"Korsan hocam ; görünen o ki Patriot almamak doğru bir iş. Fakat Rusya' nın ihraç ürünlerinden memnun olan da pek yok gibi.(Hindistan hava-hava savunma füzeleri vb.)
s-400 gibi kritik bir sistem de ise neler olur kim bilir. Acaba Km-Sam tarzı bir proje ile Hisar'larda eksik olduğumuz bir teknoloji tamamlansa daha iyi olmaz mıydı ?
Sürecimizi çok hızlandırırdı. "
hocam, ben s400'ın alındığı ihalede açıkçası MEADS yanlısıydım.
ha, belki sonunda o da gümleyecekti.
Km-Sam gibi bir yol izleyebileceğimizi de pek düşünmüyorum; zira ne bizde bu şekilde bir uğraşa girebilecek kadar zaman ve kaynak vardı; ne de Rusya iki elma yiyebileceğini bile bile bir elmaya razı olurdu.
tamamen başka bir dünyanın hava savunma felsefesine uygun olarak üretilmiş bir füzeyi alıp kendi sistemlerine entegre etmek öyle yazıldığı kadar kolay iş değildir.
ya füzeyi değiştirip kendi sistemlerine uyumlu bir füzeye dönüştürmek gerekir; ya da o füzenin uyumlu çalışacağı radar ve komuta geliştirmek gerekir.
uzun sürer ve bizim sınır vilayetlerimize roketler felan düşüyordu o zaman.
bize acil bir sakinleştirici gerekiyordu anlayacağınız, Rus da orada az daha iyi bir fiyat vermiş olabilir yani.
acil sakinleştirici ihtiyacının üzerine bir de ABD'nin Pensilvanya konusundaki duruşu bindiriverdi.
tüm bunlar da yetmezmiş gibi bir de yukarıdaki televizyon yayınında ilk defa duyduğumuz bu saçma şart ile ihaleyi mındar etme çabası olduğunu anlıyoruz.
bunlar birleşince hızlıca bol köpüklü bir kahve pişiverdi, adı da s400 oluverdi.
dediğim gibi, ben daha düşük profilli bir iş birliğiyle parmak sallardım Amerika'ya.
ha, yine de sadece s400 ile yürümek tercih miydi? zorunluluk muydu? tartışmalı bir konu; çünkü hatırlarsanız o dönemde km sam değil de bizim euro sam ile ilgili de ayrı bir talebimiz olmuştu zaten.
uğraşıldı aslında; ama yedirmediler, kısmet değilmiş.
s400 gibi bir sistemde neler olabileceğini, en azından tahmin edebiliyoruz Dağlık Karabağ savaşından.
s300'ın başına ne geldiyse ağabeyinin başına da böyle tek başına takılırken buna yakın bir şeyler gelebilir.
hava savunma sistemlerinde, ben dahil, konuya uzaktan meraklı olanlar, hava savunma işini genelde menzil, irtifa ve hız başlıklarıyla tanımlıyorduk, yani hangisi daha uzun menzile ve yüksek irtifaya çıkıyorsa o daha iyiydi; ama gerek Arap ülkelerinin Yemen'den aldığı darbeler, gerek bizim ihaların çeşitli noktalarda bu sistemlere karşı kazandığı taktiksel başarılar ve gerekse Dağlık Karabağ savaşı bize bu işin bu üç başlıktan ibaret olamayacağını gösteriyor.
açıkçası şu, hiçbir savunma sistemi geçilemez değilmiş.
siz sanıyor musunuz ki Arap ülkeleri şu an Patriot'tan çok memnun?
o cephede Rus ürünlerinden memnun olmayanlar vardır ve doğaldır; ama emin olun bu cephede de batı ürünlerinden memnun olmayan çok artık.
bize, batıyla ilişkileri yeniden düzenleyecek bir çerçeve plan gerekiyordu. .
hoş, hala da gerekiyor.
karşı taraf ta bizden çok akıllı değil ha, akıllı olsalar yanlarına gitmemiz için surda bir delik açarlardı.
örneğin Mavi Marmara olayında o askerlerin eline bayıltıcı silahlar verilemez miydi?
sözde kararlılık gösterdiler de sonuç çok mu iyi oldu?
düşmanları en sonunda çok güvendikleri demirkubbelerini de delip geçmedi mi?
Irak'ta onlardan izinsiz kuş uçamıyordu, şimdi etkileri yok, İran ise hala yerinde.
böyle bir coğrafya mı hayal ediyorlardı yani?
hayır, evdeki hiç bir hesap çarşıya uyamadı bir güç gösterisi yüzünden.
ABD ise eski küreselcilerle yeni küreselciler arasında gidip geliyor.
yeni küreselciler eski müttefiklerle devam etmeye mecbur hissetmiyorlar da; eski müttefik dediğin NATO'nun en büyük ordularından birisi, yerlerine koymaya çalıştıkların hiç Türkiye'nin yerini tutar mı?
sen Pasifik'te Çin'e giderken, Çin bu gün İran'da, yarın belki başka boş noktalarda sana geliyor, böyle bir ortamda bu tercihlerdeki gerçekçiliği de pek anlayamıyorum artık.
sen tutturmuşsun bir sdg-ypg türküsü, bir düşünelim.
sen bunları bıraksan ne olacak?
yaslanacakları yer hazır, sen gideceksin, Rusya'ya yaslanacaklar.
özerk yönetim olarak bize karşı her an hazır tutulacaklar.
senin istediğin ne peki?
tam da bu, ha Rusya korumuş, ha sen. netice aynı.
peki, sonuçta sen olmasan da orada bir özerklik oluşuyorsa sen ne diye NATO'nun en büyük müttefiklerinden birisiyle aranı bozuk tutma konusunda bu kadar inatçısın?
pragmatizim de, gerçekçilik de yok bu inatta.
işin aslı eski dostum, tamam güçlüsün, tamam büyüksün, tamam akıllıca olmayan tercihlerinin bile altını doldurabilecek hazır imkanlara sahipsin; ama bu işin boku çıkıyor, haberiniz olsun.
şu raporun okunmasında fayda var, vakti olmayanlar ilk ve son kısımlarına bir göz gezdirebilir.
https://file.setav.org/Files/Pdf/20150916125435_fuze-rapor-16-9-15.pdf