek için ne kadar ısrarlı ve kararlı davranabiliyoruz. Bu konuda yetkili olanlar birlik toplantılarında veya diğer iletişim yollarında NATO üyesi ülkelere sorunları açık bir şekilde açıklayıp gerçekleri yüzlerine vurabiliyor mu? Batının çıkarları için birlik üyesi Güçlü bir Türkiye yerine neden etrafında herkesin düşman olacağı cılız bir kukla devleti tercih ettiklerini sorabilecek yürekli biri yok mu? Öyle eyyy, heey vs bağırıp çağırmadan, cesurca, kararlılıklar, gözlerinin içine baka baka...
Ukrayna savaşı sonrası Rusya patates oldu. Ancak bu Rusya'nın kendisini revize etmesi için bir fırsat olarak görülebilir ve tehdit artabilir. Ayrıca yükselen Çin halen batıyı tehdit ediyor. Çin veya diğer tehditlere karşı, enerji alternatiflerine çözüm sağlamak için, ya da ekonomik sorunların çözüm yollarını bulmak için son derece stratejik bir konumda olan birlik üyesi Türkiye ile işbirliği içerisine girmeleri, hatta Türkiye'yi el üstünde tutmaları gerekmez mi?