İnsanlarımızda, bu ülkede kafası çalışanların ve mesleklerinde üst kademelerde olanların sadece seküler kesimden çıkabilmesi gibi için çok büyük bir yanılgı var. Ve bu düşünce sürekli pompalanıyor. Bir meslekte yüksek noktada isen, başarılıysan kesinlikle seküler olmalısındır. Tersi olur ise oraya hak etmeden gelmiş diplomasından şüphe edilen bir insana dönüşüveriyorsun. Yurt dışına giden herkes kaybedilen seküler listesine dahil ediliyor. Beyin göçü diye üzülenlerin ikinci anahtar kelimesi herzaman “seküler”. Aslında üzünülen şey beyin göçü değil, seküler bireylerin beyin göçü. Seküler olmayan birinin bu ülkede, hayata dair farklı rahatsızlıkları olabilme ve göç edebilme ihtimali nedense yok çünkü onların bir konu veya düşünce üzerinde uzmanlaşma ihtimali yok bu arkadaşlara göre. 15 senedir insanlarımız gidiyor, yok mühendis kalmadı, doktor kaçtı, tusaşta bilmem ne oldu, havelsanda komutanın oğlu müdür olmuş diye ortalık ayağa kalkıyor, kalktı. Eyvallah kalksın da son gelinen noktada hayat devam ettiği gibi nitelikli insan oranı eskiden ne ise şuan da o. Bir ülkede toplumdaki her kesimin hayata dair her kalemde mutlu ve kusursuz hissedebilme imkanı yok. Kendi ailesinden üç kişinin avrupaya yerleştiği biri olarak gözlemim şu ki bu insanların içerisindeki o avrupa isteği orada yaşamadığı sürece burada koşul ne olursa olsun törpülenemez. Söylenenin aksine gidiş sebebinin çok ama çok önemli kısmı ise maddiyat. Nedense yurt dışına giden bir sene sonra sosyal medyasında arabasını paylaşıyor.. Bunlar okumuş diplomalı insanlar, sosyal medyada onbinlerce örneği mevcut. Gidip asla dönmem diyen kuzenim 6 sene sonra gelip bu yaz tekirdağdan yazlık aldı yakınımızdan. Şimdi istanbuldan daire bakıyor. Oysa giderken öne sürdüğü koşullardan ona göre şuan daha ağırını yaşamakta ülke.. Sanırım kazanılan euronun karşılığı burada çoğaldıkça ülke sekülerleşiyor…