DefenceTURK.com

HOBİLERİNİZ, TASARIM VE DİĞER KONULAR => Genel Konular => Konuyu başlatan: Subutay - 10 Temmuz 2011, 00:17:05

Başlık: Irmağın altındaki akıntı, üstündeki akıntıdan her zaman daha tehlikelidir.
Gönderen: Subutay - 10 Temmuz 2011, 00:17:05
Irmağın altındaki akıntı, üstündeki akıntıdan her zaman daha tehlikelidir.
 
Yemin boykotunun en önemli sakıncası, güneydoğuda seçilmiş bağımsızların kendilerine TBMM dışında bir temsil makamı oluşturmasının önünü açmasıdır.  Ahmet Türk'ün yemin için Ankara'ya gitmeyip Diyarbakır'da ayrı bir toplantı yapacaklarını açıklaması, bölgesel parlamentonun gözden kaçmış bir şekilde hayata geçmesinden başka bir şey değildir
Recep Tayyip Erdoğan, parlamentonun açılışında yaptığı konuşma ile sataşma-taciz-gerginlik siyasetini sürdüreceğini, iktidarının yine kavgadan beslenecğini açık biçimde ortaya koydu. Kendisinden başka bir tarz zaten beklenemeyeceği gibi "balkon konuşmasında" kurtuluş umudu arayanlar, umudu bir başka bahara ertelemiş oldular.

Tayyip Erdoğan, sadece daha çok kazanmak için geriye bakan siyasetçilerden. "Geçmişte hangi hataları yaptım?", "Bana neler zarar verdi?" sorularının cevabını "Daha çok kazanmak için ne yapmalıyım" düşüncesi merkezinde arıyor. Daha çok iktidar, daha çok güç, daha çok para...

Kendisini bu anlamlarda "arttırmayan" herkese, her duruma ve her olguya düşman kesiliyor. Hayata başkalarının penceresinden bakmak asla yok. Kendisi hep isteyecek, biz hep vereceğiz. Doğru kavramı onun için yaratılmış. Başkalarının da kendilerine göre doğruları olamaz. Her konuda bir fikri var ve bunlar mutlak kabul görmezse çileden çıkıyor.

Böyle bir kişiliğe aşırı dozda "demokratlık misyonu" enjekte edenler, şimdilik bu büyük yalanın güvenli kollarında tutuklanmaktan, işlerinden olmaktan vs. kurtuluyorlar. Peki bir gün "gerçek" ağırlığını koyduğunda bu büyük yalanın zayıf omuzları üzerinde hayatlarını sürdürenler ne yapacak, onları kim kurtaracak? Bukalemun gibi her kılığa girebilme hususiyetlerine güveniyor olabilirler mi?
 
Tayyip Erdoğan!ın "ileri demokrat"kişiliği, muhalefet partilerinin hangi özelliklerde milletvekili adayı belirlemeleri gerektiği konusuna da el koydu ve millet iradesini hiçe sayan mahkeme kararlarını "Siz de tutuklanma problemi olmayan kişileri aday gösterseydiniz" diyerek savundu.

Sanki ülkede kendisinden ve yakın çevresinden başka tutuklanma riski taşımayan kimse kalmış gibi...
Aslında "yakın çevrenin" bile güvencesi yok, çünkü diktatörlerin çevresinde gözdeler çok çabuk gözden düşer, ayak oyunları eksik olmaz. Dengeler çok incedir ve en ufak bir sapma kellenin gitmesi için yeterli olabilir.

Saddam Hüseyin adına cinayetler işlemiş, katliamlar yapmış çakma
"general" rütbeli damatların akıbeti ne oldu?

Kurşuna dizildiler...

Ya bizim Cüneyt Zapsu'lar, Fehmi Koru'lar, Nevzat Yalçıntaş'lar, Hikmet Bulduk'lar, Kemal Unakıtan'lar neredeler?

Denge oyununu kaybettiler ve Tanrıların öfkesinin hayatlarına nasıl yansıyacağını bekliyorlar...

O bakımdan diktatörün uzağında olmak, yakınında olmaktan vücut s ve kelle sıhhati bakımından her zaman daha faydalıdır. Yalakalığın dozunu kaçıranlar bunu iyi düşünsün...
 
Recep Tayyip Erdoğan, milli iradenin temsil hakkı verdiği vekillerin serbest bırakılmasını "Biz mahkemeye telefon edemeyiz" seviyesinde anlamaya devam ediyor.

Oysa kendisinden istenen, Abdullah Gül'ün, ağlamalı Bülent Arınç'ın bile "içimize sindiremiyoruz" dedikleri uzun tutuklululuk süresini kısaltan bir yasa çıkarmasıdır. Bunu pekâla yapabilir.

Kaldı ki "Mahkemeye telefon edemeyiz" yaklaşımının büyük bir yalan olduğu da bilinmektedir. Hükümet, mahkemelere pekâla telefon etmektedir. 2010 Yüksek Askeri Şura toplantısı öncesinde kamuoyunun gözü önünde Genelkurmay-Hükümet-Yargı arasında yoğun bir telefon trafiği yaşanmış, bazı terfiler tutuklama tehdidi altında açıkça engellenmiştir. Hükümet, savcıları ve hakimleri kılıç gibi kullanmış, temizliği yapılacak mıntıkada engel teşkil edenler hakkında keyfi tutuklama kararları çıkarılmıştır.

Mesela Ergun Saygun'un durumu ne oldu? Merak eden, hatırlayan var mı?

2010 YAŞ'ı öncesi hakkında tutuklama kararı çıkmış, en son GATA'ya sevk yaptırdığı görülmüştü. Sonra kendisinden haber alınamadı.

Saldıray Berk'in durumu nedir meselâ? "Hakkında bu kadar ağır iddialar bulunan birinin YAŞ'ta değerlendirilmesi adil değildir" diyordu Bülent Arınç..Saldıray Berk tutuklanmazsa olmazdı...
Saldıray Berk'in adını şimdi kaç kişihatırlıyor?

Ya Bülent Arınç'ın evinin önünde "suikast keşfi" yapan albaylara ne oldu?

Kozmik Oda'yı ihbar eden kişinin görüntü kayıtları ortaya çıkmıştı mektubu attıktan sonra Ulus PTT'sinden çıkarken..Tespit edilebildi mi bu kişi, yakalanabildi mi?

Bunun gibi unuttuğumuz yüzlerce vaka var ama şunu iyi biliyoruz ki AKP tutuklamaları bir silah olarak kullanıyor.Kendisine bağlı yargı mensuplarına da pekâlâ talimat veriyor. Kaldı ki talimat vermese bile yaratılan korku ortamında hakimler ve savcılar hükümetin hoşuna gitmeyecek bir karar vermeleri halinde, başlarına Ergenekon'dan tutuklanma dahil her şeyin gelebileceğini bilerek dosya okuyorlar..

O bakımdan, Mustafa Balbay'ın yemin etmemesinden daha vahim olan şey, yargının tamamen yandaşlığın ve korkunun egemenliğine girmiş olmasıdır. Adaletin köküne kibrit suyu ekilmesi anlamına gelen bu durum, fazla gecikmeden herkesi vuracaktır. Balbay ve Haberal'ın tahliye talebine ikinci kez ret kararı verilmesiyle; Tayyip Erdoğan'ın 50 kilo eroinle yakalanan yeğeninin "Satıcı değil, içiciyim" şeklinde ifade vererk tahliye edilmesinin aynı güne rastlması ise tarihin garip bir cilvesi ve yaratanın bizlere bir mesajıdır...

CHP'nin yemin boykotu, eylem ve heyecan seviyesi yüksek bir hareket olarak vücut tembelliğine bağlı bağlı mide ekşimesine iyi gelebilir ancak faydalı ve sürdürülebilir değildir. Geri adım atılması kaçınılmazdır.

Kendisini eylem heyecanına kaptırmış olan CHP yönetiminin bu kararın bir çıkmaz sokak olduğunun farkında olmadığı anlaşılmaktadır. "Vekilimi almaya geldim" şiarıyla Silivri önüne otobüs kaldırma şeklinde medyatik eylemlerin cazibesine kapılma eğilimine girdikleri görülmektedir.

"Başbakan THY'ye yemin etmeyenleri VİP'e almayın talimatı verdi" türünden saçmalıklarla zaman geçirilmektedir.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun siyasi hayatı bundan sonra sokak eylemlerinde mi geçecektir?

Bütün bunlar bir yana, yemin boykotunun en önemli sakıncası, güneydoğuda seçilmiş bağımsızların kendilerine TBMM dışında bir temsil makamı oluşturmasının önünü açmasıdır.

Türk'ün yemin için Ankara'ya gitmeyip Diyarbakır'da ayrı bir toplantı yapacaklarını açıklaması, bölgesel parlamentonun gözden kaçmış bir şekilde hayata geçmesinden başka bir şey değildir.BDP'li vekiller bundan sonra Diyarbakır Belediyesi'nde (daha da kötüsü Diyarbakır Cezaevi'nin duvarları dibinde) düzenli olarak toplanıp bölgeye ilişkin kararlar almaya başlarlarsa, bunun ne anlama geleceğini düşünen var mıdır? Bu tehlikeyi hükümetin, ana muhalefetin, MGK'nın vs. düşünmediği; buna mukabil YSK'nın içine elini uzatmış küresel odakların etraflıca düşündükleri anlaşılmaktadır.

YSK'nın Hatip Dicle kararı, güneydoğunun kopuşunu hızlandırmaya yönelik stratejik bir hamledir.

Tıpkı Tayyip Erdoğan'a güneydoğuya fazla yüklenmemesinin, güçlü aday çıkarmamasının ve "330 milletvekilinin kendisine yeteceğinin" bildirilmesi-telkin edilmesi gibi...

Irmağın altındaki akıntı, üstündeki akıntıdan her zaman daha tehlikelidir.

CHP, üst akıntının oyunlarına kendisini kaptırıp Silivri'ye doğru kürek çekerken, güneydoğuda fiili otonom parlamentonun nüvesi atılmıştır...

Ergenekon ve KCK davaları birbirine daha da yaklaştırılmıştır.

İmralı'da ikamet eden teröristin siyasi aktör olarak sahnede yerini alması son aşamaya gelmiştir.
Abdullah Gül'ün "sorunu çözecek bir üst akıl olarak" çabucak kabullenilmesi ise siyasi algı seviyesinin göstergesi gibidir. Siz hayatınızda Abdullah Gül'ün çözdüğü bir sorun gördünüz mü? Ne Kemal Kılıçdaroğlu'nun, ne de Devlet Bahçeli'nin Türkiye'nin kaderindeki son dönemeçleri teşkil eden böyle bir süreci kavrayıp yönetebilecek liderler olmaması da işin tuzu-biberinden başka bir şey değildir....

Kaynak...http://www.acikistihbarat.com/Haberler.asp?haber=9621
[/i][/b]
Başlık: Irmağın altındaki akıntı, üstündeki akıntıdan her zaman daha tehlikelidir.
Gönderen: akrep - 10 Temmuz 2011, 00:29:06
komik bir yazi
Başlık: Irmağın altındaki akıntı, üstündeki akıntıdan her zaman daha tehlikelidir.
Gönderen: Subutay - 10 Temmuz 2011, 00:31:01
Özerk Anayasa İngiliz Dayatması...

Bakanlığı döneminde Gül’e AB belgesini imzalatan İngiltere olmuştu. Gül’e ödül veren Kraliçe, Erdoğan’ı, Avam Kamarası ise PKK’yı ağırlamıştı.

Su bile uyur da İngiliz uyumaz!
Türkiye’yi bölme projesi 100 yılını çoktan geride bıraktı. 1900’lü yılların başında Prens Sabahaddin’i kullanan İngiltere, Kurtuluş Savaşı sonucu planlarını uzun süre ertelemek zorunda kalmış, 2. Dünya Savaşı’nın ardından da Barzani’nin babası Mustafa Molla Barzani’yle hedefi için önemli mesafe almıştı. Avrupa’yı da planları doğrultusunda seferber eden İngilizlerin o dönemde yaptıkları, 26 Eylül 1966 tarihli Yeni İstanbul gazetesine aşağıdaki şekilde  yansımıştı.

Özerk Anayasa İngiliz Dayatması

Yeniçağ GazetesiOsmanlıdan beri bölgeyi emellerine göre dizayn etmek için çalışan, cetvelle harita çizen İngiltere, AB kriteri haline getirdiği “yerel yönetimi güçlendirme”yi AKP’ye kabul ettirdi. İktidar, Ahrar gibi ilerliyor!
Sabahaddin’in hayaliydi.

AKP, Prens Sabahaddin’in kurduğu ve merkezi yok edip yerel yönetimlere “özerklik” vermeyi öngören Ahrar Fırkası çizgisinde ilerliyor. 100 yıllık bu projenin fikir babası İngilizler...

Ülkeye göre farklı model.

BÖlgedekİ tarihi emelleri için etnik unsurları kullanan, Irak ve Suriye’yi BOP projesi çervesinde karışıklık çıkararak bölen İngiltere, Türkiye içinse AB kriteri olarak anayasayı kullanıyor.
Perde arkasında kalıyorlar.

AB’nin 3 Ekim 2005 tarihli Müzakere Çerçeve Belgesi’ndeki ağır hükümler üzerine Lüksemburg’a gitmeme kararı alan dönemin Dışişleri Bakanı Gül’ü de imza için İngilizler ikna etmişti.
İngiliz sicimi sıkı bağlar.

Bakanlığı döneminde Gül’e AB belgesini imzalatan İngiltere olmuştu. Gül’e ödül veren Kraliçe, Erdoğan’ı, Avam Kamarası ise PKK’yı ağırlamıştı.

Su bile uyur da İngiliz uyumaz!

Türkiye’yi bölme projesi 100 yılını çoktan geride bıraktı. 1900’lü yılların başında Prens Sabahaddin’i kullanan İngiltere, Kurtuluş Savaşı sonucu planlarını uzun süre ertelemek zorunda kalmış, 2. Dünya Savaşı’nın ardından da Barzani’nin babası Mustafa Molla Barzani’yle hedefi için önemli mesafe almıştı. Avrupa’yı da planları doğrultusunda seferber eden İngilizlerin o dönemde yaptıkları, 26 Eylül 1966 tarihli Yeni İstanbul gazetesine aşağıdaki şekilde  yansımıştı.
İngilizlerin 100 yıllık özerklik dayatması.

İngiliz muhibi Prens Sabahaddin’in yerel yönetimlerle ilgili hayali AKP’ye AB kriteri olarak kabul ettirildi.
Orta Doğu’ya hakim olmak isteyen İngilizler 100 yıl önce Prens Sabahaddin’in kurdurduğu Ahrar Partisi eliyle uyguladığı yerel yönetimlerin güçlendirilmesi fikrini, Avrupa Birliği üzerinden AKP’ye de kabul ettirdi.

Osmanlı Devleti’nden bu yana bölgeyi çıkarlarına ve emellerine göre diyazyn etmek için çalışan ve tüm Kürt isyanlarının arkasında yer alan İngiltere, ’Kürdistan’projesinde sona yaklaştı.

Cetvelle sınırlar çizildi
Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı’nın yenilgisi üzerine sınırları cetvelle çizilen yeni devletler kurulmasını sağlayan İngilizler, şimdi de bu topraklar üzerinde yeni oluşumlar peşinde koşuyor. Irak ve Suriye’yi ABD’yle el ele vererek Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) çerçevesinde karışıklıklar çıkararak bölen İngiltere, Türkiye içinse AB kriteri olarak anayasayı kullanıyor.

Avrupa Birliği’nin 3 Ekim 2005 tarihli Müzakere Çerçeve Belgesi’ndeki ağır hükümler üzerine Lüksemburg’a gitmeme kararı alan dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ü imza için İngilizler ikna etmişti.

 İngiltere yönetimi AKP’yi AB yolunda sürekli teşvik ederken sıkı markajı da bırakmamıştı.

 Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e Kraliçe Elizabeth’in elinden yılın adamı ödülü verilirken Başbakan Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan da yine Kraliçe tarafından Londra’da özel odalarda karşılanmıştı. Ancak aynı İngiltere Avam Kamarası’nda BDP’li yöneticileri de ağırlamıştı.

Adım adım özerklik....

2007’de 2. kez iktidara gelen AKP, Kalkınma Ajansları ve İstifaf Mahkemeleri’ni kurarak adım adım özerkliğe yol almaya başladı. AKP’nin bu adımlarında da en büyük destek yine İngilizler’den geldi. Ada’da eyalet sistemi olmadığı için, Türk bürokratlara eyalet sınavını da ABD’nin vermesini sağladı. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’ndaki Türkiye’nin çekincelerini kaldırmaya hazırlanan AKP özerk yerel yönetimlerin de yolunu açacak]

Baba Barzani 45 yıl önce hayal etmişti.

Irak’ın kuzeyinde kurulan Kukla devletin başındaki Mesud Barzani’nin babası Molla Mustafa Barzani de 1960’lı yıllarda İngilizlerin kışkırtmasıyla Irak yönetimine karşı isyan başlatmıştı.

Yeni İstanbul adlı günlük siyasi gazetenin 29 Eylül 1966 günlü sayısında yer alan haberde Molla Barzani, “İkinci hedefimiz Türkiyedir, ancak bunun için henüz erken” diyor.

 
Haber, gazetenin “İsviçre özel muhabiri” olarak nitelediği Hüseyin Aydınkaya’nın imzasını taşıyor. Aydınkaya, haberinde şu ifadeler yer alıyor:

‘İkinci cephemiz Türkiye’

“Son zamanlarda Avrupa basını sistemli şekilde Kürtlük ve ’Kürdistan’ lehine büyük bir propogandaya girişmiştir.

28 Ağustos 1966 günü İsviçre Televizyonu, siyasi konuşma saatında Kürtlük ve ’Kürdistan’a dair 15 dakikalık bir program ayırmıştır. Bu programda Kürtlerin Irak ile yaptığı mücadeleye dair resimler ve konuşmalar yer almıştır.

Haberin devamında Molla Mustafa Barzani’nin şu sözlerine yer veriliyor: “İstiklal davamızı bir gün muhakkak kazanacağız. ’Kürdistan’haritasını dünya milletlerine kabul ettireceğiz. Irak’tan sonra ikinci mücadele cephemiz Türkiye olacaktır. Fakat bu mücadele için zaman çok erkendir.”

www.acikistihbarat.com
Yeniçağ Gazetesi.[/color][/i][/b][/color]
Başlık: Irmağın altındaki akıntı, üstündeki akıntıdan her zaman daha tehlikelidir.
Gönderen: Subutay - 10 Temmuz 2011, 00:35:10
Sayın Akrep ...

Komik bir yazı demişssiniz....

Yazının hangi bölümü size komik geldi açıklarsanız , bende sayenizde  öğrenmiş olurum..

Siz hadiselere ideolojik olarak mı bakıyorsunuz ? Yoksa Akılcımı ?

 Bilgi Edinmeye , Araştırmaya ve İncelemeye dayalı olarak mı bakıyorsunuz ? Ezbere mi ?

Girmiş olduğum 2.Bölümde ki yazıları da mı komik mi bulacaksınız ?

Siz Müzakere Çerçeve Belgesini Oludunuz mu?

Siz İkiz Sözleşmeleri Okudunuzmu ?

Okuduysanız şayet..Bu Sözleşmeler Hükümlerini de mi komik buluyorsunuz.?
Komik buluyorsanız..

İçine sindirmişsiniz demektir..

Sizi tebrik ediyorum..
Başlık: Irmağın altındaki akıntı, üstündeki akıntıdan her zaman daha tehlikelidir.
Gönderen: Subutay - 10 Temmuz 2011, 00:45:13
Yabancılara Tapu Hakkı

Tapu Kanunu’nda değişiklik öngeren 5782 sayılı Kanunun Anayasa Mahkemesi tarafından da onaylanmasıyla birlikte yabancılara toprak satışının önündeki bütün engeller kalktı. Artık yabancı gerçek kişilerin yanı sıra yabancı ülkelerde kendi kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip yabancı şirketler de tapu sahibi olabilecek.

Yabancı şirketler, bugüne kadar işletmesini aldıkları Tüpraş, Telekom, bankalar gibi şirketlerin, maden alanlarının, limanların, enerji tesislerinin, derelerin tapularını alabilecek. Bugüne kadar yabancı şirketler, 29 ya da 49 yıllığına Türkiye’nin yüzölçümünün yüzde 17’si kadar 150 bin kilometrekarelik maden alanın işletme hakkına sahip oldu.

Sınırsız satış...

Daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından iki kere iptal edilen kanun değişikliklerine göre yabancılara, bir ilin binde 5’i kadar toprak alma hakkı verilmek isteniyordu. Bu şimdi ilin imar planlı bölümünün yüzde 10’una çıkarılırken o ildeki her bir ilçe imar planlarının da yüzde 10’u olarak belirlendi.

Yabancı şahıs ve şirketlerin alacakları parsellerin 30 hektarı (300 dönüm) geçmemesi öngörülüyordu. 30 hektarı geçmesi halinde ise bunu Bakanlar Kurulu kararı ile yapmaları öngörülüyordu. Anayasa Mahkemesi tarafından da onaylanan yeni kanun, yabancı şirketler için bu sınırlamayı da ortadan kaldırdı.

Lozan ortadan kalktı....

Emekli Tapu Kadastro Genel Müdür Yardımcısı Orhan Özkaya, 12 Mayıs 2011 tarihinde, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararla “Yabancılara Taşınmaz Satışı” önündeki engellerin aşıldığını belirterek,

“Bugüne kadar yabancılara 29 ya da 49 yıl gibi geçici sürelerle işletme hakkı devredilen dere, liman, su kaynağı, maden, Tekel gibi işletmelerin tamamının, bu karar yüzünden artık yabancılar tarafından tapusu alınabilecek. Bu, hem Lozan Antlaşması’nın ortadan kalkması, hem de ülkenin güvenliği ve geleceği açısından çok büyük bir tehlike anlamınadır. Ayrıca yabancı turizm firmaları orman alanlarını da sorgusuz sualsiz satın alabilecekler, özellikle orman köylülerinin ve kamuoyunun dikkatli olması kaçınılmazdır”  uyarısı yaptı.

Yabancılar dayattı...

Özkaya, yabancıların Yüksek Mahkeme kararlarını yok sayarak dayatmalarını sürdürdüğünü öne sürerek, “1-1.5 yıllık süreç içerisinde yabancı emlak ve inşaat şirketlerinin baskıları sonucunda 5782 Sayılı Yasa çıkarıldı. Bu yasa, il sınırının binde 5’ini değil, il imar planının yüzde 10’unu yabancılar satın alabilir diyordu. Yani iktidar binde 5’i, yüzde 10’a çıkardı. Özkaya, şöyle konuştu:

“Yabancı tüzel kişiler ise hiçbir sınırlamaya tabi değil, sınırsızca istedikleri kadar yer alabiliyor. 5872 Sayılı Yasa’yla ilgili iptal başvuRusu, 4 yıldır Anayasa Mahkemesi’nin sumeninin altında dururken, mahkemeyle ilgili yeni yasal düzenlemenin ardından ret kararı çıktı. Böylece yabancı gerçek kişiler bir ilin imar planının yüzde 10’una kadarını satın alabilecekler.

49 yıl yerine tapu

İşte bu, Lozan’ın delinmesi, ortadan kalkması anlamını taşıyor. Bugüne kadar maden alanları 49 yıllığına, 99 yıllığına yabancı şirketlere veriliyordu. Bu yasa ile şirketler, maden alanlarının mülkiyetini, tapusunu alabilecek duruma gelmiş oldu. Limanların keza işletme hakkı veriliyordu, şimdi devralabilecekler. Bankaları, Tekel’i, Telekom’u, kısacası işletme hakkı vermiş olduğumuz bütün varlıklarımızın mülkiyetini ellerine almış olacaklar. Adaları önceleri Türkiye’deki alıcılar yabancılarla ya da kendi başlarına birleşerek satın alıyordu, şimdi yabancılara devredebilecekler.”

Ofer’e tesis vizesi...

Kuşadası limanının genişletme çalışmalarının da başladığını belirten Orhan Özkaya, şu tespitlerde bulundu:

“Kuşadası limanını alan Ofer firması limana ek tesisler yapmak için dolgu yapmayı sürdürecek. Kuşadası’nda AVM yapmak üzere genişletme çalışmaları hızla sürdürülecek.

Bunlar 3996 sayılı yasa (Yap-İşlet-Devret), 5782 sayılı yasa, Maden Yasası ve Turizm Yasası, 5737 sayılı Vakıflar Yasası’yla mümkün hale geldi. Kuşadası’nda yapılacak AVM’ye, 6 bin esnafın kepenk kapatmasına neden olacak. Bu sadece Kuşadası’nda değil; Galataport’ta, Antalya, Mersin ve Trabzon limanlarında da olacak. İzmir limanını sattık. İstanbul’da satmadığımız liman kalmadı. Bütün bu limanların mülkiyetini de alabilecekler. 12 Mayıs 2011 tarihli bu karar, Türkiye’nin çok tehlikeli bir noktaya geldiğini gösteren bir karardır.”

Orman da yabancıya...

5761 Sayılı Turizmi Teşvik Yasası ile ilgili olarak daha önce Anayasa Mahkemesi’ne iptal başvuRusu yapıldığını hatırlatan Emekli Tapu Kadastro Genel Müdür Yardımcısı Orhan Özkaya açıklamalarını şöyle tamamladı:

“Bu başvuru, 14 Mayıs 2011 tarihinde reddedilmiş oldu. Bu yasa neyi getiriyor? Bu yasa ile önceki yasaya ek yasalar kapsamında, Türkiye ormanları, golf sahası yapmak amacıyla, turizm tesisleri, sağlık turizmi tesisleri, yabancı huzurevleri yapmak amacıyla yabancılara satılabilecek.

Herhangi bir turistik yabancı şirket orman alanlarını talep ettiğinde, bu yasa kapsamında Türkiye ormanları onlara verilmiş olacak. Burasının orman olması fark etmeyecek. Tartışması bile yapılamayacak. Kurulacak komisyonlar buna tamamen yetkili olacaklar. Türkiye sahipsiz bir noktaya getirilmiş vaziyette.”

Kaynak..Açıkistihbarat.com
Başlık: Irmağın altındaki akıntı, üstündeki akıntıdan her zaman daha tehlikelidir.
Gönderen: akrep - 10 Temmuz 2011, 01:26:05
alinti yaptigin sayfa komik...
derinden arastir yazdiklari ve gercekleri o zaman anlarsin...


Aslında Verdiğiniz cevabın ne kadar gayrı ciddi olduğu sizin şahsiyetiniz ve zihniyetiniz hakkında fikir vermektedir..

Gerçekleri anlayabilmek için araştır , yazdıkları ve gerçekleri görürüsünüz şeklindeki ifadeleriniz de şahsınıza çok uygun düşmektedir.

Bilgi her kaynaktan alınabilir alıntı yapılabilir..Bu Bilgiyi komik yapmaz bu bir..Önemli olan bilginin ve yazının içeriğindeki hususların  doğru olup olmadığıdır..Bu iki.. Benim bilgimin , araştırma ve İnceleme niteliklerimin hangi düzeyde  olduğunu da bilmeden araştır gerçekleri görürüsün diyerek sallıyorsun ..Bu da Üç.

Ancak görülüyor ki siz bu yazılanları değerlendirecek kapasitede bir insan değilsiniz. Bu da sizin kusurunuzdur..

Tenkit etmek istiyorsanız şayet benimle yazının içeriğindeki bilgilerin doğru olup olmadığını tartışın..Alıntı yapılan kaynağı değil..

Ve bir tavsiye küçük bir tavsiye..Cengiz Özakıncı'nın Türkiye'nin Siyasi İntiharı-Yeni Osmanlı Tuzağı isimli Eserini Oku...Tarihin Nasıl başa sardığını Gör..Gerçekleri Gör..Tabii Değerlendirebilirsen Yazılanları..

Yoksa ,Otur Vatanının sürüklendiği noktayı gözün kapalı seyret...Nickine uygun olarak...

Sayın Akrep.


Başlık: Irmağın altındaki akıntı, üstündeki akıntıdan her zaman daha tehlikelidir.
Gönderen: KARTAL_X - 10 Temmuz 2011, 10:52:24
Sayın Subutay paylaştığınız makalenin sarı kısımlı tarafları aşırı parlak göründüğünden dolayı okunamıyor.Daha okunabilir yazı rengi seçersiniz memnun olurum.Teşekkürler

Başlık: Irmağın altındaki akıntı, üstündeki akıntıdan her zaman daha tehlikelidir.
Gönderen: Subutay - 10 Temmuz 2011, 12:21:48
Değerli Kartal x....

İsteğinize uygun olarak Metinleri düzelttim. İlgi ve alakanıza teşekkür ediyorum
.
Başlık: Irmağın altındaki akıntı, üstündeki akıntıdan her zaman daha tehlikelidir.
Gönderen: kagan2727271 - 10 Temmuz 2011, 13:24:54
allahım bize bir kurtuluş savaşı daha yaşatmasın!!!!ama unutmayalım bu tepkisizlik,miskinlik,bu üzermizde ki rehavet ve herkes üzerine alınmasın ama cahillik oldukca biz daha çok savaşırızzz gibime geliyor!!umarım böyle şeyler olmaz!!!!
Başlık: Irmağın altındaki akıntı, üstündeki akıntıdan her zaman daha tehlikelidir.
Gönderen: Subutay - 10 Temmuz 2011, 15:09:22
Sayın Kagan,

Temenninizi en içten dileklerimle paylaşıyorum.....İki Evladım Var. Yaşınızı bilmiyorum.Ama Onların yaşındaysanız ,sizin gibi iki pırıl pırıl evlat...Ve Evlatlarımız..

Bana fikriniz nedir diye soruyorsanız eğer...Yaşım itibariyle görürmüyüm bilmiyorum...Ancak Şahsi kanaatim odur ki...Evet 2. Kurtuluş Savaşına doğru kaçınılmaz bir biçimde gidiyoruz.

Dönüp Bakın ,  Doğu Ve Güneydoğuya...DEVLET YOK..

Asılacaksan İngiliz İpiyle Asılacaksın , Bölüneceksen İngiliz Bıçağıyla Bölüneceksin Diyen , Avrupa Birliğine Girebilmek Uğruna ( 1815 - The Europe Of Consert ) Hıristiyanlığa Hizmet Sözü Vererek Haçlı Garter Şövalyesi olmak suretiyle Osmanlı İmparatorluğu'nun Bayrağını Windsor Kalesi - Saint George Chapel'inde Hıristiyanlığa Hizmet Sözü veren diğer  Haçlı Bayrakları Arasına astıran zihniyetin devamı , Sevr Anlaşması Bölünme Projesi ve Anlaşması değildir diyen Zaman Gazetesi yazarı Mustafa Armağan gibi zihniyetler var olduğu sürece  yaşanılacak olan budur.

Varın Siz Yorumlayın artık...
Başlık: Irmağın altındaki akıntı, üstündeki akıntıdan her zaman daha tehlikelidir.
Gönderen: akrep - 10 Temmuz 2011, 23:50:19
Sayin Subutay,

sizin kafa yapiniza uymuyorum diye beni bazi ithamlarnan yargiliyamazsin... ille sizin gibide düsünmeye mecbur degilim...
SKYWOLF beni uzun zamandir (5 senedir) bilir kafa yapimiz bazi konularda uymasada yazilara gereksiz karismaz... site yetkilisiniz, hic küfür olmadigi sürece hakkiniz yok yazima karismaniza,yine tekralarim... o sayfa belli amacli kurulmus ve cogu seye hic katilmiyorum... buda benim hakkim...

hem size düsmemistir vatanimi ne kadari sevdigim sevmedigim... ölcüm siz degilsiniz... hele sizin düsüncenizde degil...

ve yine tekrarliyorum... o yazilanlari ve sayfayi komik buluyorum......

bana
Başlık: Irmağın altındaki akıntı, üstündeki akıntıdan her zaman daha tehlikelidir.
Gönderen: rstr617 - 11 Temmuz 2011, 08:55:56
Yazılarda ben komiklik göremedim. Açıkistihbarat sitesinde diğer bazı siteler gibi boş ve sağa sola sataşma amaçlı yazılar değil genellikle ciddi ve okunmaya değer yazılar yayınlanır.
Başlık: Irmağın altındaki akıntı, üstündeki akıntıdan her zaman daha tehlikelidir.
Gönderen: kanas - 11 Temmuz 2011, 10:05:08
Bence dikkate alınmaya değer yazılar ama bu millet bu yazıları okuyacakta, kavrayacakta, uyanacakta, bir şeyler yapacakta, ohoooo ölme eşşeeem ölme. Onun yerine direk kestirmeden gidin Sayın Subutay, kömür dağıt vatandaşa, çuvalların üzerine de bu yazıları yapıştır, o zaman belki işe yarar.
Başlık: Irmağın altındaki akıntı, üstündeki akıntıdan her zaman daha tehlikelidir.
Gönderen: akrep - 11 Temmuz 2011, 10:57:46
Bence dikkate alınmaya değer yazılar ama bu millet bu yazıları okuyacakta, kavrayacakta, uyanacakta, bir şeyler yapacakta, ohoooo ölme eşşeeem ölme. Onun yerine direk kestirmeden gidin Sayın Subutay, kömür dağıt vatandaşa, çuvalların üzerine de bu yazıları yapıştır, o zaman belki işe yarar.

ben bir cuvala kanacak degilim muhtac da degilim
ve o yazilari hic birsey gerekmeden okurum... ve öyle karar veririm... yok yemek cuvar un diyerek halkin bir cogunlugunu kücümsemek ne demek oluyor... yani bazi köse yazarlari gibi halk bidon kafali , göbegini kasiyan adam mi olarak görüyorsunuz....? insan kendi halkini o kadari kücümsermi...
Başlık: Irmağın altındaki akıntı, üstündeki akıntıdan her zaman daha tehlikelidir.
Gönderen: kanas - 11 Temmuz 2011, 12:09:08
Bence dikkate alınmaya değer yazılar ama bu millet bu yazıları okuyacakta, kavrayacakta, uyanacakta, bir şeyler yapacakta, ohoooo ölme eşşeeem ölme. Onun yerine direk kestirmeden gidin Sayın Subutay, kömür dağıt vatandaşa, çuvalların üzerine de bu yazıları yapıştır, o zaman belki işe yarar.

ben bir cuvala kanacak degilim muhtac da degilim
ve o yazilari hic birsey gerekmeden okurum... ve öyle karar veririm... yok yemek cuvar un diyerek halkin bir cogunlugunu kücümsemek ne demek oluyor... yani bazi köse yazarlari gibi halk bidon kafali , göbegini kasiyan adam mi olarak görüyorsunuz....? insan kendi halkini o kadari kücümsermi...

Lüçümsemek değil sadece bir gerçeği vurgulamak istedim, benim çevremde de sizin çevrenizde de eminim pek çok insan var, "Ses tonu çok iyi, hem boylu poslu" diyerek R.T.E'ye oy veren, haksız mıyım?

Bizzat Başbakan değil miydi, 2 milyondan 10 milyona çıkan yeşil kartlı sayısını "Muhtaca yardım etmek suçmu" diyerek bunu un+kömür=oy'a eşitleyen. Başbakan değil midir kışın ortasında, elektriksiz köye buzdolabı gönderen Vali'ye destek veren, bunlarla ilgili sayısız örnek verebilirim.

Öte yandan ne yazık ki eğitimsiz toplumlardan, vereceği oyun sorumluluğunu üstlenmeyi istemekte ayrı bir saçmalık, kaldı ki eğitimsizliğe fukaralık ya da fukaralığa mahkumiyet de eklenince, insan doğal olarak vatanın gittiği yeri değil, kömürün geleceği yeri düşünür oluyor.
Başlık: Irmağın altındaki akıntı, üstündeki akıntıdan her zaman daha tehlikelidir.
Gönderen: enes38 - 11 Temmuz 2011, 12:33:06
yardımlar  konusunda  gerek  yeşil kartın  gerekse  gıda  , yiyecek ve  para yardımı  yapılan  insanların  yarısından  fazlasının  gerçekte  ihtiyacından  dolayı  değilde   yalakalığından  dolayı  yardım  aldığını  düşünüyorum  , allah  korusun  daha doğmamış  masumun hakkı olan  devlet  malını  düşünmeden  alanların ve dağıtanların  hesabı çok ağır  olacaktır.
yazarlarımız  uzun zamandır  aynı  masalları anlatıp  duruyorlar  ve  her  kim  tarafsız  desede   bütün  yükü sadece ikdidara  yükleyerek  sunuyorlar  , tek  suçlu akp mi?
yıllardır  alevi  vatandaşlarımızın  oylarıyla  ayakta  duran  ve  alevi  vatandaşlarımızın  sorunlarına  çözüm için tek bir  öneri  bile  sunmayan  chp  suçsuz  değilmi?
yıllardır  mecliste  durupta  allah  aşkına  tek bir  yasa değişimi yada tek bir  icraatı  olmayan  mhp ye  ne  denir?  terörist  partisi  bile  şeytana hizmet  için  birşeyler  yapmaya  çalışırken  mhp ve chp  hiçbirşey  yapmadıkları  gibi  yapılan  her  işe  karşıda  sadece  konuşuyorlar  , şimdi  aranızdan bazılarınız  atlar  ''biz  chp yi  savunmuyoruz  biz mhp yi  savunmuyoruz''  diye
kusurabakmayın ama başımızda  sizinde  gönülverdikleriniz (chp ve mhp)  dahil  adam gibi iş yapan  siyasi  bir  parti yok  , savunduğunuz  yada  kötülediğiniz  adamların  hepsi  aynı ....
Başlık: Irmağın altındaki akıntı, üstündeki akıntıdan her zaman daha tehlikelidir.
Gönderen: TCG Dumlupınar - 11 Temmuz 2011, 12:35:17
şimdik o yazılarla kömürün buzdolabının ne alakası var? ayrıca halk madem kömüre oy veriyor, diğer partilerde dağıtsın hatta daha iyisini dağıtsın iktidar olsun, madem böyle düşünüyorsunuz ya da düşünüyorlar aynen uygulasınlar kardeşim halka bişey dağıtamazsınız diyen yokki. en azından bu rekabetten gariban karlı çıkar.
Başlık: Irmağın altındaki akıntı, üstündeki akıntıdan her zaman daha tehlikelidir.
Gönderen: çiğil42 - 11 Temmuz 2011, 12:37:04
merak etme kanas bu ülkenin en cahili dahil herkes oyunu neye verdiğini bilir 1950 den beri bunu kanıtladı ama sen inanmak istemiyorsun yada kendini bunla avutmaya devam et yazıya gelince çok saçma ve komik apo sebest kalcakmış bu zihniyet değilmiydi asılmasın diye imaza atan barzaniye 1 tirilyon yardım yapan.saldır berk filan bahsetmiş bizzat ben şahidim 4 g3 pkk lıların eline geçti diyeşehitlerimize küfür eden sahsiyet.özerklik felan bahsedilmiş birileri doğuda özerklik vadinde bulunurken kimsenin sesi çıkmıyordu akp dışında
Başlık: Irmağın altındaki akıntı, üstündeki akıntıdan her zaman daha tehlikelidir.
Gönderen: kanas - 11 Temmuz 2011, 13:01:08
şimdik o yazılarla kömürün buzdolabının ne alakası var? ayrıca halk madem kömüre oy veriyor, diğer partilerde dağıtsın hatta daha iyisini dağıtsın iktidar olsun, madem böyle düşünüyorsunuz ya da düşünüyorlar aynen uygulasınlar kardeşim halka bişey dağıtamazsınız diyen yokki. en azından bu rekabetten gariban karlı çıkar.

Yukarıdaki yorumumda "Öte yandan ne yazık ki eğitimsiz toplumlardan, vereceği oyun sorumluluğunu üstlenmeyi istemekte ayrı bir saçmalık, kaldı ki eğitimsizliğe fukaralık ya da fukaralığa mahkumiyet de eklenince, insan doğal olarak vatanın gittiği yeri değil, kömürün geleceği yeri düşünür oluyor" demiştim ya, sen oraya cuk oturdun.

Kısacası çay bardağına istersen 1 kova su boşalt, alacağı yine 1 çay bardağı sudur.

O yüzden boşuna uğraşma Subutay kardeş, ya da ağabey zamanına yazık.
Başlık: Irmağın altındaki akıntı, üstündeki akıntıdan her zaman daha tehlikelidir.
Gönderen: TCG Dumlupınar - 11 Temmuz 2011, 13:05:59
şimdik o yazılarla kömürün buzdolabının ne alakası var? ayrıca halk madem kömüre oy veriyor, diğer partilerde dağıtsın hatta daha iyisini dağıtsın iktidar olsun, madem böyle düşünüyorsunuz ya da düşünüyorlar aynen uygulasınlar kardeşim halka bişey dağıtamazsınız diyen yokki. en azından bu rekabetten gariban karlı çıkar.




Yukarıdaki yorumumda "Öte yandan ne yazık ki eğitimsiz toplumlardan, vereceği oyun sorumluluğunu üstlenmeyi istemekte ayrı bir saçmalık, kaldı ki eğitimsizliğe fukaralık ya da fukaralığa mahkumiyet de eklenince, insan doğal olarak vatanın gittiği yeri değil, kömürün geleceği yeri düşünür oluyor" demiştim ya, sen oraya cuk oturdun.

Kısacası çay bardağına istersen 1 kova su boşalt, alacağı yine 1 çay bardağı sudur.

O yüzden boşuna uğraşma Subutay kardeş, ya da ağabey zamanına yazık.

bunu ben değil sen düşünüyorsun, yazımı dikkatli oku ne demişim mademki öyle düşünüyorsunuz yada düşünüyorlar sizde ya da onlarda dağıtsın kömürü veya herneyse işte =) o halde o ifadenize cuk oturan ancak siz oluyorsunuz öyle düşünüp öyle yazmış olsam eyvallah diyeceğim ama okuduğundan ne anlıyorsun onu anlayamadım ki ben.

açıkça söylüyorum, ben kimsenin kömür dağıtıldı diye oyunu ona göre attığını düşünmüyorum. ha istisnalar varmıdır? olabilir.. ama sonuçta kimse sandık başına dikilip ''ben sana kömür vermiştim kardeşim neden başkasına oy veriyorsun'' demiyor, herkez kendi iradesine göre gizlilik yasası uyarınca oyunu kullanıp gidiyor ben sandık başkanlığıda yapmış biriyim ama kimsenin kime ne oy verdiğini görmedim gören varsa bilemem. oyunu kapalı zarf içinde getirir sandığa atar insanlar, x ışını falan saçmıyor kimsenin gözü ki zarfın içini görsün....

Başlık: Irmağın altındaki akıntı, üstündeki akıntıdan her zaman daha tehlikelidir.
Gönderen: Subutay - 11 Temmuz 2011, 14:21:35
Sayın Akrep,

Yazılarınıza hiç bir şekilde karışmam böyle bir hakkı da kendimde göremem...Beni de ilgilendirmez..Düşüncelerinize de karışmam...O da beni ilgilendirmez..Biraz sert yazdım.Zira Araştır ve Gerçekleri Gör şeklinde bir ifade kullanmıştınız.

Ben Realist bir insanım..Sözümü esirgemem..Hukuk ve Yasalar çerçevesinde olması gereken şekilde bireysel olarak bazı gerçekleri belki genç nesil kavrar ona göre hareket edebilir diyerek bilgilendirme amaçlı yazıyorum.

Yazıların kaynağı önemli değildir.. İçerik önemlidir. Konu içeriğini değerlendirebilmek için çok iyi araştırıp , inceleyip , kavrayabilmek önemlidir.

Neticede bu geminin içerisinde siz de varsınız ben de...

Ancak İleriyi görebilmek , hangi sonuçlarla karşılaşabileceğinizi tahmin  edebilmek , düşünebilmekte bir kabiliyeti gerektirir..Herşeyin ötesinde yürekte hissetmek.

Vatanınıza bağlılığınızı yargılamak benim işim değildir. Bu sorumluluk sizin Uhdenizdedir.

İletilerimde yer alan hususlar Çok önemlidir..Anlayabilmek gerekir.

Şunu da açıklıkla belirteyim.

Yanlış kararlar nedeniyle , Tarihin Başa sarmasına neden olanlara, Günü geldiğinde bu ülke bir felaketle karşı karşıya kaldığında..

Kimse benden hoşgörü bekleyemez...Bunu da açık bir şekilde ifade ederim.

Ben Yargı Değilim, Yargıç Değilim..Yasaya Aykırı hareket eden değilim.Ben sade bir insanım.
Elimden geldiğince doğru ve anlaşılır net bilgiler giriyorum.

Sayın Skaywolf'u Tanıyıp tanımamamız da beni ilgilendirmez. Sizin bireysel ilişkilerinizdir.

Ancak tekrar açıkyüreklilikle bir kez daha ifade ediyorum.

Yazıyı komik bulmanız..Şahsınız ile ilgili bende olumlu bir izlenim bırakmamıştır. Zira Komik tabiri yazılan hususların tarafınızdan önemsenmediği sonucunu doğurmuştur.

Netice de  gelecekte yaşanılacak olumsuzluklar sizin gibi insanların düşüncelerinden ve sorumsuzluklarından kaynaklanacaktır.

Bu yazılanları da şahsınıza yönelik hakaret veya saygısızlık olarak kabul etmeyiniz.

Yaşamım boyunca Aklımı ve İrademi Hiç bir siyasi düşünceye tahsis etmedim.Zira aksi taktirde hadiseleri tarafsız ve objektif değerlendirebilme yeteneğimi kaybederim.

Aslında keşke mümkün olabilseydi de bir araya gelme imkanı olsaydı..Size daha detaylı bilgiler sunabilme imkanı bulabilirdim.Umarım ki kayıtsız kalamazdınız ?

Konuyu da burada noktalıyorum.Esen Kalınız.

Başlık: Irmağın altındaki akıntı, üstündeki akıntıdan her zaman daha tehlikelidir.
Gönderen: akrep - 11 Temmuz 2011, 16:26:24
Bence dikkate alınmaya değer yazılar ama bu millet bu yazıları okuyacakta, kavrayacakta, uyanacakta, bir şeyler yapacakta, ohoooo ölme eşşeeem ölme. Onun yerine direk kestirmeden gidin Sayın Subutay, kömür dağıt vatandaşa, çuvalların üzerine de bu yazıları yapıştır, o zaman belki işe yarar.

ben bir cuvala kanacak degilim muhtac da degilim
ve o yazilari hic birsey gerekmeden okurum... ve öyle karar veririm... yok yemek cuvar un diyerek halkin bir cogunlugunu kücümsemek ne demek oluyor... yani bazi köse yazarlari gibi halk bidon kafali , göbegini kasiyan adam mi olarak görüyorsunuz....? insan kendi halkini o kadari kücümsermi...

Lüçümsemek değil sadece bir gerçeği vurgulamak istedim, benim çevremde de sizin çevrenizde de eminim pek çok insan var, "Ses tonu çok iyi, hem boylu poslu" diyerek R.T.E'ye oy veren, haksız mıyım?

Bizzat Başbakan değil miydi, 2 milyondan 10 milyona çıkan yeşil kartlı sayısını "Muhtaca yardım etmek suçmu" diyerek bunu un+kömür=oy'a eşitleyen. Başbakan değil midir kışın ortasında, elektriksiz köye buzdolabı gönderen Vali'ye destek veren, bunlarla ilgili sayısız örnek verebilirim.

Öte yandan ne yazık ki eğitimsiz toplumlardan, vereceği oyun sorumluluğunu üstlenmeyi istemekte ayrı bir saçmalık, kaldı ki eğitimsizliğe fukaralık ya da fukaralığa mahkumiyet de eklenince, insan doğal olarak vatanın gittiği yeri değil, kömürün geleceği yeri düşünür oluyor.

yani bu dedikleriniz gecen secimin modasiydi bu secimde bunlar konusuldumu hayir...neden cünkü öyle olmadigini secimde malzeme olarak kullananlarda biliyordu...
simdi bením türk vatandasligim olsaydim senin kücümsedigin R.T.E. oyumu verirdim sahsi icinde AK Parti icinde...

hem kimse o hükümeten yardim da etmiyor muhtac da degilim dis devlette yasiyorum ama burdan türkiyenin halinide görüyorum... demek degildir ki herkez istedigini aliyor alabilir... ayni durum amerikadada öyle almanyada fransada.... ama bil ki es dönemlere göre daha cok ileride türkiye... pasaportun degeri oldu artik...simdi sendersim isim yok gücüm yok... ola bilir bir kisi ile degl genel olarak bakmak lazim...hele avrupaya... adamlar tek tek erip gidiyor... misal komsu yunanistan, portekiz ,irlanda, ispanya, simdide italya korkusu sardi avrupayi, 1,5 trilyon borcu ile... ama türkiye tam tersine önü acik... ama ne yazikki oradaki kardeslerimizin bazilari daha görmemekte inat ediyor...

akili idolojik yerine kullanirsa insan görür... bundan tam 10 sene önce türkiye batmis vaziyetteydi... simdiki haline bak... eskide forumlarda yazarken bzimde milli tankimiz olsaydi füze , milli gemi , insansiz hava araclari hayaldi hepsi... o zamanlari diyip duruyorduk amerika bize bunlari müsade etmez... kendimize bile güvenimiz yoktu... ama simdi evell allah hepsini yapar durumdayiz... daha bekleyin bilmediginiz bir kac proje daha aciklanacak... fuarlarda göreceksiniz....
ama yine de bu hükümet vatani satti böldü parselledi falan filan diyip duranlar olacak....

ne komk eskiden bilmem irtica ile bu hükümete karsi parti propagandasi.. ondan sonra topraklar satiliyor diye propagandalar yapildi... daha sonra onlar da tutmayinca vatani bölüyorlar diye naralar... yani dilin kemigi yok... camur at izi kalsin...

yani biraz ekonomi sanayilesmeyi bilen kisiler anlarlar neren nere gelindiginden...
almanya neden bu kadari sanayilesti...? nedeni adamlar altyapiyi iyi yaptiklarindan.... ilk önce demir yollarini kurdular, daha sonra kanallar ondan sonrada otobanlarnan ördüler... hepsi ulastirma icin...ulastiginiz yere mal götrür getiri üretirsiniz bnlar olmayinca hic birini yapamazsiniz... eki den türkiyedeki ulastirmayi göz önüne alin simdikini alin...  hükümet büyk capta iste bunu yapti yapiyor... alt yapi olmada ne firmalar gelir nede kurulur... bundan sonraki hedefte cari acik indirmek oradada iki büyük sorunvar biri disa bagimli enerji... yani en cok oraya para gidiyor ... ikincsde ithal arabalar türkiyeye... bundan sonrada iste bunlar olacak ... ilk yerli otomobiller geldiginde disa cikan parada büyük düsüs olur birde... söyle diyeyim 1923 Lozan anlasmasinin dogal kaynaklar icin 2023 de bitiyor... türkiyenin heryerinde bir anda petrol fiskiracak... ama sözde simdik yok... haberleri iyi takip ederseniz hep nedieniyor 2023 den sonra enerjiye disa bagimliliktan kurtulacagiz diye.... nedende burda iste. 100 senelik anlasma bitiyor...

birde bir iki ekmek un kömür icin oyunu vere kisiden hic bir sey beklemem derim bu kisiler vataninida satar ama öyle degldir derim ve öyle inanmak isterim...

Sayin Subutay

ben kimseye düsüncesinden dolayi kizmam sade haksizligada dayanamam...  defenturk sitesinin kurulus amacindan biride zamaninda SKYWOLf kardesimiz tarafindan... karsi düsünceye baska sitede yer verilmemesidir... bu yüzden bu sitenen kurulus amacinin nedenlerinden biridir... beni kizdiran ise benim hosunuza gitsede gitmesede yazima karismaniz... icine birseyler yazmaniz
benden küfür irkcilik olmadigi sürece hakkiniz yok... bunun disinda bana istediginiz seyde ter düsündügümü söyliye bilirsiniz anlata bilirsiniz yada düsüncelerinizi aktarabilirsiniz... ben dilerim aklima mantigima sindiginda hak verecegim seyler varsa veririm yoksada direk söylerim dogrum bulmuyorum yada sevmiyorum diye...

yazilarimi okuyan arkadaslardan özür dilerim türkcem icin... zamanla zayifladigi icin yada yanlis anlasmalara yol acabildigi icin...
baz soranlar icin aslen nerelei oldugum ... ankaraliyim, ama almanyada yasiyorum...
Başlık: Irmağın altındaki akıntı, üstündeki akıntıdan her zaman daha tehlikelidir.
Gönderen: kara4915 - 11 Temmuz 2011, 22:15:32
ben yaşım itibari ile çokta büyük olmaya bilirim ancak sağ sol olayını bizzat başkentte yaşadım ve üzerimden yada üzerimizden defalarca krizlerin geçtigini gördüm. devlet hastanelerin kolidorlarında buzların arasında battaniye ile sıra beklediklerini gördüm. şunu söylemeliyimki yukarda söylenen torba yada kömür sosyal bir devletin zaten görevi degilmi asıl yanlış bu geregi bu güne kadar yerine getirmeyen hükümetler degilmi avrupa ülkelerinde işsizlik maşı var hende dişe dokunur şekilde eger şu andaki hükümet belki 5 yıl sonra aynı şartları sunarsa oy içinmi yapıyor diyecegiz 2002 de büyük partilerin nesıl deflerden silindigini hatırlayalım daha ne kadar dayanmamızı beklemekteydiler. şu anda ekonomi ve gilişme alanında bu hükümet dir devrim yapmıştır ancak ne yazıkki terör ve pkk konusunda özellikle açılımda da o kadar dibe vurmuştur. Türkiyede çok garip şeyler oluyor özellikle de yanlış olanın adeta çanı pahasına savunulmasıdır. bu kişilerin mahkemeler yada savcılıklar  tarafından yapmış oldukları işlerin delilleri ve dosyaları paylaşıldıdı halde   aklın yolu birdir derler ama bu bizim ülkemizde geçerli degil herhalde
Başlık: Irmağın altındaki akıntı, üstündeki akıntıdan her zaman daha tehlikelidir.
Gönderen: Subutay - 14 Temmuz 2011, 22:26:54
Sayın DEVLET BAHÇELİ'NİN Mesajı

Hatıraları Türk milletinin gönlünde ve hafızasında ebediyen yaşayacak olan aziz şehitlere Cenab-ı Allah’tan rahmet niyaz ettiğini belirten Bahçeli, şehitlerin yakınlarına ve Türk Silahlı Kuvvetlerine başsağlığı, yaralı askerlere acil şifalar diledi. Bahçeli, açıklamasında şunları kaydetti: "Türk Milleti;nin başı sağolsun. Türkiye, hain terör saldırılarının sürdüğü, etnik bölücülerin her gün devlete meydan okuyan tahriklerle sahneye çıktığı, PKK militanlarının gündüz vakti yollarda barikatlar kurup kontroller yaptığı, insan kaçırdığı, Türkiye;nin belirli bölgelerinde devlet otoritesinin ortadan kalktığı karanlık bir dönemden geçmektedir.
 
Çok tehlikeli sonuçları olacak bu vahim noktaya gelinmesinin en büyük sorumlusu, terörle mücadeleyi zaafa uğratan, PKK açılımı ile bölücü emelleri siyaset sahnesine taşıyan ve İmralı canisi ile Türkiye;nin bölünmesiyle sonuçlanacak gizli siyasi çözüm pazarlıkları yürüten Başbakan Erdoğan ve hükümetidir.
Çok tehlikeli sonuçları olacak bu vahim noktaya gelinmesinin en büyük sorumlusu, terörle mücadeleyi zaafa uğratan, PKK açılımı ile bölücü emelleri siyaset sahnesine taşıyan ve İmralı canisi ile Türkiye;nin bölünmesiyle sonuçlanacak gizli siyasi çözüm pazarlıkları yürüten Başbakan Erdoğan ve hükümetidir.

Terör örgütü ve etnik bölücülerin en büyük ümit, cesaret ve cüret kaynağı haline gelen Başbakan Erdoğan ve hükümeti terörle mücadele ve Türkiye'nin milli güvenliği konularındaki anayasal görev ve sorumluluklarının gereğini yerine getirmeyerek anayasa suçu işlemektedir.

Türkiye’yi bir felaket uçurumunun kenarına sürükleyen Başbakan;a anayasal görev ve sorumluluklarını hatırlatıyor, gaflet ve delaletle ihanet arsındaki ince çizgiyi çiğneyen bu tutumunu derhal gözden geçirerek değiştirmeye davet ediyorum.

Başbakan Erdoğan Türkiye Cumhuriyeti;nin Başbakanı olduğunu biran önce idrak etmeli ve İmralı canisi ile gizli pazarlık sürecini derhal kesmeli, PKK açılımı denilen yıkım projesinden vazgeçtiğini açıklamalı, terörle hem içerde hem de Kuzey Irak’ta etkili bir mücadele için Türkiye’nin bütün imkanlarını seferber etmelidir. Bunları yapmadığı takdirde, tarih ve Türk Milleti kendisini affetmeyecektir. MHP, Başbakan'ın çok gecikmeli de olsa aklını başına alıp terörle mücadele için atacağı bu adımları samimiyetle destekleyecektir."
 
Başlık: Irmağın altındaki akıntı, üstündeki akıntıdan her zaman daha tehlikelidir.
Gönderen: Subutay - 16 Temmuz 2011, 13:34:53
Kara 4915

Değerli Kardeşim....

Yukarıda ki yorumunda Şöyle Bir Haber Yazmışsınız.

Türkiyede çok garip şeyler oluyor özellikle de yanlış olanın adeta çanı pahasına savunulmasıdır. bu kişilerin mahkemeler yada savcılıklar  tarafından yapmış oldukları işlerin delilleri ve dosyaları paylaşıldıdı halde   aklın yolu birdir derler ama bu bizim ülkemizde geçerli degil herhalde

Bir Tavsiyede bulunmak istiyorum...Tez ve Anti Tez Kavramları Vardır...

Bu Kavramlar Birlikte Değerlendirildiklerinde Ancak Objektif Sonuçlara Varılabilir.

Bu Nedenle Hadiseleri iyi araştırmak, incelemek ve sağlıkla bilgi edinmek gerekir..

İki Link Veriyorum...Buradaki Videoları İzle..


http://askerhaber.com/video.php?id=494&title=polİs-aydinlatmayi-bomba-yapti


http://askerhaber.com/video.php?id=495&title=polİs:-muhİmmati-boyle-gomduk

Yalınız Linke tıkladıktan sonra biraz bekle Video Yüklensin...

Sonra Yukarıdaki yorumun tekrar değerlendir.
Ve Bu Sitede daha Bir Çok  KOnu var ..Sizin yukarıdaki yotrumunzla ilgili..Hepsini İnceleyin.Bakalım Ne Düşüneceksiniz...

Yalınız Bir Hususta haklısın.Türkiye'de çok garip şeyler oluyor.

Kaynak..http://askerhaber.com

Not..Görsel Medyada Yer aldığı için Eklemekte sakınca görmedim.