Yanıtı yukarıda. Ama fiiliyatta bir profesör arkadaşımın dediği gibi, birilerine her zaman kriz var, birilerine de her zaman fırsat. Ben kriz tarafında olmamaya çalışıp, fırsatçı olmayı da gururuna yediremeyen taraftayım. Bireysel olarak durum böyle.
Ülke olarak ise, ekonomi aslında, siyasi, askeri ve üretim gücünün bir bileşkesi. Batı küreselleşme ideolojisi ile bilgi toplumu, üretim toplumu, tarım toplumu ayırımı yapıp kendine bilgi toplumunu, Çin ve Uzak Doğu'ya üretim toplumunu, bize ise biraz tarım biraz üretim toplumu yakıştırırken, ASLINDA kendisi bu üçlü saçayağının üretim faktörünü kaybetti. Oysa bilgi toplumu olabilmek için de üretim ile deney, pratik şarttı. Buna karşın üretime başlayan Uzak Doğulu'da geri zekalı değil ya o da bilgi üretmeye başladı. ( gerçi Aryanların br teorisi var. Uzakdoğuluların ortalama zekası daha fazla olsa da, mucit dahelar Aryanlardan çıkar diye) Yine Çin ve Rusya'nın üretim, enerji kaynakları ile siyasi güç de erozyona uğramaya başladı. Şimdi 2000 sonrasında asıl olarak sadece para piyasaları ile hizmet piyasaları gibi reel üretime dayanmayan ekonomileri ile batı bir noktaya geldi çattı. Nüklüer silahlar olmasa dünya savaşı aslında çoktan çıkacaktı. Ama bu da nüklüer silahlar olduğundan mümkün olmadı. Neyseki Putin'in gerzekliği ve megolomanlığı yardımlarına koştu. Ama çephede Ruslar rezil olsalar da ekonomik olarak iyi direndi. Ancak göründüğü kadarıyla petro-dolar sistemi ile türev sanal ekonomi ciddi sıkıntıda ve patlarsa çok büyük patlayacak. Dahası patlarsa belki birilerine her kriz fırsat olduğu gibi bu efendiler kendilerine belki yeni bir sistem kuracaklar.
Bizim açımızdan baktığımızda mesele yine geliyor dayanıyor dış politikaya. Suriye, YPG, Rusya, Doğu Akdeniz, Fetö politikalarında çatışınca, Trump'ın, Biden'ın tehditleri ile bize kredi musluklarını kapattıkları açık. zaten 2003 sonrası ekonomik mucize de aslen sadece ABD'nin parasal genişleme politikasına dayanıyordu. Aslen bu dönemde tüm dünya istatistik, rakamsal, grafik anlamında büyüdü. Ama güzel güzel yemenin dedikleri gibi, .... 2008 ve 2015 gibi FED'in parsal genişlemeyi durdurup para yakma denemelerinden vazgeçmelerle ötelenen global krizlerle beraber, Türkiye'ye kredi musluklarının SİYASİ kararlarla kapatılması sonrası her yıl batan Türkiye beklentisine karşın bugüne kadar geldik. Siyasi karar çünkü Türkiye'nin GSMH/Borç oranı Batılı ülkeler başta, dünya ortalamasına göre baya iyi aslında. Ötesinde Ecevit'in 10 milyar dolar için düşürüldüğü dönemde ise bu oran mükemmel olmasına rağmen SİYASİ olarak batırıldık biz. Cumhurbaşkanının daha sonradan kandırıldım, özür dilerim dediği politikaların uygulanması için. Ama bu sene gerçekten zor bir sene. Buna karşın işte Ecevit'in düşürülmesine sebep politika isterlerinin aktif takipçisi konumunda olan Babacan, Davutoğlu ve TESEV takipçisi politikacıların iddiaları biz bu kredi musluklarını tekrar açacağız. Ama açıkladığım gibi bu muslukların kapatılması siyasi saiklerle idi. Şimdi musluklar açılacak ise bunun siyasi diyeti ne olacak, asıl soru bu