Önümüzdeki on yıllarda savaş paradigmasının temel bileşenleri ağ merkezli harp, müşterek harekat, combined arms (2. Dünya savaşından beri var olan piyade ve zırhlının birlikte kullanımı birbirini desteklemesi gibi günümüzde siha, topçu/çnra, str radarı işbirliği örnek olabilir), sensör füzyonu ve savaş yönetim sistemleri, insansız/otonom savaş gibi kavramlar olacak. Uzay daha fazla kullanılacak (bu açıdan fergani projesi de çok önemli)
Bunlar benim fikirlerim +1
Bu saydıklarının bir kısmı ile sıralamayı genelde şöyle kurarım ben:
1- Ağ merkezli harp. Diğer sayacağım üç maddenin, hatta tüm ordunun harekât kabiliyetini ve durumsal farkındalığını artırır. Bun doktrinden ve bu doktrinin yapı taşı konumundaki Link-16 gibi gelişmiş taktik veri bağından yoksun ordular kendi birliklerini katı angajman kurallarına tabi tutmak zorunda kalır. Ya da araçların üzerine kocaman "Z" harfi falan çizer
En azından hava kuvvetlerinin bu kabiliyete sahip olması çok elzem.
2-İnsansız sistemler ve bu sistemlerin kullanım imkânları. Burda sadece İHA'ları değil, tankın insansız kulesine kadar her şeyi dahil ediyoruz. İnsansız sistemler şu halleri ile harbe etki bakımından ikinci sırada değildir, ama varacağı nokta burası.
3-)Atış gücü. Atış gücü derken aklınıza sadece seyir füzeleri, hava-hava füzeleri ve balistik füzeler gelmesin. Bunları bu maddenin bel kemiğidir ama biz, bir tank için üretilen sabottan tutun piyadenin omzundan fırlatılan füzeleri bile buraya dahil edebiliriz.
4- Elektronik harp kabiliyeti. Elektronik karıştırma, taarruz ve savunma.
5-Yüksek gizliliğe sahip platformlar. Helikopterleri, hatta gemileri bile artık buna uygun tasarlamak gerekiyor. TB-2 bu teknolojiye sahip değil, ama hem EH'in hem de karbon fiberden üretilmesi ve gövdesinin kısmen "uçan kanat" özelliği göstermesi ile 4. nesil insanlı uçaklardan daha düşük RKA'ya sahip olmanın ekmeğini yemiştir.
6-Lojistik ve İnsan gücü
İnsan gücü ne alaka demeyin, Rusya'nın nasıl rezil olduğunu Ukrayna-Rusya Harbi'nde gördük.