"Kıyı devletinin, kara ülkesinin deniz altındaki doğal bir uzantısı olan kıta sahanlığındaki yetkileri kara ülkesine dayanmaktadır. Devletin bu bölgedeki haklarının doğması için bunları talep etmesine, bunun için resmi bir duyuruda bulunmasına veya işgal ve sair yollarla burada fiili egemelik kullanmasına gerek yoktur. Kıyı devleti bunlar üzerinden ab initio ve ipso facto hak sahibidir. Bu sualtı alanlarının canlı olmayan kaynaklarının işletilmesi hakkı münhasıran kıyı devletine aittir; kıyı devletinin rızası olmadıkça bu hakların diğer devletler tarafından kullanılabilmesi mümkün değildir. Ancak tüm bu haklar kıta sahanlığının üzerindeki suların veya hava sahasının hukuki statüsünü etkilemezler.
Üçüncü özellik, kıyı devletinin kıta sahanlığı üzerindeki haklarının yalnızca doğal kaynaklardan yararlandırılması amacına yönelik olduğudur. Kıyı Devleti yalnızca kıta sahanlığı üzerinde deniz yatağı ve toprak altının araştırılması ve doğal kaynaklarının işletilmesi konusunda egemen haklar kullanır.
Bu egemen hakların niteliği kıyı devletinin buradaki araştırma ve işletme konusunda münhasıran yetkili olmasının bir sonucudur. Yabancı bir devletin bayrağını taşıyan gemilerinin kıyı devleti ile birlikte, onun rızası olmaksızın bu egemen hakları kullanması mümkün değildir.
Kıyı devletinin su altı alanlarının deniz yatağındaki ve toprak altındaki yetkileriyle, bu bölgelerin üzerinde bulunan sulardaki yetkileri aynı nitelikte değildir. Birincisi için kıyı devletinin sadece egemen yetkiler kullanabilmesi ve buna münhasıran sahip olması söz konusu iken ikincisi için böyle bir yetkisi de yoktur. Sözleşmelerde ifade edildiği gibi kıyı devletinin kıta sahanlığını oluşturan sualtı alanlarıdaki hakları, bunun üzerindeki suları veya bu sular üzerindeki hava sahasının tabi olduğu rejimi (açık denizler rejimi) etkilemeyecektir.
Buna göre, yabancı gemi ve uçaklar, bu sularda seyrüsefer ve üstten uçuş serbestisini aynen açık denizlerde olduğu gibi kullanabilecekler, buna karşılık münhasıran kıyı devletine ait olan araştırma ve işletme faaliyetlerinde bulunamayacaklardır. Kıta sahanlığı üzerindeki haklarını kullanan kıyı devleti de, yabancı gemilerin seyrüsefer serbestisine halel getirmeyecek veya haksız müdahalede bulunamayacaktır.
Ayrıca kıta sahanlığı üzerinde diğer devletlerin kablo ve boru döşeme hakları saklı tutulmuştur. Ancak, kıyı devleti de kıta sahanlığının araştırılması, işletilmesi ve boru hatlarından kaynaklanan kirlenmenin önlenmesi konularında makul tedbirler alma hakkına sahiptir.
Kıyı devleti, münhasır ekonomik bölgede olduğu gibi kıta sahanlığının da araştırılması ve işletilmesi için suni adalar, tesisler ve yapılar inşa etme konusunda yetkilere sahiptir. Bu konuda 1982 sözleşmesi münhasır ekonomik bölge için düzenlene 60’ıncı maddeye atıfta bulunulmuştur. Buna göre, kıyı devleti bu suni yapılar üzerinde bir takım yargısal ve zabıta yetkilerine sahiptir.
Kıyı devleti bu tip suni adalar, tesisler ve yapılar üzerinde gümrük, sağlık, maliye ve göç konularındaki düzenlemeleri de dahil olmak üzere münhasır yargı yetkisine sahiptir. Aynı şekilde, kıyı devletinin, kıta sahanlığının araştırılması ve işletilmesi için yetkisi altındaki suni adalar, tesisler ve yapılar için tesis edilen kablo veya boru hatları üzerinde de yargı yetkisinin bulunduğu kabul edilmiştir.
Zabıta yetkisi olarak da, kıyı devleti söz konusu suni adalar ve tesisler etrafında azami 500 metre genişliğinde güvenlik bölgeleri ihdas edebilir ve korunmaları için gerekli tedbirleri alabilir. Bütün gemiler bu güvenlik bölgelerine saygı göstermelidirler. Bununla birlikte, bu suni ada ve tesisler ada statüsüne sahip değildirler. Dolayısıyla kendilerine ait birer karasuları yoktur ve bunlar karasularının, münhasır ekonomik bölgenin ve kıta sahanlığının sınırlarının tespitinde temel alınamazlar.
Kıta sahanlığı üzerinde haklarını kullanan kıyı devleti, üçüncü devletin kıta sahanlığı üstünde bulunan su alanından ve onun üstünde yer alan hava sahasından kullanacakları ulaşım haklarına ve özgürlüklerine zarar vermemekle yükümlüdür. Ayrıca, üçüncü devletler bir devletin kıta sahanlığı üzerine, ilgili kıyı devletinin haklarını gözetmek suretiyle, kablo, petrol veya gaz taşıyan borular döşemeye yetkilidirler."
https://www.kdhukuk.com/kita-sahanligi/benim anladığım:
açıkça görünüyor ki, Yunanistan, kıta sahanlığını öne sürerek Türk gemi ve uçaklarına herhangi bir engelleme ve blokaj yapamaz, seyrüsefer özgürlüğü vardır.
Türkiye'yi sahillere hapsetmeye dönük çaba ve uygulamalar, uluslar arası hukuka aykırıdır.